İstanbul’un Doğum Yeri!
Sirkeci’den Gülhane’ye doğru ilerlerken en önemli eserleri görebiliyorsunuz. Bunlardan biri Muradiye Sebili. Çeşmenizden çorba mı aksın, şerbet mi?Sirkeci Bizans, Osmanlı ve günümüz Türkiye’sinin ticari açıdan kalbinin attığı bölge. Özellikle 19. Yüzyıl sonları 20. yüzyıl başlarında yapılmış önemli sayıda banka, han, işyeri gibi heybetli binaların, sokak aralarında, cadde üslerinde cesurca sergilendiği tarihsel bir alan.
Tarihi Yıldız Dede Hamamı Burada…
Vaktiyle “Çıfıt Kapısı Hamamı” da denilen hamamın duvarlarındaki yıldız motifleri ilk etapta göze çarpan özelliği. Sirkeci istasyonunun karşısında Eminönü’nden Sirkeci’ye dönüş yapan köşede yaya üst geçidinin hemen altındaki 1907 tarihli eski Altın Borsası Binası, eklektik-neo klasik yapısı ile 20. Yüzyıl başlarındaki en hoş yapılardan biri olarak gözümüzü alıyor. Bunun gibi birçok eski taş binayı seyrederek karşı taraftaki yangınlarıyla ünlü Hoca Paşa Mahallesine yöneliyoruz. Burada yeşil boyası ve aynı renkte mermerleriyle Hoca paşa camisi ve hamamı var.
Dar sokaklardaki, kaldırımlara masa çıkarmış lezzetli yemekler sunan esnaf lokantalarıyla güzel bir atmosfer sizi karşılıyor. Bu sokaklardan geçerken soğan ve taze pişmiş salça aromalı yemek rayihası aç olanın iştahını kabartırken, tok olanın mide çeperinde dışavurumsal bir zorlama etkisi yaratıyor.
Çeşmenizden çorba mı aksın, şerbet mi?
Sirkeci’den hızlı tramvay yolu ile Gülhane’ye doğru ilerlerken en önemli eserleri görebiliyorsunuz. Bunlardan biri Muradiye Sebili. Sebil aslında yol demek! Buradaki anlamı da bir tür hayır yolunda su ve benzeri içecekleri dağıtmak… Bu sebiller çeşme işlevi görse de onlardan çok daha süslü demir şebekelerin ardından bir zatın şerbet ve buna benzer içecekleri halka dağıttıkları son derece özgün mimari yapılarmış vaktiyle. Son dönem moda olan ramazanda çorba çeşmeleri fikri de bu sebillerden araklama olmalı. Nedenler değil, sonuçlar önemli diyerek hayırlarda yarışmayı salık veriyoruz.
28 Şubatzedeler buraya dikkat!
Sarayburnu’na doğru ilerlerken sağda tren yolunun üst kısmında, uzunlamasına yer alan 19. yüzyıl mimari stildeki askeri binanın içinde, kubbeli ve zigzag motifli ilginç mimarisi olan bir de cami bulunmakta. Peygamberocağı(!)nın kalbinde tarihe tanıklık eden bu camide son elli yılda elli kişi namaz kılabilmiş midir merak ediyorum. Atıl durumda, nasıl acılar içersindedir. Buraya girip namaz ifa eden var mıdır, kadınca değil, insanca hislerimle bırakın merakı resmen çatlayıveriyorum.
Balık Ekmek + Turşu = 5 Lira
Şu an “Uluslar Arası Basın Merkezi” olarak kullanılan Sepetçiler Kasrı, Sirkeci’nin en gözde mimari örneklerinden biri. Deniz üzerinde yapılan atraksiyonları padişahların daha yakından izleyebilmesi için yapılan sanat eseri yapının boğaz manzarası tek kelimeyle nefes kesici. Hem gözüm hem karnım doysun diyenler, içerde yer alan İstanbul’un önemli lezzet duraklarından biri olan restoranda yemek yiyebilir, lakin midem o kadar alengirli ve bol sıfırlı menüleri kaldıramaz diyorsanız, saltanat kayıklarınsa balık ekmek + turşu = 5 lira.
