İş Bilmez ve Önlem Al(a)mayan Yerel Yönetimler…
İş bilmez ve önlem al(a)mayan yerel yönetimler...
Esenyurt CHP'nin kebapçıdaki basın toplantısı...
Dün kar yağdı ve İstanbul yine yaşanmaz bir kent oldu. Belediyeler ise sınıfta kaldı.
Tabi sadece belediyeler değil, yurttaşlar da sınıfta kaldı. Tabi bunun sorumluluğu yine kent yöneticilerinin...
Sabahın erken saatlerinde başlayan kar yağışı kenti felç etti. Hazırlıksız araçlar yollarda kaldı. Trafik saatlerce açılmadı. Okullar ise tatil edilmediği için tam bir rezillik yaşandı.
****
Sabah eşim Aynur, her gün yaptığı televizyondaki canlı yayını için yola çıktıktan sonra saat 10 civarında aradı. “Ali, yaklaşık 1.5 saatte daha Perlavista'ya ulaşabildim. Geri dönüyorum” dediğinde ben de aracımın buz tutan camını temizlemeye çalışıyordum. Buzları çözülmüş araç geleceği için aracımı temizlemekten vazgeçtim. Ve Esenyurt CHP'nin saat 10'da düzenlendiği basın toplantısına yetişmek için erken yola çıkan ben, saat 11'i geçe ulaşabildim.
D-100 yolunu kullanmadan, Yakuplu'dan TEM yoluna çıkarak, Esenyurt'a daha kolay ulaşacağımı düşünen ben, dakikalarca yolda kaldım. Tekrar D-100 yoluna çıkmak istediğimde ise tıkalı olduğunu görünce Güzelyurt Mahallesi'ne aracımın direksiyonunu kıvırdım ve Esenyurt'ta bir felaketle karşılaşacağımı düşünürken, yolları pırıl pırıl bir kent görünce şaşırdım. Basın toplantısında özellikle bunun altını çizdim. CHP'liler söylediğimden çok hoşnut olmamışlardı ama bir gerçek ortada duruyordu. Esenyurt'ta saat 11'de ana yollar pırıl pırıldı... Ve hak edeni tebrik etmek, demokratik bir siyaset anlayışının gereği olmalıydı.
****
Beylikdüzü'nden, Esenyurt'a ulaşmak için Nazım Hikmet Bulvarı'nı kullanmadığıma kızarken bir taraftan da belediye yönetimini erken müdahale ettiği için, içimden tebrik ettim. Beylikdüzü'nün hali ise içler acısıydı. Bir kez daha kar yağışından haberdar olmayan, önlemini almayan kent yönetimlerine her yıl olduğu gibi kızmaktan başka bir şey elimden gelmedi.
Galiba demokrasiyi anlamıyoruz
Esenyurt'ta kar adamın yüzüne çarpıyor tüm şiddeti ve soğuğu ile... Ben ise CHP'nin düzenlediği basın toplantısı yerini arıyorum. Bir cafe ararken basın toplantısının, kebapçı da yapıldığını öğreniyorum.
Basın toplantısına geç katılmanın mahcubiyetiyle yerime oturuyorum. Ancak içerdeki sigara dumanı, çekilir gibi değil. Meğerse CHP'nin demokrasi anlayışı gereği oylama yapılmış ve sigara içilmesi yönünde karar alınmış. Hem de oy çokluğu... Kapalı yerlerde sigara içilmez kuralının bir anlamı bile yok. Sigara içenlerin hakkı korunmuş... Ya içmeyenlerin hakkı... Ya yazılı kurallar...
O ortamda bir kişi bile sigara içmiyorsa o'nun haklarının anlamı bile yoktu.
Demokrasi, çoğunluğun haklarının korunduğu rejimin adı değil, azınlığın haklarının çoğunluklara karşı, çoğunluklar içindeki farklılıklarından haklarının korunduğu ve bunun yazılı (tüm kural ve kurallarıyla) yasalarla; yurttaşların ayrımsız ve eşit olarak kullandığı rejimin adı.
