İsrail’de İçli Köfte Yapmak
Geçenlerde bir dostum;
“Hocam yolu Tel Aviv’e düşenlerin canları çok çekmesine rağmen bir içli köfte yapamamışlar” dedi. Ben de;
Daha zor bir şey yapmışlar: İsraillilerle bir buçuk gün boyunca yeterince “içli-dışlı olamayanlar onlara derin hayaller” kurdurtmuşlar, bu yetmez mi? diye cevap verdim.
Konu son zamanlarda tam bir sinir harbine dönmesi üzerine açıldı. İsrail-Türkiye “sinir harbi” tüm şiddetiyle devam ediyor. Epeyce zamandır yazıyorum;
İki ülke arasındaki bu “sinir harbi” kendiliğinden gelişmedi. Güç paylaşımından kaynaklanan bu “savaş” ileriki aylarda farklı boyutlar kazanabilir.
İsrail dışişleri bakanının başbakan R. T. ERDOĞAN’ı CHAVEZ ve KADDAFİ’ye benzetmesinin ne kadar doğru olduğunu tartışmaya değer bulmuyorum. Değer bulmuyorum ama bu benzetmenin iki ülke ilişkileri bakımından ne/neyi ifade ettiğini de anlamamız gereklidir.
İsrailli bakan;
Türkiye Cumhuriyeti başbakanını kimlere benzetti?
CHAVEZ ve KADDAFİYE
Neden bu benzetme gereği duymuşlar acaba?
Çünkü Sayın başbakanın İsrail’in bölgemiz için her şeye rağmen;
“barışsız savaş, barışa hasret Ortadoğu, ateşten bölge” isteklerine karşın daha önceleri diplomatik dille ama son iki yıldır artık yüksek tonda:
“onurlu dış politika, savaşsız dünya, hakkaniyete uygunluk” ilkelerini öne sürmüştür. Bu vazgeçilmez ilkelere sahip olan Sayın ERDOĞAN ve hükümeti İsrail’in vazgeçilmezleri olan “mazlumları oynayarak; olduğunca şiddet, herkesi korkutup sindirme, her gün yeni mevziler kazanma” oyununu bozmuştur.
Sayın başbakan; “ben bu adamı muhatap almıyorum” diyerek söylenmesi gerekeni fazlasıyla söylemiştir. (bizim buralarda birisi hakkında bu söz söylenince; “itine sahip çık sonra karışmam” demektir. Neyse,
Bu aralar İsrail içten içe kendi casuslarının beyanlarıyla çalkalanıyor; “İsrail vatandaşı bir gazeteci olan 23 yaşındaki Anat KAM, hukuksuzluk yapan Genelkurmay Başkanı’na ait belgeleri basına sızdırmış ve bu gazeteci İsrail ordusuna ait belgeleri Haaretz gazetesine sızdırdığı suçlamasıyla vatana ihanet suçuyla casusluktan yargılanıyor. Anat KAM, 2009 Aralık ayından beri ev hapsinde tutuluyor. KAM askerliği sırasında generalin odasında aldığı belgeleri kopyaladığı ve terhisinden sonra basına verdiği iddia ediliyor.” Haberde “Haaretz: İsrail’in Genelkurmay Başkanı, ülkenin en önemli mahkemesi tarafından verilen; ‘şüphelilerin öldürülmeyip, öncelikle yakalanmasına gayret edilmesi’ yönündeki kararını dinlemeyip Batı Şeria’da Filistinlilere suikast düzenlenmesini onaylamıştı” deniyor.
Bunun sonucunda ne olmuştu? Bir toplantıda İsrailli bir generalin, Filistinli gruplardan İslami Cihad’ın liderlerinden olan Malayşa’a yapılacak suikastle ilgili konuşması vardı. İddiaya göre Genelkurmay Başkanı Gabi Aşkenazi de operasyonu onaylamış ancak Malayşa’nın arabasında birden fazla “kimliği belirlenemeyen yolcu” olması durumunda saldırının yapılmayacağını söylemiş. Malayşa ve bir başka İslami Cihad üyesi haziran ayında öldürüldü ve ordu ‘ilk önce militanların ateş açtığını’ savundu.
Dünyada akıl almaz şiddet ve terörü nedeniyle yalnızlığa doğru itilen İsrail çareyi gerginlikte bulma yolunu seçti. Seçti ama işin bu reddeye geleceğini de beklemezdi doğrusu.
Neden beklesin ki?
Bu güne kadar en fazla iki hamleden sonra geri çekilen devletlerle sürtüşen İsrail Türkiye’nin böyle ilkeli davranacağını aklından bile geçirmiyordu. İşte bu gelişen durum İsrail’in planlarını altüst etti.
Öyle ki bunu zamanında bilen İsrail Ak Parti iktidara geldiği ilk yıl içinde Sayın başbakana yönelik suikast eylemleri tertip etmeye başladı. Bunlar kamuoyuyla daha da doğru dürüst paylaşılmadı. Bu kirli entrikalara sahip İsrail’in ERDOĞAN iktidarı döneminde değil ağzıyla, kirpikleriyle kuş sürüsü tutsa anlayış bulamazdı ve bulamadı.
