Islak Yalnızlık
Halen Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan şair Hikmet Gülay'ın son kitabının adı; Islak Yalnızlık. “Gezdim Aydınlığında Karanlık Gecenin, Ne Zamana Sığdım Ne Mekâna, Sonsuz Ufkun Sessizliğinde, Bir Deli Ok şairin daha önceki kitapları. Dört kitabından sonra 5. kitabını da yayın hayatına sundu Hikmet Gülay. Son kitabının Akademi Kitap Evi’ndeki imza günü nedeniyle konuştuk Hikmet Gülay ile.
Eserlerinde insan sevgisini ön planda tuttuğunu, aşk ve sevgini yıllar geçse de sımsıcak tadının asla kaybolmayacağını ifade ediyor. Değişen dünya düzeninde kaybolan dostlukların, aşk ve sevginin biraz olsun şiir tadında paylaşımını, okurlarıyla bir arada yaşamanın başka tadı olduğunu anlatan Hikmet Gülay, eserlerini Türk edebiyatına, gelecek kuşaklara miras olarak bırakmanın mutluluğunda. Amacının daha da güzel ve özgün, kalıcı eserler yaratmak olduğunu söylüyor. Çok mütevazi, sıcak kanlı bir insan Hikmet Gülay. Pek çok savcı halkın gönlünde taht kurmayı başarmış, şiirlere, türkülere konu edilmiştir tarihimizde. İşte Hikmet Gülay’da onlardan biri. O da şiirlere konu olur mu bilinmez ama o pek çok konuyu şiirlerine konu yapmayı bilmiş ve halkın gönlünde taht kurmuştur.
“Ne Zamana sığdım ne mekana,
Ne hep var oldum, ne de hep yok.
Ne bir zerrede ne bir damlada
Ruhum sonsuzlukta bir bedenim yok… “
Dizeleriyle sonsuz hayatı tanımlıyor şair. Şair Hikmet Gülay, yasaların insanların daha huzurlu ve mutlu bir ortamda yasaması için kaleme alınmış birer metin olduğunu söylüyor. Yasaların amacının insanları kısıtlamak ve engellemek değil, insanların daha özgür ve güvenli bir yaşam sağlamak olduğuna dikkat çekiyor ve daha mutlu ve saygılı bir ortam için çaba sarf edilmesi gerektiğinin bilincinde. Yani ilginç bir sentezle yasalar ile sanatı aynı doğrultuda ve güzel bir dünya oluşturmak için kullanmayı başarıp, bunu herkese önerecek kadar cesur bir yürek taşıyor.
Hikmet Gülay, özgün şiir yazan bir şair. Aynı zamanda da yazdığı şiirleri çok iyi yorumlayacak kadar usta bir yorumcu. Şiirlerine duygularını öyle güzel yansıtıyor ki dinlerken yaşıyorsunuz şiiri. Duygusallığın da, ironinin de hakkını layıkıyla veriyor. Şiirlerinde yer yer zalime ve zulme meydan okuyan kahramanca nidalar var. Yer yer nasihatler veriyor kendince okuyucuya:
“Özün, sözün doğru olsun
Yolun hakkın yolu olsun
Dağarcığın dolu olsun
Doğruluktan şaşma oğul…”
En çok mutluluğa ve huzura duyulan bir özlem var şiirlerinde.
“Etrafım hep karanlık
İçten içe bir çığlık
Ufukta bir aydınlık
Bekliyorum..”
Bir gün bir şair mutluluğun şiirini gerçekten yazabilir mi, bir ressam gerçekten mutluluğun resmini yapabilir mi bilinmez. Ama Gülay en azından yazmayı deniyor: Hem yazmaya hem de yaşamaya çalışıyor.
Mutluluk nerede? Meçhul.
Bir köyde, bir evde,
Tabiatta, bir çiçekte, bir ağaçta,
Baba evinde, ana dizinde,
Sevgilinin koynunda,
Belki gerçekten o da
Şehrin bir sokağında.
Arıyor bulamıyoruz,
Veya buluyor anlamıyoruz…”
Onun dünyası güzellikler dururken karanlığın sesine kulak verip kendi içindeki güzelleri bile bataklığa gömenlerin dünyasının kıyısında yer aldığı için, mutluluktan çok mutsuzluk yolcularına tanıklık ediyor.
“Durun serseri ruhlar,
Bu yollardan gitmeyin,
Ruhlarınız böyle
Yollarda kirletmeyin…”
Hikmet Gülay’ın şiirlerinde yalnız kendisi yok, Gurbetçi Mehmetler, hapse düşen mahkumlar, bir kör, bir tamirci ruhu, kısacası hayatın içinden ve hayata dair ne varsa bir parça hepsinden var. Tabi iyi bir güfte bulamamaktan şikayetçi olan bestekarlara göz kırpan kıta ve mısralar da bunların arasında bolca yer alıyor. Şiir ve sanat severlerin hayata bir de Hikmet Gülay’ın gözünden bakmasında yarar olduğunu düşünüyorum.
“Sevgimiz askılıkta
Dostluk tozlu raflarda kalmasın,
Vefa solmasın,
İnsanlık ölmesin”
Dizeleri Hikmet Gülay’ın hayat felsefesi adeta. Akademi kitap evindeki imza günü çok güzel geçmiş, okurları Hikmet Gülay'a yoğun ilgi göstermişlerdir. Ancak o gün katılamayanlar üzülmesin 31 Ocak 2015 günü bir imza günü daha var. Gitmenizi, tanışmanızı ve bu güzel şiirleri okumanızı, dinlemenizi öneririm.