İş Zıvanadan Çıkmaya Başladı
Nevizade sokaktaki masalar, yolu işgal ediyorlar gerekçesiyle kaldırıldı.
Tophane’deki bir sanat sergisi, içki içiyorlar gerekçesiyle bir grup ‘mahalleli’ tarafından basıldı.
İçki servisi yapan kimi yerler ruhsat ve rutin zabıta kontrolleri sopası gösterilerek baskı altına alınıyorlar.
Anadolu’nun büyük bir kesiminde içkili lokanta kalmadı.
Örneğin koskoca Erzurum’da bir tane içkili lokanta var. O çok eski, tarihi bir lokanta olup mülki erkânın alkol ihtiyacı nedeniyle açık tutulduğunu sanıyorum.
***
Şimdi de Bilgi Üniversitesi Santral Kampusu’nda Efes Pilsen’in sponsor olduğu One Love Festivali’nde bira satışı yasaklandı.
Bu bir süreç ve son derece tehlikeler içeriyor!
***
Şimdi onca mesele varken nerden çıktı bu içki konusu üzerine yazmak diye sorulabilir.
Bende aynı kanıdayım ve Türkiye’nin onca sorunu varken ve iktidar bu sorunları çözmekle yükümlüyken ne diye bu içki meselesine el atıp duruyor?
Başka işi gücü yok mu da, milletin uçkuruyla, içkisiyle, kürtajıyla uğraşıyor?
***
Bunun iki cevabı var: 1) Bu iktidarın ve çevresinin demokrasi, adalet diye bir amacı yok. 2) Bu iktidar, memleketin asli sorunlarını çözemediği için bu alanlara zihniyeti doğrultusunda el atarak bireyin hayatına müdahale ediyor! Bu yolla da, tam bir dinci popülizm uygulamalarıyla oy potansiyelini artırmaya ya da en azından korumaya çalışıyor.
Son üç senedir de milliyetçilerle flört ediyor. Yeni yasaya el çabukluğuyla katilleri serbest bırakma maddesi ekleniyor.
***
Bu ülkede içkinin yasaklanmasını isteyenler çoğunluğu sahip olabilirler. Ancak çoğunluğun bu talebi, demokratik bir talep olmadığı gibi, faşizme de yol açabilecek bir taleptir. Üstelik içkinin yasak edilmesini açıktan savunup da gizliden içen milyonların olduğu da bir gerçek. Ben böyle yapanları riyakârlıkla suçlamıyorum. Böylesi davranışlar da mahalle baskısının bir sonucudur ve zaten mahalle baskısı, kendi içinde bir riyakârlığın ve yarılmanın taşıyıcısıdır!
Demokratikleşme bilinç ve iradesinden yoksunluğunu, milletimin tercihi ve teveccühü diyerek örtmeye çalışan Başbakan Erdoğan, totalitarizme doğru yelken açmış durumda.
Hep onların hassasiyeti var, hep onlar tahrik oluyor!
Bir gurup “Eyüp’te bira festivaline hayır” kampanyası başlatıyor. Festivalle ilgili “Bira ve fuhuş festivali” ibareleri kullanan gurup, valilik önünde gösteri yapıyor.
Yeşilay kurumu festivalin iptali için başvuru yapıyor.
***
Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncuoğlu, “Hassasiyetlerin gerekli mercilere iletildiğini ve temaslar sonucu Efes isminin festivalden çekildiğini” duyuruyor.
Kendilerine Eyüp Platformu diyen gurup festival sabahı, “İçki kötülüklerin anasıdır”, “Eyüp’ü kirletmeyin” pankartlarını kampusun çevresine asıyor. Türk bayraklarıyla gelen gurup sık sık tekbir getiriyor.
Bayrak ve tekbir: Türk İslam sentezinin eklektik simgesi!
Nasıl bir manzara değil mi?
Güya bir gurup vatandaş protesto başlatıyor, belediye hassasiyeti gerekli mercilere iletiyor, gerekli merciler de içki satışını dolaylı zorlamayla yasaklatıyor.
Aslında bu işin yukarıdan başlatıldığı, gerekli zemini hazırlamak için mevcut senaryonun uygulandığı ve o yukarı kim/kimlerse üniversite yönetimini aradığı iddiaları da var.
Hep onların hassasiyeti var, başkalarının yok değil mi?
Hep onlar tahrik oluyor, insan öldürüyor, insan yakıyorlar!
Devletin istediği bir göz, makbul vatandaşların devlete verdiği iki göz!
Biraz da adaletsizliğe, soyguna karşı hassas olun!
Bu hükümet, kimi belediyeler ve kimi vatandaşlar içki yasaklamakta, heykel yıkmakta, sanat galerisi basmakta, dizi filmlere müdahale etmekte, cami yapmakta, operaya dahi mescit açmakta çok hassaslar.
***
Ancak iktidar, çevresi ve ‘makbul vatandaşlar, örneğin;
Ülkemizde her yıl iş kazalarından 1000 kişinin ölmesinden,
Polislerin alenen insanları dövmesinden,
Çocuk ölümlerinin yüksekliğinden
Kimi nehir ve derelerimizde zehir akmasından,
İmar yolsuzluklarından,
AHİM’den hala en çok ceza alan ülke olmamızdan,
Yargı sisteminden,
Deniz Feneri davasından,
Demokratik bir anayasa yapamayışımızdan,
Ve daha bir yığın toplumsal sorunlarımızdan hiç rahatsız olmuyorlar!
Bu konularda hiç hassas değiller!
Mesela imar yolsuzluklarından, milyarlarca dolar haksız kazançtan hiç şikâyetçi değiller.
***
Peki neye karşı hassaslar ve tahrik oluyorlar?
İçkiye, sanata, erotizme, karikatüre, eleştiriye karşı çok hassaslar ve tahrik oluyorlar.
Makbul vatandaşlarımızın hassasiyetini hükümet, belediyeler, valilikler derhal algılıyorlar ve gereğini yapıyorlar. Çünkü kendileri de aynı hassasiyetle donanımlılar.
Festivalde içki satışını yasakladıkları gibi!
***
İşler zıvanadan çıkıyor!
AKP bireyin hayat hakkına müdahale etmekle, dünün zorba iktidarlarına benziyor!
Zorbalığın apoletlisi ile apoletsizi arasında fark yoktur!