İslam’ı Soldan Okumak (I)…
"Sosyalist İslam" ya da "sol İslam" olarak adlandırılan görüşler, son dönemde oldukça popüler hale gelmeye başladı...
Bir yandan "Beyaz Türkler" , Müslümanlık sıfatını AKP'nin tekeline bırakmak istemiyor; açıkça "onlar Müslümansa biz neyiz? Esas Müslümanlık bizimki..." söylemini savunuyor.
Bir yandan yeterli oy oranını yakalayamayan ve seçmen davranışlarındaki "dini değerlere önem-muhafazakarlık" kriterini fark eden sol partiler, "Bugüne kadar çok boşladık, yüklenelim arkadaşlar!" diyor...
Öte yandan, daha muhafazakar ve mütedeyyin kesim, AKP iktidarına ve AKP'lilere yüklenmek için "Sünnete uymuyorsunuz, ecdadımız sizin gibi değildi." silahına sarılıyor.
Ortaya, muhafazakarın da, solcunun da kendine göre çekiştirip yorumladığı bir mesele çıkıyor...
Mal varlığı konusu...
En sonda söyleyeceğimi, en başta söyleyeyim... Kimi tarihi ve somut gerçekleri, kendi ideolojik görüşlerinize göre çarpıtamazsınız. Bu, bin yıllardır süregelen ama bin yıllardır başarısız olan bir yöntemdir.
Hele hele bunları yaparken, hepsi kendi içerisinde çelişen uydurmalar, masallar silsilesini kullanırsanız, daha en baştan inandırıcılığınızı yitirirsiniz.
Kendimi bildim bileli sol / sosyalist bir düşünce yapısındayım. Kendi inanç dünyamı şekillendirirken de, bu görüşlerim hep ön planda oldu. Sosyal yaşamımda kabullenemeyeceğim bir şeyi, iç dünyamda din olarak da kabul etmedim.
Bu yüzden, son zamanlarda İslam ve Kuran üzerinde "soldan, daha soldan, en soldan" okuma deneyimlemeleri yapanları, yakından takip etmeye çalışıyor ve çoğu zaman söylemlerine katılıyorum.
Ancak...
İslamı ve Kuran'ı "soldan okumayı" abartanlar içine düştükleri bir çelişkiyi ise bir türlü fark etmiyorlar...
"Peygamber de bir hurma bir suyla doyardı." , "O kadar fakirdi ki komşularından gelenlerle karnını doyururdu." , "Zırhını bir yahudiye buğday karşılığı rehin vermişti." gibi masalların hepsinin çıkış yeri ortaktır. Amaç, yöneticiler ve elit tabaka şatafat, zenginlik içerisindeyken, fakir halkın isyan etmesini önlemek, onları din ile aldatmaktır. Bu masallar ile uyuttukları kitlelere "fakirlik, yoksulluk çok erdemli, çok kutsal bir şeydir." ninnisini tekrarlar.
Oysa, Muhammed Peygamber'in mal mülk biriktirmediğine/sahibi olmadığına, fakirlik içerisinde yaşayıp öldüğüne dair hadisler, bırakın Kuran'ı, kaynakların kendi içerisinde dahi çelişkilerle doludur.
Muhammed Peygamber, İslam site devletinin lideriydi. Devlet lideri olarak, şahsi serveti, aynı zamanda devlet kasasıydı yani hazineydi. Savaşlardan elde edilen ganimet ve vergilerin, bu hazineye hangi amaçlarla kullanılmak üzere ne şekilde ekleneceği konusunda ayetler vardır.
Aynı zamanda, Muhammed Peygamber köklü ve zengin bir ailenin reisiydi. Çok zengin, aynı zamanda çok güçlü bir tüccar olan ilk eşi Hatice'nin mirası bir yana, kendi ailesi (aşireti) yönünden de hatrı sayılır bir mal varlığının varisidir.
En basitinden ölümünden sonra kızı Fatma'ya miras bıraktığı Fedek Hurmalığı, Muhammed Peygamber'in ölümüne kadar servetine sahip olduğunun kanıtıdır.
Bir başka delil, yine aynı hadis kitaplarına göre, Veda Haccı esnasında kestirdiği 100 develik kurbandır. İslam hukukuna ve Kuran hükümlerine göre, kesilen kurban, kişinin kendi öz malvarlığından olmalıdır. O dönemde bir devenin ne kadar pahalı ve değerli olduğunu bilenler, bu rakamın muazzamlığını anlayacaktır.
Yine bunun gibi, çeşitli ganimet ve hediyelerden, azad edilen köle ve cariyelerden, Peygamber'in hayatını anlatan eserlerde çokça bahsedilir...
Evet, İslam dini sosyolojik ve yönetimsel bağlamda temel anlayış olarak, sosyal adaleti, toplumun çeşitli kesimleri arasındaki uçurumları azaltmayı ve toplumsal refahı arttırmayı hedefler. Bunun için vergilendirme, bankacılık-ödünç para, alışveriş, ticaret, miras, yardımlaşma, sosyal dayanışma, mal paylaşımı gibi bir çok alanda tavsiyeler ve emirler verir. Ancak, İslam dini aynı zamanda, kişisel mülkiyeti kabul eder, ticareti etik kurallar içerisinde düzenler ancak serbest bırakır.
Az önce dediğim gibi, çeşitli siyasi ya da ideolojik gerekçelerle Kuran'ı ve İslam'ı yeniden yorumlamaya kalkanlar, hangi dayanakları seçeceklerine çok dikkat etmeli... Yoksa, kendisine sosyalist ya da sol isimler takanlar, bizzat firavunların söylemlerini tekrar edip, maşa olabilir...
Kaan Göktaş
www.twitter.com/kaangkts
Hamiş : Yazı başlığında, Faruk Erginsoy'un "Kuran'ı Soldan Okumak" isimli kitabından esinlendim... Keşke daha yaratıcı / doyurucu olabilseydi bu güzel isimli eser...