İnsan Bir Kere Nankör Olmasın!
BPKK’lılar, pardon DTP’liler Avrupa’dan destek arama turuna çıkmışlar.
Beklentileri, PKK’nın, pardon DTP’nin kapatılmasının engellenmesiymiş.
Tabii, bu turda destek görecekleri de bir gerçek.
Baksanıza, Almanya’dan, İngiltere’ye, Fransa’dan Hollanda’ya kadar, vatanını, bayrağını seven gerçek Türklerin, PKK aleyhine yaptığı gösterilerde, bulundukları ülkenin polisi tarafından coplanıp, gözaltına alınırken, provoke eden PKK’lılar da alabildiğine kollanıp korunuyor, hatta ve hatta polis desteğinde, vatanına, bayrağına sahip çıkan Türklere hep birlikte karşı saldırı gerçekleştiriliyor.
Zaten, ayan beyan PKK’yı, dolayısıyla da siyasi uzantısı olan DTP’yi destekleyen AB ülkeleri, onlara destek göstermeyecek de, Türklere mi gösterecek?
Onlar da bu durumu bildikleri için, destek turuna çıkıp, hükümete ve Türk devletine baskı oluşturma peşindeler. İnsan emin olmayacağı bir şeyin peşinden gitmeyeceği için, PKK’lılar ve DTP’liler, alacakları destekten son derece emin bir şekilde dolaşıyor.
Geçtiğimiz günlerde Batman’da, Van’da DTP’liler gösteri düzenliyor. Polise taş yağdırıyor. Akılları sıra, onları Kürdistan’ın bir devlet unsuru olarak görmüyor. Kendilerini engelleyen karşı unsur olarak değerlendiriyor. Keza, askeri de öyle.
Ne üzücü, ne hüsran verici bir manzara...
Çocukluğumda hatırlıyorum da, Muş’un Varto ilçesinde büyük bir deprem olmuştu. O günün şartlarında, hepimiz ellerimizde fazla olmasa da, iki tane ise mutlaka birini, yardım kuruluşlarına vererek, oradaki depremzedelere göndermiştik. Hatırlıyorum da, çok sevdiğim bir paltomu hiç düşünmeden, okulumuzda toplanan yardım malzemelerinin arasına koymuştum. Yanında kazak, ayakkabı ve diğerleri de dahildi. Kimilerimiz de para yardımında bulunmuştuk.
Şimdi düşünüyorum da, o günlerde benim ya-şımda olanların çocukları, şimdi bizlere karşı aleni bir savaş durumunda sanki.
Bu milletin, bu devletin güvenlik kuvvetlerine, milli değerlerine, milli servesine yıkıcı bir savaş sanki bu.
Sözlükler, nankörün karşılığını “iyilik bilmez” olarak belirtiyor.
Şimdi gelin de, misakı milli sınırları içerisinde ya-şayan bu vatandaşlarımızı nankör olarak nitelendir-meyin. Tabii ki hepsini değil. Bu milletin evladına kurşun sıkanlar için söylediklerim...
Demokratik talep çerçevesinde, özerklik, özgürlük ve bağımsızlık istiyorlar... Örnek olarak da Bulgaristan’daki Türkleri gösteriyorlar.
Ne kadar acı bir örnek. Ne kadar mantıksız aynı zamanda.
Yıllar yılı Bulgar zulmü altında inim inim inleyen soydaşlarımız, o yıllarda Türkiye’ye kaçabilmek için canlarını dahi veriyorlardı. Hem de hiç düşünmeden. Ama yine de hiçbirin aklına, devlete karşı ayaklanmak gelmedi.
DTP’liler, nankörlüklerini doruk noktasına çıkartarak, sanki bu ülkede onlara zulüm yapılıyormuş diyerek, Avrupa ülkelerinden yardım istiyor.
Ve, işin kötüsü de bunlar kendilerine “Müslümanım” diyor. Bu iki kat daha acı...
Acaba hangi yüzle?
Eğer gerçek müslümanlarsa (ki, ne yazık artık kuşku duyuyorum) yalan söylemenin, kendi dininden bir insana kurşun sıkmanın da ne kadar büyük günah olduğunu da bilirler.
Sıkılan kurşunun amacı ne peki? Hangi baskı, hangi zulüm içerisindeler acaba?
Bugün, bakanından cumhurbaşkanına, genelkurmay başkanından, başbakanına kadar her kademe-de yönetici olma imkanına sahip bu insanlar, yaptıklarının hesabını, eğer ahirete inanıyorlarsa, nasıl verecekler?
Dediğim gibi insani yönünden artık vazgeçtim. Çünkü, nankörlük boyutunda sınır tanımaz bir duruma ulaştıkları için, olayın dini boyutunu soruyorum. Gerçek bir inanan maneviyata sahiplerse, bunun açıklamasını nasıl yapacaklar?
Ya da, siyonizmin elinde bir oyuncak olup, onların maşaları olarak, kendi dindaşlarına kurşun attıklarının farkına varabilecekler mi?
Gerçek müslüman bunu yapabilir mi?