Işık Kirliliği
Işık kirliliği kavramını ilk defa duyuyor olabilirsiniz.
‘Aydınlatmanın da kirliliği mi olurmuş’ diyebilir veya ‘Gecelerin ışıklarla gündüze çevrilmesinin neresi kirlilik?’ diye itiraz da edebilirsiniz.
Işık kirliliği önemi ancak yeni yeni anlaşılmaya başlayan modern zaman sorunlarından biri.
İnsanların yaptıkları yanlış uygulamalara bağlı olarak istenmeyen yerlerin de aydınlatılması ışık kirliliği olarak biliniyor.
Bu, ‘yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış miktarda ve yanlış yönde ışık kullanılması’ olarak da tarif edilebilir.
Işık kirliliği sadece ekonomik kayıplara yol açmakla kalmıyor, tabii hayata ve insan sağlığına ciddi zararlar verebiliyor. Gökyüzünü kirletici etkisi var.
Romantizmin köküne kibrit suyu dökmesi de işin cabası.
Günümüzde yaşasalardı ne Hüseyin Rahmi ‘Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ romanını yazabilirdi ne de Sadi Hoşses ‘Yıldızlı semalardaki haşmet ne güzel şey’ şarkısını besteleyebilirdi.
Van Gogh’ un ‘Yıldızlı Gece’ si, Beethoven’in ‘Ay Işığı Sonatı’ da olmazdı.
Elbette gece görmenin ve güvenliğin sağlanması için aydınlatma şart ama fazla ışığın her zaman iyi aydınlatma demek olmadığı unutulmamalı.
Hiç şüpheniz olmasın ki kaliteli aydınlatma ve doğru aydınlatma önümüzdeki senelerde daha çok duyacağımız kavramlar olacaktır.
Işık kirliliğinin çeşitleri var
Işık kirliliğinin çeşitleri var.
Işığın istenmeyen veya gerekmeyen bir yeri aydınlatması ışık taşması veya ışık tecavüzü olarak adlandırılıyor.
Gözün alışık olduğu aydınlatma düzeyini aşıp görme yetisinin bozulması ve nesnenin görünürlüğünün kaybolması ise göz kamaşması olarak biliniyor.
Doğrudan gökyüzüne yayılan boşa giden, uzayda kaybolan ışıklara dikine ışık deniyor.
Işığın atmosferdeki tozlar ve moleküller tarafından saçılması sonucu göğün tabii parlaklığının bozulmasına, artmasına sebep oluyor.
Astronomlar ve gökyüzünü seyretmek isteyen herkes için en kötü ışık kirliliği budur.
Şehirlerin üstünde uçaktan görülen ışık denizi çoğunlukla yukarıya doğru yanlış yönlendirilmiş ışıklardır.
Aşırı miktarda ışık belirli bir işin yapılması için gereken aydınlatma miktarını aşan ışık olarak tanımlanır.
Tabii hayata olan zararları
Gelin önce ışık kirliliğinin tabii hayata olan zararlarına bakalım.
Birçok canlı hayatlarını gece gökyüzü ve karanlıktan yararlanarak düzenliyor. Yoğun ışıklandırma özellikle kuşların gece ve gündüzü ayırmalarını güçleştiriyor.
Kuşlar binlerce kilometre uçarak göç ederken yönlerini yıldızlardan yararlanarak buluyorlar. Yeryüzündeki kuvvetli ışık kaynakları onları yanıltabiliyor.
Kuşların bu tür ışık kaynakları etrafında yoruluncaya kadar döndükleri ve binalara çarparak öldükleri birçoğumuzun bildiği bir şeydir.
Deniz kaplumbağalarının yuvalama alışkanlıklarının ışık kirliliğinden dolayı bozulması bunların nesillerini sürdürmeleri için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Bunların yumurtadan çıkan yavruları denize ulaşmak için deniz ve kara arasındaki aydınlık farkından yararlanıyorlar. Yapay ışıklandırmalar yavruların algılamalarını bozuyor ve deniz yerine karaya doğru hareket etmelerine ve ölmelerine sebep oluyor.