Tren gelir hoş gelir!
1890’da açılan gar binası Sirkeci’nin sembolü durumunda. 1. Dünya Savaşı bittiğinde barış anlaşmasının buradaki “Orient Ekspres” vagonunda imzalandığı ve Hitler’in bu vagonu 1945’de yaktığı söyleniyor. Nostalji olsun diyerek Sirkeci-Halkalı seferi yapan trene biniyorum. Eski ve bakımsız trende kapı girişlerini tutmuş tinerci gençler korku saçıyor. Noltaljik bir film yaşamak isterken, çantamın alınması raylara atılmam eksenli senaryomun zihnimde tekrar ve tekrar geri bildirimiyle, fantastik gerilim filmi tadında geçiyor seyahatim.
Köprüler yokken Sirkeci Limanı vardı...
Eminönü’nden Gülhane istikametine giderken Bizans döneminde tren garının arka taraflarına kadar içine giren sahilden yurt içi ve dışına giden gemilerin kalktığı liman bulunmaktaydı. Hatta biz yetişemesek de köprüsüz Boğaziçi döneminde arabalı taşıtların Asya-Avrupa maratonu bu limandan sağlanmaktaydı. Halen süren seferlerden istifade etmemiş olan varsa ivedilikle denesin. Boğaz Köprüsü trafiği kilit olduğunda Harem’e devam ederek arabalı vapura binebilir, martılar eskortluğunda Yeni Cami sizi selamlarken Sirkeci limanına demir atabilirsiniz.
Cağaloğlu Yokuşu, Sultanahmet, Tramvay Güzergahı…
Günümüzde Sirkeci’nin en görkemli yapıları 19. Yüzyılda ve 20. Yüzyılın başlarında yapılan devasa han binaları, Sarayburnu’na doğru sahilde görünen 17. Yüzyıl saray köşkü “Sepetçiler Kasrı”, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi, Hidayet Camisi, Büyük Postane Binası, Hobyar Camisi, 1. Abdülhamit’in türbe ve külliye binalarıdır.
Hanlarımız, hamamlarımız var Allah’ımıza bin şükür…
Büyük postane binasının karşısında Muhsinzade Sarayı bulunurken, şimdi aynı isimli han duruyor. Tabi en bilinen hanı, İstanbul’a gelenlerin ve elektronik eşya almak gibi planlamaları olan İstanbulluların uğrak yeri “Doğu Bank İş Hanı”. Bir zamanlar Yeniköy’de yalısı olan, 1859’da şehir eminliği görevini yürüten Ahmet Şükrü Bey’in mütevazı evi işte bu Doğu Bank’ın yerindeymiş.
Tarihçi geçmişi, Müteahhit geleceği…
Ne çamlar bardak oldu, biz değişmeyen tek şey değişimdir diyerek birkaç yıl içersinde bırakın bir şehri, herhangi bir sokağı tanınmaz hale getiren bir milletin evlatları değil miyiz? Tarihçi, arkeolog ne ifade eder bizim için? Biz müteahhidi tek geçen bir milletiz. Tarihçiyi takılıp kaldığı geçmişin obsesif katmanlarında boğulmaya terk etmeli. Geleceğin mimarı inşaat sektörü kahramanlarının ufku inşaat harçlarında karılmakta… Tarihçi kütüphanenin tozlu raflarında huzuru arayadursun, gelmişin akıbeti geçmişin satır aralarında sorgulanmakta.
Bilmenin egemen olmak anlamına geldiğini sana dursun tarihçi, müteahhit paranın egemenliğinde hükmünü sürdürmektedir. Tarihçi satır aralarında evreni algılamaya çalışırken çevirdiği her yaprakla, müteahhit para sayarken evirdiği her banknotta hayatın anlamına varmaktadır. Yastık altı ettirmediği paralarla “olacak dedim oldu” diyen zavallı göğe doğru yükselirken attığı her katta, tarihçi gidilecek ortak noktanın yerin altındaki kaçıncı parselinin, kaçıncı paftasında olduğunun farkında, biri yerin altında diğeri göğe değen saraylarında ferman imzalamaktadır.