İran’a Ambargonun Kalkması ve Musul
Amerika kimlere ambargo koymadı ki…
Küba, Venezüella, Suriye, İran, Rusya, Türkiye ve daha nice ülkeye yaptırım uyguladı.
Ambargo uyguladığı ülkelerin yöneticilerini dize getirmek, yöneticilerin kendi ülkelerinin çıkarları yerine, ABD’nin çıkarlarını savunulmasını sağlamak, yaptırımların en belli başlı amacıydı.
Amerikan ambargosu, aslında şantajdan başka bir şey değildir.
Amerikan Dolarının, dünya parası olmasından ötürü, bankalar arası SWİFT sistemini bir silah gibi kullandı. Ülkelere şantaj yaptı. Sözde demokrasi talep ediyormuş gibi görünse de, asıl olan ABD çıkarlarıydı.
İran’a uygulanan petrol ambargosunun, en etkili elemanı; SWİFT idi. Yani bankalar arası para transferinin anahtarı ABD’nin elindeydi.
Nitekim bu SWİFT sistemi sayesinde, Batı bankalarında, İran’ın 100 milyar dolar parası bloke edilmiş oldu. Tıpkı 13-14 yüz yıllarda, Akdeniz Korsanlarının yaptığı gibi…
Bazı Batılı yetkililer 32 milyar dolar diye açıklasa bile bu paranın 200 milyar dolara kadar çıkabileceği ifade ediliyor.
Şimdi Batının Leş Kargaları bu 200 milyar doların peşine düşmüş görünüyor.
Herkes İran’a hücum eder de, Amerikancı TÜSİAD etmez mi? O da önümüzdeki günlerde, bir heyet ile gidecek. Her fırsatta, İran’a Amerika adına saldıranların hepsi İran yolunda.
İran’a ambargo, İran yöneticilerini zora soktuğu muhakkak. Sattığın petrolün parasını alamazsan herkes zora girer.
Ancak bu yaptırımlar süresince, çok önemli bazı gelişmeler oldu.
Birincisi; zora giren İran halkı ve girişimcisi, zorlukları aşmak için çareler geliştirdi. Tıpkı Kıbrıs Çıkarması için ABD’nin, yedi yıl bize uyguladığı ambargoda olduğu gibi. Bizde de, makine sanayisi, en büyük atılımını bu dönemde yapmıştı.
İkinci ve daha önemli gelişme ise; Rusya ile stratejik müttefik oldular. Teknolojik açıklarını Rusya ve Çin’den aldıkları teknoloji ile yenilediler.
Amerika’ya kafa tutacak konuma geldiler.
Amerikan yaptırımlarının ve düşmanlığının en önemli sonucu ise; İran halkının Amerikan emperyalizmine karşı biriktirdiği nefrettir. Bu nefret, İran yöneticilerinin İran halkını birlik içerisinde tutmasına çok yardımcı olduğu kesindir.
Amerikan yaptırımlarının uygulandığı ülke halkları, Amerikan nefreti ile yüklendi.
Amerikan imparatorluğunun çökeceğine dair en önemli işaret, işte bu dünya halklarında biriken nefrettir.
Bu nefret Sünni kesimde radikalleşme ve intihar saldırıları ile sonuçlanırken, Şii halklarında bu nefret, pozitif ve üretken alanlara sevk edilmiştir.
Gelelim Musul meselesine;
2014’den beri, ABD, AKP ve Barzani ile birlikte, Musul’u IŞİD’den kurtaracaklardı. Ve Musul’da, ABD, AKP ve Barzani’ye yakın bir Sünniistan kuracaklardı. Neceyfileri de, bu devletin başına geçireceklerdi.
Olmadı.
Neden olmadı?
Çünkü kurulacak bu mezhepçi devlete, başta Irak olmak üzere, İran ve Rusya karşı durdu.
Durum bu olunca, Barzani, sözde kendi devletinin sınırlarını, hendek kazarak belirlemeye koyuldu.
Bu arada Barzani IŞİD’tan aldığı Musul petrolünü de, bize sattı. Biz ise, Sünni Peşmergelere askeri eğitim vererek, Musul’dan gelecek petrolün hayali ile yatar kalkar olduk.
Rusya IŞİD’ı ve türevlerini bu hızla temizlemeye devam ederse, IŞİD elemanlarının çoğu Musul’da birikecekler demektir.
Irak ve İran’ın Irak’ta bir ayrı Sünni devletin kurulmasına izin vermeyecekleri kesindir.
Suriye’de DAEŞ ve türevleri temizlendikçe, Musul meselesi, daha da gündeme oturacak demektir.
Amerika bölgede geriledikçe, bölge halkları, bu arada Türk halkı da nefes alacak.
bulentesinoglu@gmail.com