İstanbul’un, Pardon Mekke’nin Fethi
Yıl 1613. Aylardan Mart. Habeşistan Kralı Sultan Selasiye’nin soyu hep Mekke’yi fethetmek istedi. Habeşliler, Arap yarımadasını ele geçirmenin ve buradaki Müslüman egemenliğine son vermenin yolunun Mekke şehrinin fethinden geçtiğini biliyorlardı. Arap yarımadasına sıkışıp kalmış Sünni Müslüman dünyanın diğer Şii, Batini ve Fatımi Müslümanlarından yalıtılmışlığı, Habeşliler için tam bir fırsattı. Ve Mekke’nin fethi, Selasiye’ye nasip oldu!
Habeşliler Mekke’yi fethederlerse, hem kuzey tarafında bulunan Mısır ülkesini kolayca düşürebilirler hem de Arap yarımadasının kuzeyinden Anadolu’ya ve hatta Acem diyarına sarkabilirlerdi. Böylece Aminist inançlarını bu geniş coğrafyaya da yaymış olacaklardı. Ayrıca rivayet odur ki, Aminist inancının liderinin Mekke’yi fetheden kumandanın ne büyük kumandan olduğuna dair bir sözü de varmış!
Habeş Kralı Selasiye büyük bir ordu topladı ve ordusunu gemilerle Kızıldeniz’den Arap yarımadasına geçirdi. Kızıldeniz’in en dar yerinden, Cibuti’den Yemen’in Aden bölgesi kıyısına geçen Habeş ordusu kuzeye yöneldi. Mekke’ye ulaşmak için 800 km’den fazla yol kat etmeleri gerekiyordu. Üstelik bu yolun hemen tamamı çölden ibaretti.
Sultan Selasiye, tarihe şan katmış Melike Makeda’nın (Melike’nin) torunları olarak Mekke’nin fethinin kendilerine nasip olacağı inancını sürekli ordu kumandanlarına işledi. Bu uzun zorlu çöl yolunun yürünmesi ve Mekke’nin güçlü surlarının aşılması, güçlü silahlara olduğu kadar, güçlü morale de bağlıydı.
160 bin kişilik Habeş ordusu Mekke surlarının önüne çadır kurdu. Kral Selasiye’nin görkemli çadırı, surun en büyük kapısının önüne kuruldu. Aministler, Müslümanlara elçi göndererek şehrin teslimini istediler. Müslümanların sultanı Ömer bin Ahmad bu teklifi ret etti ve bu mukaddes şehri ölümleri pahasına savunacaklarını bildirdi.
Savaş başladı. Mekkeli Müslümanların asker sayısı 13 bin kişiyi geçmiyordu. Ama surları çok güçlüydü. Aministler 160 bin kişilik orduyla saldırdılar. Çok kan aktı. Müslümanlardan 10 bin kişi öldüyse Aministlerden 80 binden fazla asker öldü. Şehre kuzeydeki diğer Müslüman ülkelerden beklenen yardım gelmedi. Bunda mezhep farklılığının etkisi büyüktü. Damaskus’dan 570 kişilik bir kara birliği ile Kahire’den 3 gemilik bir yardım, Kızıldeniz üzerinden Mekke’ye ulaşabildi. Ancak bunların gelmesi savaşı biraz uzattı, ama sonucu değiştirmedi.
Aministler surlarda açtıkları gediklerden şehre girdiler. Müslümanlar şanlı bir direniş gösterdiler. Sultan Ömer bin Ahmad, düşmanla sonun kadar savaşarak öldü. “Şehir düştü” feryatları sokakları kapladı. Halk Kâbe’ye akın etti. Herkes büyük bir korku içinde Kâbe’nin içine birikti. Kimisi ağlıyor, kimisi dualar ediyordu.
Aministler şehri yağmaya başladılar. Çünkü kendi dini inançları gereği, teslim olmayan/savaşan şehirler/kaleler alındığında orası yağma edilir, kadınları/kızları/genç erkekleri köle olarak alınırdı. Çok kan aktı.
Aministlerin kralı Selasiye atının üzerinde büyük bir gururla Kâbe’ye geldi. Âdem’in, İbrahim’in ve Muhammed’in inanç merkezi olan bu tarihi yapıya saygıda kusur etmeyen kral Selasiye, artık bu yapının Aminist tapınak merkezi olarak kullanılacağını ilan etti. Kâbe’nin içine Aminist totemleri yerleştirdiler. Sanki Müslümanların peygamberi Muhammed dönemine kadar Kâbe’de bulunan Lat, Menat, Uzza tanrıça dönemine dönülmüştü. Muhammed ki, putları parçalamıştı! Habeşliler kısa bir süre sonra da Mekke’yi başkent yaptılar. Ve Selasiye’ye ise, Fatih lakabını taktılar.
Devam edecek