Gece kurbağaları ve semenderler de ışık kirliliğinden etkileniyorlar. Aşırı aydınlatma yüzünden bulundukları yerden geç çıkıyorlar ve bu da çiftleşmelerini engelliyor.
Sağlığımız da ışıktan etkileniyor
Işık kirliliğinin sağlığımıza olumsuz etkileri her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. En çok baş ağrısı, stres, yorgunluk, seksüel fonksiyon azalması, sinirlilik ve uyku bozuklukları gibi ruh ve sinir sistemi ilgilendiren rahatsızlıklar görülüyor.
Aşırı ışığın özellikle de spot, flaş ve lazer gibi ani ve parlayan ışıkların göz sağlığı için zararlı olduğu ve görmeyi etkilediği biliniyor.
Işık kirliliğinin kan basıncında yükselmelere de sebep olduğu da biliniyor.
Birçok araştırmada gece ışığa maruz kalma ile meme kanseri arasında bir ilişki olduğu da anlaşıldı. Bunun karanlıkta yapılan melotonin hormonunun azalmasına bağlı olduğu tahmin ediliyor.
Randımansız aydınlatma elemanlarından göze doğrudan gelen ışıkların ürettiği gereğinden fazla parlaklık özellikle kötü hava şartlarında araba kullanırken görmeyi güçleştirerek trafik kazalarına da sebep olabiliyor.
Ekonomi ve çevreye zarar veriyor
Işık kömür, petrol, su gibi enerji kaynakları veya nükleer reaktörler kullanılarak elde edilir.
Bir işe yaramayan, boşa giden ışık bu tabii kaynakların israfına, dolayısıyla da ekonomik kayıplara sebep olur. Amerika’ da yanlış aydınlatmanın senede 2 milyar dolarlık zarara yol açtığı tahmin edilmektedir.
Ülkemizde henüz böyle bir hesaplama yapılmamıştır ama sadece sokak lambalarının ışıklarının yüzde 40’ ının istenilen sahanın dışına düşerek israf olmasının bile ne kadar büyük bir israfa ve ekonomik kayba yol açabileceği ortadadır.
Işık kirliliği çevreye de zarar verir. Kömür ve petrolün yanması havaya kükürt dioksit, sülfür, partiküller ve diğer kirleticilerin karışması demektir. Nükleer reaktörler de bir takım zararlı radyoaktif atıklar üretirler ve ayrıca bunların imhası da son derecede masraflıdır.
Gökyüzü kirlenmesi
Sokakların, caddelerin, meydanların, köprülerin, kulelerin, binaların geceleri ışıl ışıl aydınlatılmasının kirlilik yaratması şaşırtıcı belki ama bu gerçek manada da bir kirlilik.
Çünkü yanlış aydınlatma sonucu gökyüzüne yayılan ışık yüzünden gökyüzünün parlaklığı artıyor. Bu da gökyüzünü daha iyi görmemizi engelliyor.
Çok ışıklı şehirlerde gece gökyüzüne bakıldığı zaman çok az yıldızın görülmesi hatta bazen tek bir yıldızın bile gözlerden ırak olması işte bu yüzden. Oysa normalde bulutsuz bir gecede bin yıldız saymak mümkün olmalı.
Şehirlerdeki bu gökyüzü parlaklığı astronomi ile uğraşanların işlerini de zorlaştırıyor. Başka bir deyişle gökyüzünü ve evreni görme hakkımızı engelliyor.
Doğru aydınlatma nedir?
Göğü aydınlatamazsınız! Daha fazla ışık daha iyi görme demek de değildir.
İşte doğru aydınlatmanın üç temel kuralı:
Işığın göğe yönelmesi önlenmeli ve aydınlatılacak yere yöneltilmeli
Birim enerji başına daha çok ışık veren kaynakları kullanılmalı
Zamanlayıcılarla gereksiz aydınlatmalar gece yarısından sonra kapatılmalı.