İşsizliğin İyi Tarafları Da Var
İnanılır gibi değil ama, Los Angeles Times gazetesinde yer alan ‘Sorunlu bir ekonomi aslında halk sağlığına iyi mi geliyor?’ başlıklı haberde, ekonominin iyi gitmediği dönemlerde kalp krizleri ile trafik ve iş kazalarının ve bunlara bağlı ölümlerin azalabileceği ileri sürülüyor. Habere göre, kötü ekonomi sadece intiharları artırıyormuş. North Carolina Üniversitesinden ekonomi profesörü Christopher J. Ruhm tarafından gerçekleştirilen ve Amerika’ da 1979-1998 yılları arasında 20 büyük eyalette kalp krizine bağlı ölümlerin makroekonomik parametrelerle ilişkisinin incelendiği araştırmada, işsizlikte yüzde bir oranındaki azalma olduğunda kalp krizlerine bağlı ölümlerin yüzde 0.75 oranında artırdığı belirlenmiş. Bu, bir senede fazladan 3.900 kişinin ölmesi anlamına geliyor. Ölüm riski yaşlılardan çok, 20-44 yaşlarında olanlarda daha yüksek bulunmuş.
‘İşsizlik arttıkça, ölümler azalıyor’ diyen Ruhm’ a göre bunun iki önemli sebebi var: Birincisi, resesyon yani ekonomik dönemlerinde hava kirliliği ve trafik yoğunluğunun; ikincisi ise, sigara ve alkol tüketiminin, obezitenin ve hareketsizliğin azalması.
Ekonomik durgunluğun bazı hastalıkları azalttığı sadece Amerika’ da değil, başka ülkelerde de biliniyor. Meselâ, Almanya’ da yapılan bir çalışmada da resesyon dönemlerinde kalp krizi, zatürree, grip ve trafik kazalarının azalmış olduğu belirlenmiş.
Hava kirliliği kalp krizini tetikliyor
Artan işsizlikle beraber iş yerlerindeki enerji tüketiminin ve trafiğin ve de buna bağlı olarak hava kirliliğinin azalması çok mâkul.
Amerikan Kalp Derneği, atmosferdeki partiküller (tanecikler) bir metreküpte 10 mikrogram arttığında kalp krizlerinin yüzde 3.4 oranında artırdığını bildiriyor. Hava kirliliğine yaşlı insanlar daha duyarlı olmakla beraber, bunun kalp-damar hastalığı olan veya yüksek tansiyon, diyabet, sigara içilmesi gibi risk faktörlerine sahip olan daha genç insanlarda da krizleri tetikleyebileceği biliniyor.
Trafik kazaları azalıyor
Daha az insan çalıştığında trafik kazalarının azalması da beklenen bir şey. Çalışmayan insanlar işe gitmedikleri ve gezip tozmaya da paraları olmadığı için, trafik de azalacak tabii ki.
Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu tarafından, Amerika da dahil 23 gelişmiş ülkedeki istatistiklerden yararlanılarak yapılan bir araştırmada, çalışanların yüzde 1 oranında artması trafik kazalarının yüzde 2.1 oranında arttığı saptanmış.
Benzin fiyatlarındaki artış da önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Amerika’ lılar mart 2007’ ye göre bu sene mart ayında araçlarını yüzde 4.3 oranında veya başka bir deyişle 11 milyar fit daha az kullanmışlar. Nitekim, trafik kazaları da 2006’ da 41.059 iken 2007’ de 39.459’ a düşmüş.
Sigara ve alkol tüketimi azalıyor
Bu araştırmaya göre, işsizlikteki bir puanlık artma sigara tüketimini yüzde 0.6, obeziteyi yüzde 0.3 ve fiziki hareketsizliği yüzde 1.8 oranında azaltıyormuş.
Alkollü içki satış rakamlarına göre, ekonomik krizlerde genel olarak alkole düşkün olanlar, özellikle de çok içenler daha az içerlerken, sadece içkiye fazla düşkün olmayanlar biraz daha fazla içmeye başlıyorlarmış.
Ekonomik stresin bazı insanları içkiye daha çok yöneltebileceği düşünülebilirse de, çoğunluğun parasızlığın yarattığı gelecek korkusu ve tasarruf sebebiyle alkollü içeceklerden uzak durdukları ortaya çıkıyor.
Ayrıca işsizlik dönemlerinde insanların daha az kavga etmeleri ve daha az risk almalarının; iş stresine, daha az uyumaya ve sosyal ilişkilerin azalmasına bağlı olarak bağışıklığın bozulmasının da önemli olabileceği üzerinde duruluyor.
Bizdeki durum
Bildiğim kadarıyla bizde bu konuda yapılmış bir çalışma yok, ama bu konuda fikir yürütebiliriz.
İşsizlik arttıkça iş ve trafik kazalarının azalması bizim için de geçerli olmalı. Meselâ, şu Tuzla tersaneleri kapansa iş kazalarına bağlı yaralanma ve ölümlerde müthiş bir azalma olur mu, olmaz mı?
Obezitenin azalması da beklenen bir durum. Para kazanmayan bir işçinin ve ailesinin yiyeceklerinde kısıtlama yapması sürpriz değil. Tabii ki daha az yiyecek ve eh bunun sonucunda da zayıflayacak.
Hareketsizliğin azalmasının da mantıklı pek çok sebebi olabilir. Meselâ, iş aramak için fazla efor sarfedilmesi... parası olmadığı için özel aracını daha az kullanılması, gidebilecek yerlere yürüyerek veya bisikletle gidilmesi... hiç de fena şeyler değil.
Ancak, işsizliğin artmasıyla sigara ve alkol içilmesinin azalması bir tarafa, tam tersine özellikle de ucuz sigara ve içki tüketimi de artarmış gibi geliyor bana.
Gelelim neticeye
Bugüne kadar yağılan araştırmalarda hiç dikkate alınmayan bir faktör var ki, bence hepsinden de önemli. O da, işsizliğin arttığı dönemlerde insanların ister istemez doktor ve hastanelerden uzak kalmaları ve böylece de hem tıbbi yanlışların, hem tedavilere bağlı komplikasyonların azalması. Amerika’ da her sene 100 bin insanın tıbbi yanlışlar yüzünden öldüğünü hesaba katarsanız, ne kadar haklı olduğum kolayca anlaşılır.