İzmir’in İşsizlik Problemi…
Resmi rakamlara göre, Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 9,7’dir. (Şahsi inancıma göre, bu oran yüzde 25, yüksek tahsilliler için ise yüzde 35’dir.)
Bu resmi rakamlar, İzmir’deki işsizlik oranını yüzde 15,4 olarak göstermektedir. (Yani Türkiye ortalamasının yüzde 50 fazlası.) bu durumda, Diyarbakır, Urfa vs.’nin ardından, işsizlik oranının en yüksek olduğu 7.sırada yer almaktayız. (Şüphesiz, gerçek rakamlar daha da vahimdir. Ve başta Suriyeliler olmak üzere, bu göçmen furyasından sonra, daha da vahim hale gelecektir.)
Peki, Yüce Rabbimin (CC) bu kadar nimet ve imkan lütfetmesine rağmen niçin bu acınacak durumdayız? Niye mevcut imkanları değerlendiremiyoruz?
1) İzmir toplam bitkisel üretimde Antalya ve Manisa’nın ardından 3.sıradadır.
2) Bergama ve çevresi (iklimi, toprak yapısı, rüzgarı vs. ile) “tohumculuk” açısından, çok önemli bir bölgedir. (Domates üretimi için de öyle.)
Burada üretilen tohumların, çimlenme oranı %98’dir. (Dünya ortalaması Yüzde 80’dir.) Bu tohumlar ile verimlilik Yüzde 18’dir.
Bölgede üretilen Ayçiçek ve mısır tohumlarının büyük çoğunluğu ihraç edilmektedir. Ancak bu tabloya rağmen İzmir tohumculuk konusunda bir merkez olamamıştır. Potansiyel daha iyi noktalara taşınamamıştır. İzmir’i marka yapacak çalışmalar yapılmamıştır.
3) Hayvansal üretim değerinde Balıkesir’den sonra 2.sıradayız. Özellikle süt üretiminde yüksek bir verimlilik yakalanmıştır. (Ödemiş’te sağmal ineklerden elde edilen ortalama günlük süt miktarı 18 litredir. Bu Türkiye ortalaması olan 4,6 litrenin 4 katıdır. İsrail’den fazladır. Hollanda ile eşit düzeydedir.) ne yazık ki katma değeri yüksek olan süt ürünleri üretilip ihraç edilememektedir.
4) Yenilenebilir enerji kaynaklarımız çok zengindir. Ms. Rüzgar enerjisinde kurulu güç açısından Balıkesir’in arından 2.sıradayız. (İzmir’e 2/3 saatlik bir mesafede, Türkiye’de kurulu rüzgar santrallerinin yarıdan fazlası yer almaktadır.) Ancak, türbin ve yedek parça üretimi ile ilgili bir tesisimiz yoktur.
5) Bergama’dan Balçova’ya, Seferihisar/Dikili/Çeşme’ye kadar zengin jeotermal kaynaklara sahibiz. Bunları tarım, enerji, sağlık turizmi, konutların ısıtılması, sanayi üretimi vb. çok yerde kullanabiliriz. Ama zenginliğin üçte birini bile değerlendiremiyoruz?
6) Beş adet limanımız var. Ama lojistik merkez olmayı beceremedik.
7) Nüfusumuzun eğitim düzeyi, ülke ortalamasının (ülkenin %48’i ilkokul mezunudur. Ortalama süre ise 3 yıldır) çok üzerindedir. Ama bunu değerlendiremiyor, beyin göçüne engel olamıyoruz.
8) Beş adet tıp fakültemiz var. Termal tesislerimiz ve sağlık tesislerimizin kalitesi, ülke ortalamasının çok üzerindedir. Ama, yeterince değerlendiremiyoruz. Hala, bir Sağlık Serbest Bölgesi ihdas edilemedi. Ankara’da sümen altlarında bekliyor.
9) Çoğu birbirini tekrar eden 9 üniversitemiz var. Ama, beynelmilel düzeyde, bilgi ve teknoloji üretme konusunda iddiamız yok. Şehrin dört bir yanı tatil köyü ve misafirhanelerle dolu ama bir teknokentimiz yok.
10) Kültür, inanç, kongre, deniz, kış, termal, doğal yaşam, sörf velhasıl her türlü turizme imkan veren potansiyele sahibiz. Ülke turizminden aldığımız pay sadece yüzde 4.
11) Son 4/5 yıl içinde İzmir’in ihracattaki payı yüzde 7,7’den yüzde 6’ya ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 121’den yüzde 76’ya düşmüştür. 490 milyon dolarlık dış ticaret fazlası, 2,5 milyar dolar dış ticaret açığına gerilemiştir.
12) Özellikle Aliağa Bölgesi gemi inşa sanayi için ideal şartlara sahiptir. Yat limanı potansiyelimiz tüm bölge için yüksektir. Ama biz hala gelişmemiş ülkeler gibi gemi sökümü ile uğraşıyor, çevreyi kirletiyoruz.
Sayın yöneticilerimiz sayın milletvekillerimiz. Lütfen bir araya geliniz, projeler üretiniz ve sahip çıkınız. Stad, Çiğli’ye mi olsun, Karşıyaka’ya mı olsun tarzındaki boş işleri bırakınız. Gerçek problemlerle uğraşınız…