İyi Günde Karı-Koca İlân Ediyorum
“İyi Günde Karı-Koca İlân Ediyorum”
Okullarda ve türlü toplantılarda sosyal konulura temas edilirken ailenin önemi üzeride de durulur. Aslında çok önemlidir. Ancak aile bağlarının gücünü idrak edebilmiş değiliz. Bizi diğer toplumlardan ayıran ana unsurlardan birisi hâlâ aile bağlarının güçlü olmasıdır.
Çok şükür ana ve baba evlat sevgisini yüreğinden atmadı. Çocukların ebeveyn sevgisi de hemen hemen yerini korumaktadır. Bu bize ait bir haslettir ki olması gerekende budur zaten. Batıda on sekiz yaşını doldurur doldurmaz kendisini kapının dışında bulunan çocuklar nereye sığınabilir?
Bir gün yirmi yaşındaki kızının okul borçlarını ödeyen bir Alman vatandaş, kızının kendisine olan borcunu ödemediğinden şikâyet edince; bizim saf Anadolu insanı Alman vatandaşına yan gözle bakıp, ‘”Olur mu hiç öyle şey?” demiş.
Evet, bizde olmaz. Çünkü bir yuva kurana kadar, istisnalar hariç herkes evladına elinden geldi kadar yardımcı olur. Farklı kültür yapısından oldukları için, Alman’ı anlayamaz. Aslında anlaması da beklenmez. Tabiatıyla aynı hakikatler batılı için de geçerli. Onunda bu hususta bizi anlayabileceğini sanmıyorum.
Ne yazık ki son zamanlarda yurdumuzda da boşanma sayısı oldukça artış göstermeye başladı. Bunun çok sebepleri var elbette. Sosyolojik, ekonomik, politik, kültürel ve daha nice sebepler dâhil edilebilir. Ancak görülen vaka şudur ki, boşanmanın hissedilir şekilde artış gösterdiğidir. Üstelik çok kısa zamanda.
Önceleri bunu birbirlerini yeterince tanımamalarına bağladılarsa uzun süren nişanlılık ve beraberlikler sonucu olan evliliklerin de kısa sürede sona ermesi düşündürücüdür. Tabiî olarak eskilerden misal vermeyeceğim.
Çünkü sağa sola çekenler olabilir. Şimdi evlendiği erkeği veya kızı düğünden az önce gördüğü halde ölene kadar süren izdivaçlara ne demeli diye bir soruyu bu kadar kısa bir yazı içinde sormanın pek de akıllıca olduğunu sanmıyorum. Maksadım bir tartışma açmak değil.
Önce nesli geç evliliğe alıştırdılar. Bu süre içinde “ Biraz hayatını yaşa” mantığı insanları düzenli bir hayattan uzaklaştırdı. Her gün arkadaş değiştiren gençler, artık ilk defa kendisiyle arkadaşlık edecek karşı cinsini bulmayınca, en az beşer, onar defa bir başkalarıyla arkadaşlık etmiş kişilerle yeniden tanıştılar.
İlk görüşmelerinde o “başkalarına” benzemiyor, aradan geçen kısa bir süre sonra ayrıldıklarını ilân bile edemiyorlardı. Hele magazin basınında “ünlü” (harf değil, kişi) adıyla maruf âdemoğulları artık bir birlerinden “elektrik” alamadıklarını söyleyerek bundan böyle herkesin kendi hayatını kendisi yaşayacak diye bir açıklama yapınca “elektrik” kesiliveriyor. Elektrik idarelerindeki fişin nereye takılacağı belli olmuyor artık.
Gençlerin aile içindeki yaşama biçimi de bunu körüklüyor. İnsanlara değişiklik duygusunu aşılamakla; sabit, kararlı, istikrarlı, istikamet üzere olmayı unutturan, rengini beğenmediği için oyuncağını değiştirmek isteyen çocuklar gibi mızıkçılığa başlayıp sonunda mahkemenin yolunu tutuyorlar. Bu değişiklik işi alınmasınlar ama maalesef kadınlarımızdan neşet eden bir hastalık.
Daha iki yılı dolmadan mobilyaların yüzünü değiştiren, yeni çıkmış bir eşyayı evinde olduğu halde almaya kalkan veya alan, bu senenin modası olan giyeceklere onunda sahip olması isteğinden; gün geçmiyor ki bir şeyler değişmesin. Bu kadar çabuk bıkkınlığa alışan insanın karısından veya kocasında da bıkması sanki normalmiş gibi geliyor insana.
Kısa bu iş uzun hikâye ve çok su götürür. Ama daha nikâh masasına oturmadan “ bir birleri için öleceğini” söyleyen çiftler, yılı veya yılları doldurmadan değişikliğe gitme yolunda adımlar atmaya başlıyor.
En azından nikâh yapılırken “ falancını verdiği yetkiye, kanunlara dayanarak vs gibi laflarla başlayıp ‘iyi günde kötü günde’ diye devam eden nikâh memurunun kalıplaşmış metninden, ‘ kötü günde’ ibaresinin çıkarılarak; ‘sadece iyi günlerde sizleri karı-koca ilan ediyorum’ derse, falan kanunun vermiş olduğu yetki de, filancadan alınan yetki de zedelenmemiş olur. En azından yetkiyi verenleri bari kurtaralım.
Ne o? Onlarda mı değişiyor zamanla? Yok, canım birkaç kere değişmekle bir şey olmaz. Baksanıza bazıları ayda bir değiştiriyor.
Offf sıkıldım. Başka iş yapayım bari…
Gerçekten bu konu çok su götürür.
Karı-koca hayatı yaşanıyor zaten evlenilmeden. Bir manyaklık yapıp nedden evlensinler ki :>
Ortalıkta kız varmı, el değmemiş oğlan kaldı mı :>
Hele üniversiteler ve bekar evleri of of of :>
Tatil ve turizm kıyılarımızı hiç konuşmuyem oraları tam facia :>
Evlilik delilik diyenler öyle çoğaldı ki
Aralık 16th, 2009 at 16:37