İstihbarat Devletin Kılcal Damarlarıdır
Günlerdir medya da bu konuda çığırtkanlık yapıyor. Savcı, hakim, polis,
istihbaratçı, siyasetçi,* benden yana bana karşı *ikilemesi içinde
ayrıştırılıyor.
* *
Terör, terör örgütü, terör örgütü yöneticisi kavramları artık yandaşlar
veya karşıtlar *için kullanılıyor.* *Her iki kesim de* bunlar terörist veya
değil *diyerek ve şimşekleri muhalife çekiyorlar. Bu haksızlıktır.
Bir harekât ancak ulusal istihbaratla yapılır, yabancı istihbaratla değil.
İşte bu yanlışın bir sonucudur bugün bize yaşatılan bu trajedi. Peki, bunun
sorumlusu kimdir?
* *
Bu yanlışı yapanlar Türk Ordusu'nu ABD ve İsrail ile anlık istihbarat
paylaşımı gibi bir tuzağa çekmişlerdir.
* *
PKK müşterek düşman, anlık istihbarat paylaşımı diyenler kimdir?
Peki PKK ile masaya oturan yönlendirici güvenceli taahhütlerde bulunanlar
kimler? Kimler panik içinde? Uludere olayında istihbaratı kim verdi? Anlık
istihbarat deyip sınır ötesi harekâta izni kim verdi?
Bu bir tuzaktır, Türk devletine kurulmuş bir tuzak Bu tuzağı kuranlar; bu
istihbaratı verenlerdir, bu ihbarı yapanlardır, bu kişileri organize edip
götürenlerdir.
MİT içinde köstebekler var mı? Varsa kimlerdir? Devletin istihbaratını
zaafiyete düşürmek kimin işine gelir?
Devletin bekası demek, devletin, hem tarihi, hem bugünü, hem de geleceğinin
sağlam temellere dayalı olarak var olmasıdır
* *
Türkiye devletinin tarihi*; on bin yıllık bir uygarlık ve kültür olarak
bellidir. Bu tarihe sahip çıkacak ve yeni yetişen nesillere öğretilecek ki
gençler tarihten güç alıp geleceğe güvenle yarınlara bakabilsin.
* *
Devletin bekası; hem tarihte yaşanan olaylardan ders çıkarmak, buna göre
tedbir almak, hem de geleceği görmekten geçer, ön alıcı siyasi karar ve
uygulamalardan geçer...
Geçmiş, bugün ve geleceğe sahip çıkmak demek; doğru bilgilerin
toplanması, saklanması, değerlendirilmesi ve bunlardan çıkan sonuçların
ışığında karar alınıp uygulamaya geçilmesi demektir. Bu ister ekonomide,
ister siyasette, ister harp ve silah araçları üzerinde, devletin ve
milletin bekasını ilgilendiren her alanda *istihbarat* demektir.
İstihbarat ikiye ayrılır; iç istihbarat, dış istihbarat...
İçteki istihbarat; Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma komutanlığıdır.
Yine yeni kurulan Kamu Güvenliği müsteşarlığıdır.
Dışta ise asıl olarak Milli İstihbarat teşkilatı yer alır...
Hepsinin amacı; toplanan bilgileri siyasi iradeye ve bu iradeye bağlı
olan kamu kurum ve kuruluşlarına aktarmak, devletin ve milletin bekası ve
güvenliği için tedbir alınmasını sağlamaktır.
*Güvenlik faaliyetleri ulusaldır. Bir siyasi partiye göre değişmez, çünkü
söz konusu bir devlet ve bir milletin bekasıdır. Bir devlet gerçek, güçlü
ve bağımsız bir devlet ise eğer, elbet sırları olacaktır ve elbet bu
sırların saklandığı bir arşivi olacaktır...
MİT'in bu arşivleri yabancıların bilgisine sunulduysa bu, devletin ve
milletin geleceğine bir tehdittir, çünkü zamanı geldiğinde bu bilgiyi
Türkiye'ye karşı kullanacaklardır.
Kamu Güvenliği Müsteşarlığı kadrosunda teşkilat yasasında "yabancı uzman
çalıştırılabilir" hükmü vardır. İşte o hüküm: "MADDE 13 - (2) Ayrıca özel
uzmanlık isteyen konularda kadro karşılığı olmaksızın tam gün veya kısmi
gün veya belli bir konu veya proje bazında, konu veya projenin süresi ile
sınırlı olmak koşuluyla sözleşmeli personel ve yabancı uzman
çalıştırılabilir. Bunlara ödenecek ücret Müsteşarın teklifi üzerine Bakan
onayı ile belirlenir."*
Dünyada hiçbir devlet, ulusal güvenliği ile ilgili konularda yabancı
istihbarat elemanı çalıştırmaz, çalıştırıyorsa eğer, amacı devlet ve
milletin bekasını korumak değil, yıkmaya çalışmak anlamına gelir!
* *
Bu Müsteşarlığın kadrosunda İsrail, Amerikan, İngiliz ve Fransız ajanları
var mıdır?*
Bu sorulara bir cevap bulunmalıdır,
Türk Milleti'nin Türk Devleti'nin varlığını ve bekasını tehlikeye düşürmek
anayasal bir suçtur. Bunun anlamı düşmanla işbirliği yapmaktır. Düşmanla
işbirliği yapmak ise hukuk dilimizde vatana ihanettir! Vatana ihanet
suçları, bu kutsal topraklar hiç cezasız kalmamıştır,
* *
Günün Sözü: Casusun kötüsü dile düşendir.