İnsansız Hava Araçlarının (İHA) Tarımda kullanımı
MIT Technology Review’de yayınlanan bir raporda İHA’ların küresel pazarının 127 milyar US$’a ulaşacağı tahminlenmiştir. Bu meblağın 45 milyar US$’ının alt yapı, 32 milyar US$’ının tarım, 13 milyar US$’ının nakliye, 11 milyar
US$’ının sigorta, 9 milyar US$’ının medya-eğlence, 7 milyar US$’ının sigorta, 6 milyar US$’ının telekominikasyon ve 4 milyar US$’ının maden sektörlerinde oluşacağı beklenmektedir. Bu meblağlarda İHA, salt makine olarak değil, yazılım ve iş gücüyle “İHA çözüm sistemi” olarak algılanmalıdır.
İHA’lar 1980’lerden beri kullanılagelen bir araçtır. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler ve iş gücündeki maliyet artışları nedeniyle, bu araçların kullanımlarının artmasına şaşmamak gerek. Özellikle kullanımları ile ilgili yasal düzenlemeler tamamlandıkça, İHA’ların daha da yaygınlaşacağı beklenmelidir. Türkiye de, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün 22/02/2016 tarihli “İNSANSIZ HAVA ARACI SİSTEMLERİ TALİMATI” ile konunun takipçisi olduğunu kanıtlamıştır (İnsansız Hava Aracı Sistemleri Talimatı (SHT-İHA)).
Yukarıda değinilen talimatta, ülkemizde İHA’lar, kalkış ağırlıklarına göre 500 gr’dan 150 kg’a (ve üstü) değişik sınıflarda toplanmıştır.
İHA’ların tarımda kullanımında genelleme söz konusu olamaz. Ancak büyük endüstriyel çiftlikler için rantabl olabilir. Bu araçların ucuza maliyeti, kolay kullanımı ile büyük çiftlikler için maliyet düşürücü, verimliliği artırıcı, zaman kazandırıcı bir seri avantajları ile gerçekten de yaygınlaşması beklenmelidir.
İHA’ların tarımda kullanımında, diğer sektörlerden farklı olarak, özel kamera ve sensör düzenekleri dışında ek donanım gerekmemektedir. Hatta askeri kullanımlarda devre dışı kalan araçlara ilave kamera – sensör eklenerek ormancılıkta tohumlama uygulamalarında %85 oranında tasarruf sağlandığı rapor edilmiştir[1].
Peki İHA’ların tarımda 32 milyar US$’lık pazar yaratacak uygulamaları nelerdir:
3 boyutlu görüntüleme tekniği ile ekim öncesi tarla hazırlığında, toprak örnekleri alma konusunda üreticiye fırsatlar sunabilmektedir;
Sensörlerden elde edilen verilerin analizlerine dayalı kararlarla gübre uygulamalarında tam isabet, verimde etkili olurken, maliyeti de düşürebilmektedir. Bu fırsat yalnız makro besin elementleri için değil, aynı zamanda mikro besin elementleri için de geçerlidir;
Aynı yaklaşımla zararlıların ve hastalıkların başlama ve yayılma aşamaları kolay, ucuz ve zamanında izlenerek ürün kayıpları minimuma indirilebilmektedir. Doğal olarak erken teşhis minimum insektisit ve pestisit kullanımına fırsat vererek, çevre zararını azaltırken, maliyet azalmasını da beraberinde getirmektedir.
Topografyaya kolay uyumun ötesinde, uçakla havadan ilaçlamaya oranla çok hızlı uygulama fırsatı sunmaktadır;
Tayf veya termal sensörlerle, yaprak – toprak rutubetlerine dayalı analizlerle sulama konusunda üreticiyi yönlendirerek, olası kurak zararını engelleyebilmektedir.
Araçların, söz konusu artılarına rağmen tüm büyük işletmelerde uygulamaya alınması pek kolay olacak gibi görünmemektedir. Ulusal güvenlik mekanizmalarına uyum, sigortalama işlemleri gibi birçok işlemin, kısa zamanda tamamlanamayacağı da bir gerçek.
Nazimi Açıkgöz
Not: Bu yazı AÇLIK KAPIDA MI? sitesinde aynı başlıklı yazıdan özetlenmiştir.