İnsan Haklı Olduğuna İnanmışsa…
Her zaman kendini haklı görmek, kişinin kendisini hiç hata yapmaz olarak kodladığının bir göstergesidir. Bir insan düşünün ki hiç hata yapmıyor. O zaman onun insan olduğundan şüphe etmek lazım. İnsan hata yapar çünkü. Hatalarıyla öğrenen bir yapıda yaratılmış insanın kendisini hiç hata yapmama üzerine kodlaması en büyük hatasıdır zira. Daima tetikte olmayı ve belki de kendi içinde bildiği hatalarını diğerleri fark etmesin diye sürekli örtmeye çalışması onu yer bitirir.
İnsan haksız olduğunu düşündüğünde daha kolay özür dileyen taraf olduğu halde, kendi haklılığına inanmış insan diğer insan üzerine olması gerekenden daha fazla giderek haksızlık yapma hakkını kendide bulur. Yani diyebilirim ki kendi haklılığına inanmış insandan korkun, çünkü o haksızlık yapmaya daha müsait bir yapıya doğru kayar.
İdeal olanın insanın hata yapabilen bir tarafının olduğunu kabul edebilmesi ve karşıdaki insanın da yüzde yüz haksız olamayabileceğini öngörmesidir.
İkili ilişkilerde “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye başlayan ve haksızlık edildiğini düşündüğü için karşısındakine sözleriyle atom bombaları atan insanlar vardır. “Sen bana bunu nasıl yaparsın?” diye düşünürler. İnançları odur ki kendileri çok yüce kişiler olduğundan, siz ona bunu yapamazsınız.
Trafikte sizi sollayan bir sürücü için “Bunu bana nasıl yapar? Benim kim olduğumu bilmiyor! Ondan bunun hesabını soracağım! Nasıl benim yolumu alır?” düşüncelerini ardı ardına sıralayan ve davranışlarında “tüm yol hakkının kendinde” olduğunu düşünen kişi, ilişkilerinde de kendisine tanıdığı hakların çiğnenmesine karşı aşırı duyarlı ve saldırgandır.
Diğer insanın yaptığı her davranışı, kendisine rağmen ve kendisine karşı yapılmış olarak algılama eğilimi taşıdığından ve her durumda tek haklı olanın kendisi olduğunu zannettiğinden dolayı yanında yaşamayı seçmiş eşine dünyayı dar edebilir.
Her şey kendisini var etmek, kendisini onaylamak ve değersizlik duygularını “değerli olma” duygularıyla doyurmak zorundadır. “Bütün dünya kendisine borçluymuş” gibi davranır herkese. Ne kadar da verirseniz verin, borcunuz bir türlü azalmaz! Bir türlü doymak bilmeyen bir yapıyla yaşamaktasınızdır çünkü.
Hep onun acelesi vardır... Hep onun için dönmektedir dünya... Diğer zavallıların varlığı onun içindir... Ve eğer etrafındakiler bunu fark edemiyorlarsa, onlara kim olduğunu en ağır şekilde gösterecektir…
Kendisi hep haklıdır ve karşı taraf çoğunlukla haksız... Zaman zaman hata yaptığında, kendi hatasının üstünü örtmek için elinden gelen tek şey olarak, karşısındaki kişiyi eleştirmeye başlar. Hatasını görüp kabul etmek ve düzeltmek için harcaması gereken çabayı, diğer kişiyi eleştirerek harcar. Onu haksız çıkarmak için tüm akıl gücünü kullanarak, kendi hatasını gündemden düşürmek ister... Çoğu zaman da bunu yapar. Ama kendi haklılığına inancından ve hatasız olabileceğine saplanıp kalmış olmasından dolayı yaptığı hatalar onu geliştirmez, savunmacılığını geliştirir. Böylece sahte bir dünya içinde kendi yüce varlığına ve haklılığına hayran ola ola bir ömür yaşar ve etrafındakilere de gün yüzü göstermeden çekip gider dünyadan.
Kendi haklılığına inanan insan, suni bir özgüven geliştirir ve zaman zaman bu yönüyle diğer insanları kendisine hayran bırakarak dikkat çekebilir. Bunu devam ettirebilmek adına yüksek bedeller ödese de ve ne kadar sıkıntı yaşasa da buradan beslenen, kendi değerini diğerinin üzerinde bıraktığı etkiyle ölçmeye çalışmış birey için bu durumu bırakmak zordur.
Her zaman haklı olduğunuza inanıyor, tüm insanların da bunu görmesini ve kabul etmesini istiyorsanız... Birisi sizi eleştirdiğinde haklı olsa bile çileden çıkıyorsanız... Her durumda onaylanmak istiyorsanız... Yanlış davranabileceğiniz ihtimaline bile açık değilseniz... Dikkat edin, bir probleminiz var demektir!