Kimse kusura bakmamalı...
Ama bazen yapılan çalışmalar önce şu duyguyu oluşturuyor, “Bugüne kadar nerelerdeydiniz ?”
Tabii Büyükşehir Belediyesi’nin şöyle bir yanıtı da olabilir...
“Son zamanlarda operasyonlarda, müfettiş savunmalarında, davalardaydık.”
Haklı yanı var elbet, ama asıl mesele Büyükşehir Belediyesi’nin ortaya koyduğu ‘Körfez ve kıyıların yeniden tasarlanması’ projesinin etkileyiciliği değil yalnızca...
Büyükşehir Belediyesi ilk kez bu çalışmayla;, uzmanlarıyla, ilgili temsilcileri ile mimar, mühendis, tasarımcı, sanat ve kültür insanlarından 100 kişilik ekibe hazırlatılan bir proje ortaya koydu.
Belediye, “ben yaptım oldu, buyrun siz de yiyin” demedi.
Ya da son zamanlarda bazı kurumların yaptığı gibi, bir şirkete nasıl bir proje olmalı sen düşün diye milyon TL ödeyerek ihale etmedi. Gelin dedi, gelin ilgi ve bilgi sahibi insanlarla birlikte hazırlayalım.
* * *
Yıllar sonra da belki de ilk kez İzmir adına heyecan duydum ve inandım.
Birçok havada uçan kaçan, altı doldurulmayan, fizibiliteleri yapılmamış, gözboyamak için ortaya atılan projelerin arasından Başkan Aziz Kocaoğlu’nun önceki gün açıkladığı, İzmir körfezive kıyısını yeniden tasarlayan projeyi diğerlerinden sıyırdım.
Neler duymadık ki biz ?
Tek etüd çalışması yapılmadan Kadifekale’den Agora’ya teleferik de yapalım diyen oldu, körfezin ortasına EXPO adası öneren oldu, Urla ve Karaburun kanallarla ikiye dahi bölündü. Tüm bu afaki projeler “ben daha vizyon sahibiyim imajı yaratma” yarışına dönerken, kent gerçeği birkaç projenin içinde oyalanmaya başladı
Bizlere de İzmir’e proje ve yatırım deyince, beton bloklarla çok katlı alışveriş merkezi yapılmasına, “elma şekeri tadında” sevinmek kalmıştı.
* * *
Neyse ki sonunda birlikte bir proje yaratmayı öğrendik.
Önce ben yaparım diyerek, nidalar atan ardından karşı çıkanları “istemezükçü” diye yargılayan şeytan üçgeninin bacağı bu kentte ilk kez kırılıyor.
Bundan sonrasında tartışmalar olsa da herkes bilecek ki bu projelerin üzerinde, kentin hatta ülkenin söz sahibi kişileri çalıştı, projeler çok yönlü incelendi. Hayata geçirilmeden önce de ilgili kurumların görüşleri alınacak.
* * *
Demek ki “ben yaptım oldu”dan o kadar çokcanımız yanmış ki, proje kadar bu kollektifliğe sevindik. Ancak projelerin kendisi de güzel. Gösteri mekanları, kent terasları, semt marinları, yüzen sahneler, yazlık sinemalar vs... Öncelikle proje insana dokunuyor, kentliyi denizin yalnızca seyircisi değil yaşayanı yapacak.
Darısı, bu projelerden de önemli, İzmir’i çarpık yapılaşmadan kurtaracak, Bakanlar Kurulu’nda bekletilen 9 kentsel dönüşüm projesinin başına.
Bir yanda gecekondu bölgelerini çağdaş alanlara dönüştüreceksiniz, öte yandan yıllardır kentin yıllardır ellenmeyen merkezini, bir bütün içerisinde yepyeni bir görünüme kavuşturacaksınız...
O serinkanlı, yavaş adım atmayı seven Aziz Kocaoğlu’na bir haller oluyor,
Yaşanan operasyon süreci ve davalar, Başkan Kocaoğlu’nu fena halde gaza getirmiş görünüyor!...
İki yer de biz söylesek
Hazır formül bulunmuş ve sağlam bir kadro İzmir’in kıyılarını yeniden şekillendirirken, bir iki yerde biraz daha içeriye doğru dalınsa diyorum.
Belediyenin sunduğu projede kamulaştırma vb. sıkıntı yok. Benim söyleyeceğim alanlarda ise var, yaparlar mı bilmem ama fırsat bu fırsat.
İlki, limanın karşısındaki Havagazıyla başlayan bölümün devamı, sanat galerileri, kent müzeleri ile devam etse ve özellikle yıkılmak üzere olmasına rağmen muhteşem mimarisiyle hala göz alan eski elektrik fabrikası kente kazandırılabilse. (TEİAŞ’a ait bu bina nedense talip olan kurumlara da devredilmiyor).
Bir öneri de Varyant için... Yeşilliğin arasına gömülü muhteşem İzmir manzarasının etrafında, virane sevimsiz yapılar iç karartıyor.
Bu yapılar yıkılarak, burası İzmir restoranlarıyla, dinlenme alanlarıyla başlı başına ber seyir terası haline gelebilir.
Atina’ya her gittiğimizde varsa yoksa götürüldüğümüz “Plaka” benzeri kentin tarihi, kültürü, mutfağı ve diğer simgeleriyle bir alan burada yaratılabilir.
İnsanın yaşadığı kentin geleceği için “gökdelenler, rezidanslar, avm” dışında, heyecan duymaya başlaması da güzel!...