İslam’a Zarar Veren Din Adamları
TV ekranlarında, gazete köşelerinde, tarikat ve cemaat evlerinde; İslam mı, Kuran mı yoksa başka şeyler mi anlatılıyor? Bir kısım ortalıkta dolaşanların, parti, tarikat-cemaat önderi diye biat edilenlerin saplantı halinde takılı kaldıkları, savundukları konular ortada. Türkiye ve İslam dünyasının içinde bulunduğu kaotik durum her şeyi açıklıyor.
Din e en büyük zararı sahtekar din adamları veriyor. Kur an da konu açıktır.
Tevbe Suresi 31; Allah ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih i Rabler edindiler. Halbuki hepsi de tek Tanrı ya kulluk etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O ndan başka Tanrı yoktur. O bunların ortak koştukları şeylerden yücedir.
Tevbe Suresi 34; Ey iman sahipleri! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan da geri çevirirler.
Bugün görüyoruz ki benzer hatalara düşülmüştür.
Nasıl Hıristiyanlar da papazlar, Rab kabul edildiyse, İslamiyet te imamlar fetva, içtihad, mezhep görüşü başlıklı yutturmalarla, dinde olmayan dini hükümleri icat etmişlerdir. Yani din adamı zümresine, sırf Allah ın tekelinde olan hüküm koyucu yetkisi verilmiştir.
Nasıl Hıristiyanlar Katolik, Protestan, Ortodoks rahiplerini, ruhanilerini her şeye rağmen temize çıkartıyor, onların evliyalık ve üstünlük hikayelerini anlatarak onların Hıristiyanlığı dejenere etmelerini temize çıkartıyorlarsa, bizim imamlarımız da aynı evliyalık, üstünlük hikayeleriyle temize çıkarılmaktadırlar.
Kilisenin maddi menfaatler için dini nasıl istismar ettiğini ise Güney Afrika lı, Nobel ödüllü rahip Desmond Tutu çok güzel anlatmaktadır:
Misyonerken Güney Afrika’ya geldiklerinde toprak bizde, İncil onlardaydı. Sonra bize gözlerimizi kapatalım, dua edelim dediler. Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil bizde, toprak onlardaydı.
Din adına insanların paralarını haksızlıkla bazı rahipler, hahamlar nasıl yiyorlarsa, hiç merak etmeyin bizim şeyhler, hocalar, mevlidhanlar onlardan aşağı kalmamaktadırlar. Tüm bu manzaralarda hem Museviler, hem Hıristiyanlar, hem de bizim için elbette bir çok ibretler vardır.
Bu üç din de, tüm bu mezhepleri ve mezhep önderlerini kenara itmeden dinlerini gerçek manasıyla kavrayamazlar. Öncelikle tüm mezhep izahları ve tüm ilave Mişnalar, hadis kitapları, falancanın mektupları çöpe atılıp, Allah ın kitapları tek başına masa üstüne konulup çözüme başlanmalıdır.
Kuran ın orjinali elimizde olduğu için biz bu konuda çok daha rahat çözüm şansına sahibiz. Fakat Musevi ve Hıristiyanların da aynı metotla Allah ın istediği orjinal dine çok daha fazla yaklaşacakları kanaatindeyiz. Ne yazık ki şu anda din diye anlatılan ne Musevilik te Tevrattır, ne Hıristiyanlık ta İncil dir, ne de Müslümanlarda Kuran dır.
Mezhepler ve azizlerin, hahamların kitapları ne acıdır ki Allah ın kitaplarının önüne geçmiştir. Bu üç dinin yobazlıklarının temel sebebi de aynıdır: İnsani olana kutsal kılıfı giydirilmiş ve bunlar gerçek kutsal olan Allah ın kitabının yanına ve önüne konmuştur.
Din’lerdeki bir diğer istismar mekanizması da kitapta yazılan açık gerçeklerin yorumla, kelimelerin manasını kaydırarak gizlenmesi veya saptırılmasıdır.
Kuran, Maide, 13; Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğüt almak için çağrıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular.
Kuran, Bakara, 75; Bunların içlerinden bir grup vardı ki, Allah ın kelamını işitiyor, onu kavramalarının ardından bile bile tahrif ediyorlardı.
Ne yazık ki birçok Müslüman Kur an ayetlerini masal gibi dinlemektedir. Allah bize geçmişteki kavimlerin durumunu anlatıyorsa, bunun önemli bir sebebi bizim de aynı yanlışı tekrarlayabilecek olmamızdır çıkarımı ne yazık ki düşünülmemektedir.
Günün Sözü: Aklını kullanamayan, gerçeği algılayamayan insan, insan olamamıştır.
Artık günümüzde düşülebilecek en rezil seviyeye inildi. Siyasetçiler EVLİYA zannedilmeye başlandı öyle pazarlanır oldu. Siyasi parti menfaatine erzak torbası dağıtanlara DERVİŞ gözüyle bakmaktan daha büyük ahmaklık mı olur ? Ben bu manzaradan çok üzüntü duymaktayım.
Mayıs 25th, 2011 at 12:26