Kaderimiz bu olmamalıydı. Neredeyse her ay bir faciayı gündemde takip ediyoruz. Her gün 3-4 çalışanı iş kazası sonucu kaybediyoruz. Birkaç gün ah vah ile geçtikten sonra yine eski tas, eski hamam devam ediyoruz.
Bir kaza olduğunda hemen yargısız infazlarla işverenleri katil, iş güvenliği uzmanlarını sorumsuz ilan ediyoruz. Daha düne kadar hayatında bir kez dahi alimak'ı duymamış ve ne olduğundan haberi olmayanlar mangalda kül bırakmıyor. Hedef tahtasına koyacak birilerini arıyoruz.
Oysa 'kim hata yaptı' demek yerine, 'biz nerede hata yapıyoruz' demiş olsak daha farklı sonuçlara ulaşabiliriz. Başta işçi ve işveren sendikaları, çalışanlar ve işverenler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, meslek liseleri ve üniversiteler, Türkiye İş Kurumu ve sivil toplum örgütleri olmak üzere toplumun her kesiminde iş güvenliği bilinci oluşturulmalı ve bunun için orta öğretimde iş sağlığı ve güvenliği ile iş ve sosyal güvenlik dersi konulmalıdır.
Hiçbir işveren çalışanlarının ve hiçbir çalışan da mesai arkadaşının kılına zarar gelmesini istemez. Her kazada mutlaka en az bir sorumlu olmakla birlikte, çok az da olsa kaçınılmazlık payı da bulunmaktadır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 2012 yılında çıkarıldığında iş kazalarının ve meslek hastalıklarının en aza indirilmesi amaçlanmıştı. Son iki yılda neredeyse iş kazalarında çoklu ölümlerde büyük bir artış yaşanıyor.
Ne yaparsak yapalım iş kazaları azalmıyor, çalışanlar ve işverenlerde iş güvenliği bilinci oluşmuyor, denetim elemanları bu anlamda rehabilite edici ve yol gösterici olamıyor.
Devletin bakış açısının halen ceza yazmak olduğu görülüyor. İşverenler iş güvenliğini maliyet artıcı ve gereksiz bir düzenleme olduğunu, çalışanlar ise maalesef iş güvenliğini can sıkıcı ve anlamsız olduğunu düşünüyor.
En son Mecidiyeköy'de çok katlı bir inşaatta, Alimak adı verilen ve inşaatlarda insan ve yük taşımakta kullanılan asansörün 32. kattan zemine çakılması sonucu 10 işçimiz hayatını kaybetti.
Alimak adı verilen bu araçlar asansör sayılmadığı için 'İş Ekipmanları Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği' kapsamında değerlendiriliyor. Asansörler gibi kaldırma araçlarının 3 ayda bir makine mühendisleri tarafından yapılan fenni muayenesi iş ekipmanları yönetmeliği ile yılda bir defaya çekilmiştir. Ayrıca bu kontrol yetkisi sadece mühendislere değil teknikerlere de verilmiştir. Burada yasal düzenlemeden kaynaklanan bir boşluk bulunmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin uygulamalar ve düzenlemeler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bulunan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. İş güvenliği denetimleri ise Bakanlık İş Teftiş Kurulu Başkanlığı (Teknik iş müfettişleri) tarafından yerine getiriliyor.
Daha önce de birçok kez dile getirdiğimiz İş Sağlığı ve Güvenliği Üst Kurulu kurularak mevzuat, denetim, uygulamalar ve iş kazalarıyla mücadelede önemli bir kazanım sağlanmalıdır.
Hem kamu, hem özel sektör ve uygulamacılar, hem de akademisyenlerden seçilecek üyelerle oluşturulacak İş Sağlığı ve Güvenliği Üst Kurulu tamamen bağımsız olarak mevzuatı ve kuralları düzenleyeceği gibi, etkin bir denetim standardı da sağlayacaktır. Özellikle piyasa deneyimi ve akademik birikimlerin de katkısı ile iş kazası ve meslek hastalıklarıyla mücadelede etkin bir ortam oluşturulabilecektir.
Kazalar nerede oluyor?
İş kazası istatistiklerine bakıldığında en fazla iş kazasının inşaat, maden ve taş ocağı, metal sanayi, elektrik, gaz, buhar, su ve kanalizasyon işleri ile taşımacılık ve lojistik gibi alanlarda olduğunu görüyoruz. En masum çalışma alanı olan ofislerde bile çok sayıda yaralanma ve ölüm meydana geliyor.
Her yıl bir kısmı resmi kayıtlara dahi girmeyen 1.500-2.000 işçi iş kazasında hayatını kaybediyor, onbinlerce işçi yaralanıyor, engelli hale geliyor ve başta çalışanlar ve aileleri olmak üzere işverenler, devlet, mesai arkadaşları iş kazalarından etkileniyor.
SGK verilerine göre ülkemizde meydana gelen iş kazalarının büyük bir bölümünün nedeninin bir veya birden fazla cismin sıkıştırması, ezmesi, batması, kesmesi, düşen cisimlerin ve makinelerin sebep olduğu kazalar, yüksekten düşmeler, yangın ve boğulma olduğunu görüyoruz.
İstatistikler ne diyor?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, istihdam edilenlerden yüzde 7.1'i çalıştığı işle ilgili olarak 'zaman baskısı ve aşırı iş yükü' şeklinde ruhsal sağlığını etkileyen elverişsiz faktöre maruz kaldığını belirtirken, bu oran erkeklerde yüzde 7.9, kadınlarda ise yüzde 5.2 oldu. Fiziksel sağlığını etkileyen faktörlerden 'kaza riski'ne maruz kalanların oranı ise yüzde 17.1 olurken, bu oran erkeklerde yüzde 21.4, kadınlarda ise yüzde 7.3 olarak gerçekleşti. Bu da bize kazaların daha çok tehlikeli ve stresli ortamlarda meydana geldiğini gösteriyor.