İyi Günde, Kötü Günde
Bir hafta içerisinde güzel Ülkemizde yaşanan ve çok büyük acılara neden olan iki olay. 19.10.2011 tarihinde Hakkâri’de 24 askerimizin şehit edilmesi, 23.10.2011 Van’da yaşanan depremde çok sayıda vatandaşımızın hayatını yitirmesi. Maalesef bu iki olay toplumumuzu derinden sarstı, üzüldük, ağladık, uyuyamadık. Şehit ailelerimiz ve depremde hayatını yitiren vatandaşlarımızın ailelerine başsağlığı ve sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyorum. Ancak Ülke olarak tek vücut olmasını bildik. Şehitlerimize duyulan üzüntü yüz binlerce vatandaşımızı sokağa döktü. İstanbul’da yaşayan bir grup kürt işadamı, son günlerde sivillere ve güvenlik güçlerine karşı gerçekleştirilen terör eylemlerini kınamak için bir araya gelip "Benim için de öldürme" diyerek kürt toplumu adına yapıldığı iddia edilen eylemleri kabul etmediklerini ifade ettiler. Van’da yaşanan deprem nedeniyle Devletimizin kurumları üzerine düşeni yaptı ve yapıyor. Vatandaş olarak da yardım kampanyalarına verilen desteklerle bir olduğumuzu gösterdik. Büyük Ülke olmak bu olsa gerek.
Tarihe baktığımız zaman görüyoruz ki, birlik ve beraberliğini devam ettiren milletler, yücelmiş ve yükselmişlerdir. Bölünüp parçalanan ve bölücülüğün pençesine düşen milletler ise tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir.
Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY:
“Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez,
Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez.
Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır.
Milletler için, işte kıyamet o zamandır” dizeleriyle bu gerçeği açık bir şekilde ifade etmiştir.
Birlik ve beraberlik ruhuna sahip olamayan, en temel asgari müştereklerde bile bir araya gelemeyen milletler kendi sonlarını hazırlamış olurlar. Toplumu oluşturan fertlerin birlik ve dayanışma içinde olmaları, dinî ve millî varlığımızın korunup devam ettirilmesinin zorunlu kıldığı bir sorumluluktur. Ayrıca bu, barış ve huzurun da teminatıdır.
Resulullah (a.s.v.) buyurdular ki: “Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte müminlerin misâli, bir bedenin misâlidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler."
Vücudu meydana getiren organlar, tam bir ahenk içinde çalıştığında vücut sağlıklı olduğu gibi, toplumun birer üyesi olan fertler de, düzenli çalışırlarsa, o toplumda huzur ve barış kendiliğinden oluşur. Çünkü insanlar daima birbirlerine muhtaçtırlar ve hiçbir insanın tek başına ihtiyaçlarını ve güvenliğini sağlama şansı ve imkânı yoktur.
Toplumları sağlıklı bir şekilde ayakta tutan faktörlerin başında birlik ve beraberlik yer alır. Bu önemli faktörün zıddı olan tefrika yani bölücülük hastalığına müptela olmak ise, toplumları içten içe yiyerek temelden çökmelerine neden olur.
Toplumu birleştiren, gerçek manada huzur, barış ve güven ortamını sağlayan tek yol; milli ve manevî birlik anlayışı içerisinde, yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamaktır.
Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni; birlik ve beraberlik içinde hareket eden ecdadımız, tarih boyunca büyük işler başarmış, vatanımıza ve milletimize yönelen tehlikeleri de bu sayede etkisiz hale getirmiştir. Tarihte eşine az rastlanan pek çok zaferler kazanmış olan milletimiz, çok yakın bir geçmişte Çanakkale Savaşı'nda büyük bir kahramanlık destanı yazarak, tarihine muhteşem bir sayfa eklemiş, birlik ve beraberliğin en güzel örneğini ir kez daha sergilemiştir.
Türkiye'de farklı kökenlerden gelen insanların, bu aziz milletin bir ferdi olarak en geniş ortak paydası İslamiyet ve vatandaşlıktır. İslamiyet’ten beslenen milli kültürümüz, tarih boyunca vatandaşı olan fertlerin kökenlerine göre değil, sahip oldukları kıymet ve değerlerine göre davranmayı öğretmiştir.
Huzur ve güven içinde yaşayabilmemiz için daima güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmanın en önemli şartı milletçe dayanışma, birlik ve beraberlik içinde bulunmaktır.
Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez. Mustafa Kemal ATATÜRK
Bir olalım, diri olalım, iri olalım - Hacı Bektaş VELİ
Makale yazma tekniğnizi çok beğeniyorum. Örneklemeler ve olayı ince ayrıntılarıyla anlatıp sonucu bağlamak çok güzel. Başarılar ve devamını dilerim.
Ekim 27th, 2011 at 10:18Türk Milleti olarak duyarlı olmamız gereken bu günlerde sizinde duyarlılığınızdan etkilenmemek ve düşüncelerinize katılmamak mümkün değil.başarılar.
Ekim 27th, 2011 at 11:44Böyle önemli bir konu okuyucuya ancak bu kadar güzel ve anlaşılır aktarılabilirdi. Parçalarıyla birbirini tamamlayan bir yapboz misali her bir cümle özenle seçilip yerine konulmuş. Dilsel öğeleri parçanın anlam bütünlüğünü bozmadan kullanmak çok dikkat gerektiren bir mesele. Bu anlamda makalenizi çok başarılı buldum. Başarılarınızın devamını dilerim..
Ekim 27th, 2011 at 15:51