İşsizlik!
İşsizlik Türkiye’nin kaderi midir bilinmez ama Bir insan için işini kaybetmenin ne demek olduğunu, işsiz, güçsüz gezmek zorunda bırakılmanın nasıl bir şey olduğunu, kişiye neler hissettirdiğini düşünmek gerçekten bir insan için yaşanılabilecek en çaresiz duygulardan biridir. Belki 20 yaşlarında birinin işsiz kalması durumunda umut edebileceği bir parçacık geleceği olsa da bu durum kendi düzenini kurmuş bir 30 yaş üstü için gerçektende çok daha zorludur.
Eğer bir de evini geçindirmek, ailesine de bakmakla yükümlüyse adeta bir korkulu rüya’dır işsiz kalmak. Düşünsenize işini kaybetmiş birisine, ailesinin ve yakın çevresinin gözünden bakarak kendisi hakkında düşünülenlerin onda nasıl bir psikolojik çöküntü yaratacağını hesaplayın.
Çocuklarına ve eşine bakamamanın, onların istediklerini, ihtiyaçlarını dahi karşılayamamanın bir baba’da yaratabileceği etkiyi hüznü düşünün.
Belki kendisiyle hesaplaşacaktır onlara alamadıkları şeyler için, kendini suçlayacak ve onları sefalete mahkûm ettiğini düşünerek bunun acısıyla yanacaktır, sızlayacaktır o çaresizlikte insanca yüreği.
Sevgili dostlar, Her şey den önce günümüzde çalışmak ve para kazanmak artık kariyer düşüncesinin de ötesinde, sorumluluk bilincinin yönlendirdiği ve hayatın olmazsa olmaz kıldığı bir zorunluluk haline gelmiştir.
Çalışmak, para kazanmak belki de etrafımızda saygı görmek ve insanca bir muameleye tabi tutulmanın en önemli şartı haline gelmiştir ne yazık ki.
20 yaşlarında yıllarca çalışıp, çabalamış üniversite mezunu biri için çalışma hayatına bakışı ve değerlendirilmesi daha basit gibi algılansa da bir düzen kurma peşinde kendine bir gelecek arayan bu yaşlar için de işsizlik çok büyük hayal kırıklıkları ve ruhsal çöküntülere gebedir.
Elbette, henüz evlilik sorumluluğunu almamış insanlarla bir aile geçindirmenin yükümlülüğünü sırtına asmış bir insanın işsiz kalma sorunu aynı boyutta değildir. Ancak işsiz kalmış genç yaştaki insanların da geleceği bakışları, onların umutlarının tükenmesine, daha karamsar olmalarına neden olacaktır.
Bu bakımdan işsizlik her yaştan insan için çok büyük bir bunalım demektir. Maalesef Ülkemizin endüstriyel altyapısının üretim yerine tüketime dayalı olması ve aç gözlü yöneticilerin yanlış yönetimleri sonucu oluşan sistemin çarpık yapısı ve ekonominin al-sat esasına göre işlemesi Türkiye’de işsizliğin en büyük nedenlerin biri olmuştur.
Bütün bunların sonucunda kapitalizmin acımasızlığına kurban giden, işsiz kalma tehlikesiyle yaşayıp düşük ücretle adeta köle gibi çalışmak zorunda bırakılan insanlarda bu çarpık sistemin zulmüne uğrayarak kapitalist sistemin esiri olmuşlardır.
Oysaki tek istekleri her an işten atılma korkusundan uzak çok fazla yıpratılmadan insanca yaşayabilecek kadar kazanmaktı.
Ama ne yazık ki kader önce işsizleştirdi daha sonra da köleleştirdi tıpkı yıllar önce soğan bulamayanlarla bal yutanların beraber ömür tükettiği, yazısı bozulmuşlarla yazanların beraber yaşadığı dünyanın keyfini kimsenin bozamayacağını unutanlara, az bilinen ama çok söyleyen türküsü ‘’dokunma keyfine yalan dünyanın’’ diyen büyük ozan Aşık Mahzuni Şerif’in de dediği gibi.