O zaman geriye gerginliği tırmandırmak kaldı İsrail cephesinde…
Gerginlikse gerginlik. Sayın başbakan da; “Yoldan dönenin kaşığı kırılsın” deyip tavizsizliğini her defasında dile getirdi. Sayın başbakan hemen hemen her hafta mutlaka ya İsrail’i suçlayan beyanatlarda bulunuyor ya da Filistinlilerin acılarına (sahip çıkarak) değiniyor. Bu İsrail’in alışık olmadığı ve hatta rüyasında görse inanamayacağı bir durumdu.
Kendisi güç, işgal, hoyratlık vs. de ABD rolünde olunca kendisine karşı çıkanları da ABD’ye karşı cılız çıkışları olan KADDAFİ ve CHAVEZ’e benzetti. Bu benzetme “teşbihte hata olmaz, hatasız teşbih olmaz” gibi bir şey oldu ve bu sebeple benzetmeyi es geçiyorum.
Gelelim bundan sonrasına. Eğer kâhin ya da “bir yerlerden haber alıyor” yakıştırmasında bulunmazsanız size gelecekte olacaklarla ilgili nefis tespitlerimi ve öngörülerimi aktarabilirim.
Şimdi derin bir nefes alın ve seri bir şekilde okuyun;
İsrail yalnız kalmışlığını Türkiye’yi daha da sertleştirerek üzerine çekip batıya;
- “ Alın size bakın Osmanlı ruhu canlandı ve beni sahiplenmezseniz 3–5 yıl sonra Viyana seferleri…” diye sızlanmaya başlayacaktır.
- Türkiye biraz daha sertlik kararlılığını sürdürürse o zaman İsrail Filistinlilere destek veren Arap ülkeleriyle Türkiye’yi devre dışı bırakacak atraksiyonlara başvuracaktır. Bu zayıf oyun tutmayacak ve İsrail (aslında nasıl olduğunu bildiğim) bir şekilde Türk jetlerini havalandırıp Tel Aviv’i bombalatacak.
- Alın size nur topu gibi 3. dünya savaşı... İnanın sadece bu yazıdan dolayı Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim KARAGÜL beni kıskanacaktır;
“Neden ben yazmadım” diye… Hani haksız da değil. Türkiye İsrail gerginliği ve akabinde de bir dünya savaşını önceden kestirmek her babayiğidin harcı değil. Gerçi onlar “bu senaryomun” yalanına bile razıdırlar. Diyecekler ki;
“Keşke aklımıza geleydi de hiç olmazsa komplo teorisi olarak da olsa böyle bir yazsaydık” ve buna çok hayıflanacaklar.
E bu kadar da farkımız olsun artık. Onlar ünlü, köşe yazarlıkları var. Biz de bu kadarını bilelim ne var bunda kıskanılacak. Bahse girerim bu yazıdan sonra beni çok kişi arayıp ek bilgi isteyecektir. Ama nafile. Çünkü bu bir sırdır vesselam.
Erdogan, don’t become Chavez!
İsrail panikte... Belki de tarihinde ilk kez...
TRT Arapça kanalının açılış töreninde Filistin'de ölen çocuklara değinen başbakan'ın neden Afganistan ve Irak'ta ölen çocuklara değinmediği sorulmuş Erdoğan'a...
vah vah vvahhh!!!
Nisan 8th, 2010 at 01:15güneyimizdeki gizli savaş zaten devam ediyor
Nisan 8th, 2010 at 10:05sadece büyük aktörler oyuna girmedi.
Bu arada, İsrail'in paniklediği şeklindeki görüşlere katılmıyorum.
İsrail ile Türkiye'nin göbek bağını kesecek somut adımlar atılmadan soyut hamasetle bu işler olmaz.
Daha dün vatanmilletsakarya edebiyatı yapıyorlar diye milliyetçiler küçümsenirken şimdi de islamcı kesim van minut edebiyatıyla ortadoğu ve balkanların fatihliğine soyunuyor.
israille olan ticaret hacmimizde azalma var mı? yok...
israil hibrit teknolojisinin ana ürünlerini bursada üretiyor mu? evet...
en son kaç heron aldık? 3
daha başka saymaya gerek var mı ki?
dizinin bağı çözülen falan yok, sadece zihinleri uyuşturulan israil manipülasyonu üzerinden bin yıllık dokusu çözülen türkiye var.
af buyurun ama gerisi laf-ı güzaftandır.
Nisan 8th, 2010 at 14:35Sayın DAĞ,
Nisan 8th, 2010 at 14:56Sizin İsrail ile ilişkilerimizi değerlendirmenizde çok da objektif davranmadığınız kanaatindeyim.
Saydıklarınıza katılmakla beraber;
Anadolu Tatbikatı Yapıldı mı? Hayır.
İsrailin istediği yeni anlaşmalar yapıldı mı? Hayır.
İsrail ile olan ticaret hacmimizde azalma var mı? EVET.
Sayın DAĞ, inanın İsrail İsrail olalı böyle telaşlanmamıştır.
israilin coktu bu cokus devam edecek sayin yazar iyi deinmis saha oncede benzer tespitleri olmustu dogru cikti.
Nisan 8th, 2010 at 16:33