****
Görülen o ki, CHP'nin demokrasi zihniyeti değişmediği sürece, kadroları tarafından benimsenmediği sürece, daha çok yolumuz olacak demokrasi için.. Ve kim ne derse desin, bu topraklarda birkaç yıl içersinde demokrasi bir daha geri döndürülemez biçimde de yerleşmiş olacak.
****
Siyaset çözüm için... Siyasetsizlik ise...
Neyse gelelim basın toplantısına. Haziran ayında Esenyurt Belediye Meclisi'nde olağanüstü bir meclis toplantısı gerçekleşir. İlçe Başkanı Kemal Deniz Bozkurt dediğine göre, meclis üyelerinin il dışında bulunmasından dolayı toplantıya sadece gurup başkan vekili katılır. Bozkurt'a göre bir katılım da bir taktiği gereğidir.
Mecliste yapılan iki oturum sonucunda, binlerce kişinin mağduriyetini giderecek kararlar alınır. Bu kararlar Büyükşehir Belediyesi'nde de karara bağlanır.
Ve aynı gün İstanbul CHP yönetimi bir basın toplantısı yapar. Alınan kararın hukuk dışı olduğu iddia edilerek, yapılan uygulamanın İdari Mahkemeye götürüleceği duyurulur.
Dün yapılan basın toplantısında, açılan mahkemenin mecliste alınan kararları, karar açıklanıncaya kadar yürütmeyi durdurduğu açıklandı. Tabi bu kararın meclis kararını iptal edeceği anlamına gelip gelmeyeceğini Bozkurt'a sorduğumda, “Tabi ki kararın iptali anlamına gelmiyor” dedi.
Yürütmeyi durdurma kararının kendilerini haklı çıkardığını iddia eden Esenyurt CHP yönetimi ve İlçe Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, Esenyurt Belediyesi yönetiminin bugüne kadar plan yapmayı bilmediğini, gerçeklerin kamuoyundan saklandığını iddia ederek, yönetimi “başarısız ve iş bilmez” olarak suçluyordu.
****
Basın toplantısında Başkan Bozkurt'a da sordum. “Siyaset çözüm üretmek için değil mi? 25 bin konutun kaçak olduğunu iddia ediyorsunuz. Bunun ne kadarının yapıldığını ve yapılmadığını biliyor musunuz? 2014 yılında seçim var. 25 bin ailenin konut aldığı ve yürütmeyi durdurma kararından dolayı mağdur olacağı için yaklaşık 100 bin kişiyi karşınıza almanız siyaset açısından doğru mu?” Bozkurt, soruma verdiği yanıtta kendileri için 25 bin konutu alanın değil, hukuksuzluğa yönelik mücadele etmelerinin esas olduğunu ve bunları yapanların mahkemelerde hesap vereceklerini iddia ediyordu.
Asıl olan mağduriyeti çözmektir
Yapılan tüm işlemlerin doğru ya da yanlış olması sonucunda ortaya mağduriyet çıkmıştır. Bana göre doğru olan ve siyasetçilerin yapması gereken mağduriyetin giderilmesi için yol ve yöntem aramaktır. Yoksa birilerini mağdur etmek değildir. Hem müteahhitlerin, hem konut alanların, hem iş yapanların mağdur olduğu bir sorun karşısında siyasete düşen, mahkeme kapılarına gitmek değil, işi yokuşa sürmek değil, çözüm bulmaktır. Kolay olan 'karşıyım' demek zor olan ise 'çözüm yolları' bulmaktır.
Son söz: Ve sonuç olarak yurttaş siyasette çözümsüzlüğü değil, çözüm üretenleri tercih ediyor. Bugüne kadar çok partili hayat, seçimler bunu bize gösteriyor. Sadece göstermiyor, sonuçlarıyla gözümüzün içine sokuyor. Yeni CHP kadrolarının da, 'istemezükcülerin ve karşıyım' zihniyetinin içersinde olması ise 'partide değişen ne?' sorusunu sormama neden oluyor...