İstenirse Olur
Uzun zamandır aklımda, ‘olması imkansız mı’ diye düşündüğüm, anlatmaya cesaret edemediğim bir modeli Eskişehir’de hayata geçirdiklerini okudum.
Birebir tutmasa da benziyor.
Bana göre hakikatten müthiş bir örnek!!
Ev kadınlarının, eğitimlerini tamamlayamayan ve özellikle zor maddi şartlarda yaşayan kadınların az çok gelir sahibi olmalarıyla ilgili.
Görüldüğü üzere, bir süredir bu konuya takmış durumdayım.
Hoş, önemini anlamak için şehirlerin merkezi alanlarından biraz uzaklaşmak, kadınların çocuklarıyla ne mücadeleler verdiklerine az çok tanık olmak yeterli.
Konuyu Tolstoy’un roman tadından çıkararak toparlayalım.
FARKLI FORMÜL
Semt evlerine alışkınız ya, bu farklı. Belediye öncülüğünde semt mutfağı kurulmuş.
Öyle küçük bir mutfak değil. Temel çalışanları 10 kişi, toplam çalışan sayısı 110. 50’şer kişilik iki vardiya yalnızca 4.5 saat çalışıyor. Yani yarım gün.
Öncelikli koşul ise ev kadını olmak ve çalışmaya ihtiyacı bulunmak.
Belirtildiğine göre, şiddet gördüğünü söyleyen kadın öncelikli oluyor.
Süper. Kadınların ellerine yarım gün çalışarak, yol ücretleri ve ayda 550 TL geçiyor. Kime yeter demeyin, birçok kadın için günün yarısı çalışarak elde edilecek büyük para. Önemlisi sigortaları yapılıyor.
Zamanları olduğu için çocuklarına bakacak bir düzen kurabiliyorlar.
Sözleşmeler yıllık ve ancak iki defa yenileniyor. Bu yolla yeni istihdamlar sağlanırken, çalışanlar yemek fabrikasında deneyim elde ederek daha kolay iş bulabiliyor. Belediyenin yemek ihtiyacını karşılamak için yola çıkılmış bir proje bu ve şimdi birçok işletmeye hizmet veriyor.
Doğrusu sırf kutlamak için Eskişehir’e gitmeye değer...
ARTAN İŞSİZLİK
Bu ülkenin en büyük sorunu işsizlik. Öyle bir sorun ki, insanları hasta ediyor, kahrediyor, bunaltıyor.
Her gün kadın cinayetleri, şiddet, hırsızlık ve onlarca patlama çatlamanın tetikçisi. İzmir’deyiz, toplumun en okuma/kültür düzeyi yüksek kenti olarak gösteriliriz. Bu kentte dahi işsizlik oranı bir önceki yıla göre yüzde 0.6 artarak 15.4’e ulaştı.
Özellikle son yıllarda, yeni zenginler oluşturarak, istihdam yaratılmasını toplumun “reel”i olarak görmeye alıştık.
Ancak bizim sermayemiz, tek başına istihdam politikası yaratacak kadar güçlü değil. Refah içindeki toplumsal kesimleri, “zor durumdakiler”i kurtaracak çözüm olarak algılatan imgeleri yıkacak örneklere de ihtiyacımız var.
EV-İŞ KADINI
Özellikle kadınların istihdamında, ‘esnek çalışma’ metodunu Avrupa örneklerinde gördüğümüz sıklığa taşıyacak formüller üretmeli ve ev-iş kadını dengesini kurabilmeli Türkiye.
Özel sektörün omuzuna bırak yükü, sonra da “Bu topluma ne oluyor” diye sor.
Milyonlarca insan zor durumda, özellikle dar gelirli ailelere mensup kadınlarımız üzerlerindeki yükü taşıyamıyor.
Onlara bir nebze güç verecek formülleri yaratmak bu kadar zor olmamalı!!