İnsanı Düzelt ki Dünya Düzelsin
Vatandaşın birisi işten evine gelmiş ve birazda yorgun olması nedeniyle oturup dinlenmek istiyormuş. Fakat hatırını kıramadığı ve kendisini çok sevdiği bir de oğlu var. Oğlu babasına kendisi ile ilgilenmesini istiyor, babası yorgun olduğunu söylüyor, oğlu ısrar ediyor. Neticede, baba oğlunu üzmemek için önünde bulunan dünya haritasını parça parça edip, bak oğlum bu haritayı eski haline getirirsen seninle ilgileneceğim diyor ve parçalanmış haritayı oğluna teslim ediyor. Bu arada oğlunun bu haritayı bir iki gün içinde ancak eski haline getirir, bende kendisinden kurtulmuş olurum diye düşüne dursun, oğlan haritayı 15-20 dakika içerisinde eski haline getirip babasına teslim ediyor. Baba hayretler içerisinde, nasıl yaptın oğlum bu kadar kısa süre içerisinde deyince, oğlan bak baba haritanın arkasında insan resmi var ben insan resmini düzeltim, dünya haritası kendiliğinden düzeldi. Yani insanı düzeltirsen dünya düzelir diyerek çok anlamlı bir cevap veriyor. Gerçekten de çok anlamlı, düşündürücü bir söz ve hareket. Bir deyim vardır. “Herkes kapısının önünü süpürür ise, bütün şehir temiz olur”.Ancak, şimdi kimse kapısının önünü süpürmüyor. “Dünyanın çivisi çıkmış” evet o çiviyi yerine çakmak için ne yapmalıyız veya ne yapabiliriz. İşin neresinden başlamamız gerekir.
Dünyanın çivisinin çıkması mecazi anlamda kullanılan söz olup, dünyayı yaşanmaz hale getiren biz insanları düzeltmemiz halinde, dünyanın çivisi yerine oturmuş olur. Peki, insanlar nasıl düzeltilecek. Asıl sorun bu, hiçbir insan kendisinin yanlış yaptığını veya yanlış yolda gittiğini kabul etmiyor. Yaşantımız öyle anormal hal aldı ki, yapılan yanlışlıklar doğru olarak görülmeye başlandı. Bir babaanne, torununa hem kızıyor hemde nasihat veriyormuş. Evladım siz nasıl çocuksunuz, yaramazlık yapıyor, hiç dışarıdan içeri girmiyorsunuz, biz sizin yaşınızda iken annemizin dizinin dibinden ayrılmazdık diyor. Çocuğun cevabi ise, “ babaanne annem hiç evde durmuyor ki bizde dizinin dibinde oturalım” çok ilginç bir cevap değilmi. Böyle bir söze ne derler bilirmisiniz.”tencere dibin kara, benimki senden kara.” Gelin hep birlikte dibi kara olan tencereleri kalaylayalım, o tencerede birlikte aş kaynatalım, kaynatılan aşları hep birlikte yiyelim. Birbirimize sevgi tohumları aşılayalım, taşın altına hep birlikte elimizi koyalım. Kapılarımızın önünü temizleyip bütün şehrin temiz olmasını sağlayalım. Dünyanın düzeltilmesini istiyor isek, önce kendimizden başlayalım.
Her yaratık kendi lisanı halle
Haliki mutlak-i ediyor zikir
Bülbülde muradın alıyor gülle
Birazcık düşünüp yorarsan fikir.
___________
Küçük çekirdeğe ağaç saklanır
Güller açar miskler gibi koklanır
Ufacık bedene ömür yüklenir
Yük ağır, taşıyan hamalı fakir.
____________
Şu dünya dediğin ekenek yeri
Helâlından kazan ye alın teri
Çok canlar göç etti Âdemden beri
Ebedi kalıcı mekânın kabir.
_____________
Behey gafil nedir sendeki bu hal
Seyret kâinatı bakta ibret al
Muhabbet dediğin tadar isen bal
Tadamazsan olur şiddetle cebir
_____________
Ey Şükrani vazmı geçtin sen senden
Şu günah yükünü atsan ensenden
Arındır ruhunu kirli bedenden
Ruhunla bedenden aksın bütün kir.
23.12.2010
ŞÜKRANİ