İngiltere’nin Güvenliğinden Bana ne?
Amerika’ya başkan seçilen Trump’ın, seçim konuşmasından bir cümle;” Almanya’nın güvenliğinden bana ne” demişti.
Ben de diyorum ki, NATO vasıtasıyla koruyup kolladığımız İngiltere’nin güvenliğinden bana ne… Afganistan’daki İngiliz çıkarlarından bana ne…
Aslında cümleyi, şöyle kurmak gerek, Avrupa’nın güvenliğinden, Türkiye niye sorumlu olsun?
Gelin şu NATO güvenlik şemsiyesinin gerçek niyetini sorgulayalım. Biz gerçekten Rusya’dan korunmak için mi NATO ittifakına üye olduk?
NATO ve benzeri Amerikan menşeili örgütlenmelerin önderliğini hep Amerika organize etmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Amerika Avrupa’yı, kendi yörüngesinde tutabilmek, Rusya’ya karşı düşmanlığı Avrupa mevzilerinden sürdürmek için NATO ittifakını oluşturmuştur.
Rusya’ya karşı düşman cephesini genişletmek ve Rusya’yı dört bir tarafından kuşatmaya yöneliktir, NATO.
Elbette bu iş, bu cümlelere sığdırıldığı kadar da basit değildir.
Amerika ve İngiltere’deki devlet yapılanması; zenginerkinin (plütokrasinin) yapılanmasıdır. Bir araya gelmiş büyük tekellerin meydana getirdiği bir devlettir. Bu tür yapılanmada, güvenlik ve korunması gereken unsur; zenginerkidir. Amerikan halkının güvenliği ile ilgisi yoktur.
Amerika’nın güvenliği; Amerikan ekonomisinin güvenliğidir. Piyasa ekonomisi ve demokrasi adı altında, zengin erkinin kurduğu bir düzendir. NATO bu düzenin güvenlik örgütüdür.
Türkiye’de, 1950’li yıllarından beri, Amerikan tipi ekonomik örgütlenme modelini geliştirmek için hükümetler kurulup, hükümetler yıkılmıştır. Provokasyonlar yapılıp, psikolojik savaşlar yürütülmüştür.
NATO ve onun içinde Amerikan derin devletinin çekirdeği olan Süper NATO, hükümetleri hizaya getirme örgütü olarak görev yapmıştır.
1960’lı yıllardan sonra, Türkiye’de de çok uluslu Amerikan ve Batı şirketleriyle iş yapan zengin erki oluştuğundan, her darbeden sonra bir aracı sınıf oluşmuştur. Bu günlerde Amerikan mandalığını, demokrasi ve insan hakları adı altında savunanlar ve onların çevresinde oluşmuş sözüm ona aydınlardır.
Tekrar Trump’ın, Almanya’nın güvenliğinden bana ne cümlesine dönelim.
Trump demek istiyor ki; Avrupalı ve bilhassa da, Alman çok uluslu tekeller, Amerikan çok uluslu tekellerin pazarlarını ele geçiriyor. Bizim ekonomik güvenliğimizi tehdit ediyor, dolayısıyla ben niye Almanya’nın güvenliğine destek vereyim?
Zenginerkinin dünyaya dayattığı düzenin yıkılmaya yüz tuttuğunun işaretlerini görüyoruz.
Dünya’da ve keza Batı’da, daha çok radikal liderler işbaşına gelecek. Plütokrasinin kurduğu dünya düzeni her yerinden çatırdıyor.
Avrupa’da, her devlet kendi başının çaresine bakmaya çalışırken, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek; AB ile ilgili olarak, “Bana ister katılın ister katılmayın, AB’den kopmuş bir Türkiye’nin dünya algısı 3’üncü dünya ülkesidir.
Üçüncü dünya ülkesi aşağılaması ya da korkusu Amerika ve Avrupa’nın, Türkiye’yi kendi kapısında tutmak üzere inşa ettiği kültür dünyasının eseridir. Çin, Rusya, İran, Hindistan gibi ülkelere bizi düşman etmenin alt yapısıdır. İlle kendi kapılarında, bizi köpek gibi bağlı tutacaklar.
Avrupa ve Amerika Birinci Dünya Savaşından önceki yıllarda olduğu gibi, bizi bölüp parçalamanın köşe taşlarını döşeyecek, ama ben AB kölesi olarak yoluma devam edeceğim.
Kurtuluş Savaşı sürecinde de, mandacılığı savunan devlet erkânı vardı.
Bağımsızlığa ulaşmak işte böyle inişli-çıkışlı zahmetli bir yoldur.
Dünya yeniden ulus devletler çağına giriyor. Yeni dengeler oluşuyor.
Kadere bakın ki, Rusya’ya karşı Türkiye’yi koruyacak Amerika ve Avrupa, Türkiye’yi parçalamak istiyor. Rusya da buna karşı bizim yanımızda yer alıyor.
Tıpkı kurtuluş Savaşında olduğu gibi, Mandacılar kaybedecek.
Bülent Esinoğlu
ulusalkanal.com.tr