İncitme Gönül
Saygıdeğer okurlar ve sorumluluk sahibi insanlar, inancımız gereği Yüce Allah dili, dini, ırkı ve rengi ne olursa olsun çalışarak hayatını idame ettiren bütün kullarına iki günlük fani dünyada haddini bildikleri müddetçe kabiliyetlerine göre iş verir, aş verir, para verir, mal verir, mülk verir, üstüne üstlük makam ve mevkii verir.
Ama Yüce Allahın inayetiyle devleti ve aziz milleti adına geldiği ya da getirildiği makam ve mevkilerde hikmeti kendinden bilerek “dediğim dedik, çaldığım düdük” anlayışıyla hareket edenlerden verdiğini er ya da geç misli misline geri alır.Bunun dün olduğu gibi bugün ve halen ülkemiz başta olmak üzere bütün dünya ülkelerinde ders almak isteyenler için örnekleri çoktur.Ama her en hikmetse bu acı örneklerden ne ülkemizde nede dünya ülkelerinde ibret alarak kendisine çeki düzen veren makam ve mevki sahibi yok denecek kadar azdır.
İşte Yüce Allah’ın inayetiyle devleti adına aziz milletine hizmet etmek için geldiği ya da getirildiği makam ve mevkiin sarhoşluğuna kapılarak kendisine bu hakkı Allahın inayetiyle tanıyan insanlarını görmezden gelen zatı muhteremlere “Yunus Emre’nin dizeleriyle hatırlamada da bulunalım istedik.
Kendini zaman zaman servetin büyüsüne ya da makamın yücesine kaptıranlara yunustan birkaç güzel söz;
“Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül.
Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek, yolu incitme gönül.
Mevla verince azma, geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül.
Dokunur gayretine, karışma hikmetine,
Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül.
Sevmekten geri kalma, Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma, gülü incitme gönül.
Konuşmak bize mahsus, olsa da bir güzel süs,
Ya hayır de, ya da sus; dili incitme gönül.”diyor, saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
İncitme Gönül