İnsan Bir Damla Sudan Meydana Gelmiştir. Yönlendirildiği Her Yere Akar
Allah yaratır, yaşatır, yaşattıklarına bilmediklerini öğretir.
Öğrenmeyenler de her yere sürüklenir. Onun için okuyup aklı geliştirmek gerekir. Okuyup gelişen bir akıl, üfürüldükçe şişip büyüyen balona benzer. Onun için okuyan akıl, sürekli büyür, gelişir, derinleşir, enginleşir, erginleşip olgunlaşır.
Okudukça büyüyen akıl, büyük düşünür, Sahibini erginleştirip olgulaştırarak yüceltip yükseltir. Kemale eriştirip marifet kazandırır. Marifet kazanan akıl, sonunda yaşadığı hayata anlam kazandırıp mana verir. Hikmet ehli olmaya hak kazanır.
Hikmet sahibi olmaya hak kazanan bir akıl sahibi, artık gündüz gördüğünü gece karanlıkta da görmeye başlar. Allah yaratıp var ettiği varlıklar arasında bir tek inan oğluna düşünüp irade kullanması için zamanla yetkinlik kazanan böyle bir akıl vermiştir.
Evrende yaşayıp var olan varlıklar arasında bir tek insanoğluna Allah, kendinde bulunan özelliklerin tümünün cüzisini içeren böyle bir akılla, kullarına sevgi, aşk, muhabbet (ilim), idrak, inanç gücü vererek iman etmesini, sahip olduğu imanla yaşayanın da dünyada kendine en yakın kul (insan), olarak halife olabileceği bildirilmiştir.
Akıl, insana yol gösterip yön verir. (Ama insan aklına yol gösterip yön veren de gönüldür. Aklın işi sevgi, gönlün işi aşktır. Elbette aşk sevgiden daha üstündür. Onun için şu yalan dünyada sevip aşık olan herkese selam olsun. Aynı zamanda aşkı hakkıyla yaşayanlara da her şey helal olsun.)
Yol gösterip yön verici bir akla sahip olmak için Allah tarafından cüzi de olsa insana verilen aklın okuması, okuyup bilgilendirilmesi, bilgiyle geliştirilip olgunlaştırılması, gelişip olgunlaşan aklında zamanla eğitilip kemale erdirilmesi gerekir ki, insanın yaşayacağı bu bilinmez hayata dair doğruları en kısa zamanda öğrenip doğru ve dürüst olan bir yolu kendi içinde kendi akli iradesiyle oluşturacağı inancına uygun bir hayatı yaşayabilsin.
Sağlıklı bir aklın görevi budur. Dünya yaşantısına ilişkin bu görevi hatasız, eksiksiz ve noksansız yapıp yerine getirebilmesi içinde eğitilip öğretilmesi gerekir. Bu şekilde eğitilip olgunlaştırılmayan akıl, toy (acemi) bir ata benzer ki, o da eğersiz düzensiz olduğundan başı boş gezer.Gayesiz, amaçsız, hedefsizdir. Boş dolaşıp boş koşar.
Yapıp ettiği her işini rast gele yapıp edeceğinden hiç bir yere doğru dürüst gitmez. İşi gücü hep aylaklık, hep haylazlıktır.
Böyle bir atın üzerine binilmez. Binilirse bineni, binenin istediği yere değil, kendi istediği yere götürür. Götüreceği yer doğru bir istikamet asla olmaz.
Genelde götürürken de ya üstünden atar. Ya da götürüp akıbeti bilinmez bir çukura sokar. Yada bu şekilde ulu orta başı boş gezen bir atı ortalıkta gezerken gören biri ondan her türlü faydalanmayı sağlamak için onu tutar ve ona sahip olur.
Daha sonra ona istediklerini yaptırmak için kendi istediği yönde eğitip yönlendirir.O da ister istemez eğitip yönlendirenin istediği doğrultuda onun her onun istediğini hiç itirazsız yapıp yerine getirir.
Gideceği yer, yapıp edeceği iş götürenin niyetine bağlı olduğundan o nereye götürecekse, neyi yaptıracaksa oraya gider onu yapar. Otlağa götürecekse otlağa, ahıra götürecekse ahıra götürür. O da hiç itiraz etmeden gider.
Dolayısıyla olgulaştırılıp eğitilmemiş bir aklın sahibi asla kendi aklı ile düşünüp kendisi için doğru olan iradeyi oluşturup kullanamaz. İstediklerini yapamaz. İstediği hiç bir yere gidemez.
Dolayısıyla böyle bir akıl sahibi asla hayatta huzur bulup mutlu yaşayamaz.
Şu iki günlük yalan dünyayı doğru dürüst yaşayıp huzur bulmak isteyen her kul, mutlaka okuyup bir şeyler öğrenmeli ki, en azından insan olmaya hak kazansın.
22.10.2009
Cahit KARAÇ