İşe İade Davalarında SGK Hata Yapıyor
İşe iade davalarının son 7-8 yıl içinde çalışma hayatında en çok tartışılan konulardan birisi olduğunu söylesek abartmış olmayız. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18'inci maddesine göre, otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18-21'inci maddeleri çerçevesinde iş güvencesi hükümlerinden yararlanarak, işe iade davası açan ve geçerli bir sebeple işten çıkartılmadığı İş Mahkemesi kararı ile tespit edilip işe iade edilen işçiler, işe başlatılmazlarsa dört ila sekiz aylık ücretleri tutarında mahkemenin takdir ettiği "işe başlatmama tazminatı"nı alacaklardır. Ayrıca, işe başlatılsınlar veya başlatılmasınlar boşta geçen süreye ilişkin en çok dört aylık ücretleri işverence kendilerine ödenecektir.
İş Mahkemesi'nin işe iade kararı vermesine rağmen işçinin 10 iş günlük süre içinde işe başlamak üzere işverene başvurması durumunda, işverence ödenecek en çok dört aya kadar olan ücret ve prime tabi olması gereken diğer ödemelerin işçi işe başlatılsın veya başlatılmasın düzenlenecek prim belgeleri ile SGK'ya bildirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu aylık prim ve hizmet belgelerinin ilişkin olduğu sürenin başlangıcı, feshin geçersizliği davasına konu teşkil eden iş sözleşmesinin feshedildiği tarih olacaktır. Dolayısıyla, en çok dört aya kadar ödenecek olan ücret ve prime tabi diğer ödemeler için bu fesih tarihinden itibaren ileriye doğru dönem için (işçi sanki bu dönemde çalışıyormuş gibi) aylık prim ve hizmet belgeleri verilecektir.
Mahkeme veya özel hakem kararları uyarınca çalışılmayan sürelere ilişkin olmak üzere geriye yönelik olarak sonradan düzenlenmesi gereken aylık prim ve hizmet belgelerinin; kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının işçiye tebliğ edildiği tarihten itibaren (tebliğ edilen gün hariç) onuncu iş gününün içinde bulunduğu ayı takip eden ayın 23'üne kadar verilmesi ve muhteviyatı prim tutarlarının da aynı süre içinde ödenmesi halinde idari para cezası ve gecikme zammı uygulanmamaktadır.
16-370 sayılı SSK Başkanlığı Genelgesi'ne göre, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21'inci maddesi uyarınca işçiye ödenecek olan en çok dört aya kadar ücret ve diğer alacaklardan (haklardan) prim alınması ve bu sürelerin prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigortalıların iş sözleşmelerinin feshinin geçersizliğine karar verilmesi ile işverenin bu konudaki tasarrufu geçersiz kabul edildiğinden, bu durumda sigortalı aynı işyerinde işe başlasın veya başlamasın, sözleşmenin feshedildiği tarih itibariyle işverenlerden ayrıca sigortalı tekrar işe giriş bildirgesi istenilmeyecektir.
Geriye yönelik olarak düzenlenen aylık prim ve hizmet belgelerinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21'inci maddesine istinaden verildiği takdirde, söz konusu belgelerin;
- Mahkeme kararının temyiz edilmemesi durumunda kararın kesinleştiği,
- Temyiz edilmesi halinde Yargıtay onama ilamının işçiye veya vekiline tebliğ edildiği,
tarihten itibaren (tebliğ edilen gün hariç) onuncu iş gününün içinde bulunduğu ayı takip eden ayın 23'üne kadar verilmesi ve muhteviyatı prim tutarlarının da aynı süre içinde ödenmesi halinde idari para cezası ve gecikme zammı uygulanmamaktadır.
Ancak, burada işçi ve işverenin aralarında hukuki anlaşmazlıklarının bulunduğu dikkate alındığında, işverenden bu yönde bir talepte bulunulmasının doğru olmadığı görülmektedir. Özellikle çok sayıda bölgede faaliyette bulunan şirketlerin bu tür belgeleri temin etmeleri çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu durumda da işverenlerin prim belgeleri işleme alınmamakta ya da haksız yere idari para cezaları uygulanmaktadır.
SGK uygulamasında ciddi sorunlar ve hukuka aykırılıklar olduğu görülmektedir. Örneğin işçinin mahkeme kararını tebellüğ ettiği tarihi izleyen 10'uncu iş gününün 31.07.2012 olması ve işverene de 31.07.2012 tarihinde başvurması halinde, izleyen ayın 23'üne (23.08.2012) kadar aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gerekmektedir. Ancak, işverenin bir ay içinde işe başlatıp başlatmayacağına karar vermesi yasal hakkı bulunmaktadır. Bu durumda işverenin bir ay içinde işçiyi çağırması ve işçinin de 2-4 günlük makul sürede işe başlaması gerekmektedir. İşçinin işe daveti durumunda, işe başlayıncaya kadar boşta geçen süreye hak kazanması mümkün değildir. Oysa SGK'nın yürürlükteki uygulamasına bakıldığında işverenlere bu konuda yasal süreyi kullanma hakkı verilmediği görülmektedir.
Yani diğer bir deyişle İş Kanunu ile işverenlere işçiyi bir ay içinde işe başlatıp başlatmamaya karar verme hakkı verilmesine rağmen, 04/03/2005 tarih ve 16-330 sayılı ve 27/04/2006 tarih ve 16-370 sayılı genelgelerle işverenin bu yasal hakkı elinden alınmaktadır. Dolayısıyla hukuka aykırı bu uygulamanın değiştirilmesi gereklidir.
Ayrıca, uygulamada özellikle işverenin işe davetini işçinin samimi bulmayarak işbaşı yapmaması ve bilahare işverenin çağrısına uyarak bir aylık süre geçtikten sonra işbaşı yapılması durumunda da belge verilme süresinde sorunlar yaşanmaktadır.
Burada "kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının işçiye tebliğ edildiği tarihten itibaren (tebliğ edilen gün hariç) onuncu iş gününün içinde bulunduğu ayı takip eden ayın 23'üne kadar verilmesi ve muhteviyatı prim tutarlarının da aynı süre içinde ödenmesi" uygulamasının değiştirilmesi, bunun yerine İşçinin işverene işe iade talebinde bulunduğu tarihi izleyen 30'uncu günü takip eden ayın 23'üne kadar verilmesi ve muhteviyatı prim tutarlarının da aynı süre içinde ödenmesi uygulaması getirilmelidir. SGK uygulamasındaki hata giderilmelidir. Ayrıca bu şekilde verilecek ek aylık prim ve hizmet belgelerinin bildiriminin mutlaka e-bildirge sistemi üzerinden yapılması sağlanmalıdır.