İnsanlığa Büyük Kazık Atan İki Medeniyet ve İcat
''Siz, Türk'ler , Ermenileri kestiniz...''
''Hadi len, asıl siz İspanyollar, İnka'ları, Mayaları, Aztekleri zamanında bi güzel ..... yaptınız...''
''Arkadaşlar! Lütfen... Ben bir Alman olarak, Fransızların bu katliam işinde kimsenin eline su dökemeyeceği kanaatindeyim... Bakınız Cezayir!''
''Quaa!!! Mondieu!!! Sen ne anlarsın Hitler domuzu! Asıl İngilizler, bu işte bir numaradır...''
''What!!! Bloddy Jesus Christ! Siz bize laf atacağınıza , Amerikalıları unutuyorsunuz?''
''Yeah man! İngiliz dostum haklı...ama biz her şeyi yüce mesihh adına yaptıkkk!''
Ve uzar gider...
Bir tarih tartışması başlayınca dostlar arasında, hele birde beynelminel bir ortamda bu tartışma vuku buluyorsa, tarafların tümü birbirlerini suçlarlar...
Ama şimdi ortaya farklı bir tez öne sürmek istiyorum... Lidyalıların bulduğu şey olmasaydı? Belki de bu tartışmalar, biraz daha geç bir zamanda başlayacaktı... Neden mi? Çünkü o lanetli icat yüzünden kan dökülmesi biraz daha gecikecekti...
Peki onlar neyi buldu?
Tabi ki ''Parayı!''
Hani şu, Dünya'nın en ünlü turisti!
Hani şu, ''Varlığıyla, bizi dinlendiren, yokluğuyla dilendiren şey!''
Evet...Damardaki kan kadar önemli bir şeyi bulan Lidyalılar acaba icatları esnasında İnsanoğlu'nun buna köle olabileceğini düşünmüşler miydi acaba?
Pek sanmıyorum...
Çünkü kendine asla muhtaç olmayan tek şeyi icat etmişlerdi...
Uğruna nöbet tutulan, başına silahlı bekçiler konan , esaret pahasına icat edilen şey... PARA!
Kazanmanın zor, harcamanın kolay olduğu,
İnsan yaşamı, ile yaşamsal gereksinimleri arasındaki melun pezevenk! PARA!
Ayıp örten, eli kirleten, sahte dost-gerçek düşman kazanma aparatı! PARA!
Bir hırsla KİRLETİVERİLEN, sonra zeki bir plan ile AKLANIVEREN tek nesne! PARA!
Felsefik açıdan ise, insanların yanında gezdirdiği etsiz, kemiksiz bir Tanrı! PARA!
Bonapartlar'a özdeyişler söylettiren,Sağlığı dahi hafızalardan sildiren ahlaksız bir Fahişe! PARA!
İşlenen tüm insanlık suçlarının sorumlusu, Lahey'de yargılanması gereken bir Sanık! PARA!
Erkeğin en büyük makyaj malzemesi! PARA!
Çirkini YAKIŞIKLI, fahişeyi NAMUSLU, hırsızı BEYEFENDİ yapan İnsanlığın Hayat koçu! PARA!
Ve bir de onun doğumundan çok sonra Dünya'ya gelen Kızılderili kuzeni SİGARA!
Şimdi anlayabildiniz sanırım, İnsanlığın anasını neyin bellediğini...?
''Konu kapanmıştır..., Hans, oradan bana bir bira söyle dostum!''
''Yavoy! Ali...''
"Benim ki kara ise, senin ki benden kara" misalı.
Saygılarımla...
Aralık 6th, 2010 at 17:19Değerli arkadaşım,
yorumlara katılmadığın sürece okunmaya devam edileceksin.
yazıya gelince;
Aralık 7th, 2010 at 10:17para, evet söylediğiniz şeyler doğrudur fakat bir yere kadar.
sebebine gelince, para insan ihtiyaçlarının ve nefsinin cem'an efektif ifadesidir. yani lidyalılar olmayan bir şeyi bulmamışlar, sadece olan bir şeyi bir eşyada (o sıralar özel işareti olan bir metaldi galiba)somutlamışlardır.
hani denir ya: şunun adını koyalım diye. öyle birşey. lidyalılar da sadece var olan bir şeyin adını koymuşlar.
bu durum paranın temsil ettiği şeyin anlamını ortadan kaldırır mı, asla.
napolyon da öteki de beriki de para! derken aslında mal mülk sahibi olmanın gücüne vurgu yapmışlardır.
bizim iktisat hocası da hep derdi: para tanrı değildir ama ne hikmetse kulları çoktur diye. bunların hepsi insanın kendisinin mal mülk düşkünlüğünü, insanların helal kılınanın fazlasını elde etme arzusunun ne denli güçlü olduğunu gösteren şeyler.
sözüm o ki, suç parada değil suç insanın kaybettiği ahlak ve erdeminin yerini alan ahlaksızlığında, aç gözlülüğündedir.
sen yeter ki kabil olmaya karar ver, habil'i öldürmek için on liraya razı olan da bulursun yüz liraya razı olan da. suç şimdi on lirada mı yüz lirada mı?
selamlarla
''para tanrı değildir ama ne hikmetse kulları çoktur... '' Aslında tüm yazıyı özetleyen bir cümle...
Dediklerinizin tümüne katılmakla beraber, size şöyle cevap verebilirim.
Suç ne? 10 lirada , ne de 100 lirada..
Suç Kabil'de... İnsanı Kabilleşmeye zorlayanlarda...
Saygılarımı sunarım
Aralık 7th, 2010 at 11:07ufak bir düzeltme... suç ne? derken, o soru işareti yanlışlıkla konmuştur:) takılmayın...
Aralık 7th, 2010 at 11:08