İnce Hastalığın İncelikleri
Bizim tıp dilinde ‘tüberküloz’ diye isimlendirdiğimiz hastalık halk arasında … verem… ince hastalık… zafiyet… ciğerde duman… ciğerde yara… gibi farklı adlarla bilinir. Bir hastalığın böyle değişik isimlerle anılmasının başlıca iki sebebi vardır. Biri, hastalığın çok iyi anlaşılamamış, tam olarak tanımlanamamış olmasıdır. ‘Körlerin fil tarifi gibi’ herkes hastalığı kendi bildiği özellikleriyle tanımlamaya çalışır, bunun sonucu da bir hastalık için pek çok isim ortaya çıkar.
Bir diğer sebep de hastalığın kendisinden veya isminden korkan hastalar için daha ‘sevimli’ alternatif bir isim yaratılmak istenmesidir. Mesela, özellikle çocuklarda astım yerine alerjik bronşit denmesi böyle bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Çünkü, halkın büyük çoğunluğu, astımı ‘haksız yere’ insanı bir anda nefessiz bırakabilen, tedavisi olmayan ve ömür boyu devam eden ‘kötü’ bir hastalık olarak bilir.
Oysa alerjik bronşit ismi, hastalar arasında, adeta modernliğin simgesi olan alerji kelimesinin yarattığı olumlu havanın da büyük etkisiyle çok rahat kabullenilir.
Tüberküloza gelince. Burada en fazla ‘verem’ kelimesinin yarattığı kötü çağrışımlar önemli olmalı. Çünkü verem, ilaçları bulunana kadar, hastalara kan kusturan, tutulanların pek çoğunu bir deri bir kemik bırakan ve sonunda da ölümüne yol açan bir hastalıktı. Veremli hastaların yürekleri paralayan hazîn hikâyelerini anlatan nice roman, şiir, şarkı, türkü, film… vardır.
İnsanlar bir taraftan verem olanların her geçen gün erimelerine acırlar, ama bir taraftan da onlardan uzak dururlar. Çok haksız da değillerdir, çünkü verem bulaşıcı bir hastalıktır. Bundan dolayı da veremli olan biri toplumdan âdeta dışlanır; hele de köy, kasaba… gibi küçük yerleşim yerlerinde. Veremli olduğu bilinen birine kız vermezler… onu aralarına… oyunlarına almak istemezler. Bunun için de veremli biri, hastalığını saklar; onu başkaları bilsin istemez.
Ciğerde duman… ciğerde yara gibi isimler hep bu hastalığı gizleme ihtiyacından çıkmıştır. Duman, adı üstünde dumandır; bir rüzgar esse dağılıp gider. Yara gerçi dumandan daha ağır bir durumu ifade eder, ama o da öyle çok korkutucu bir kelime değildir. Yara bu; eninde sonunda iyileşeceği sanılır.
Zafiyet, yani zayıflık, dermansızlık anlamlarına gelen, belirli bir hastalığı işaret etmeyen bir tanımlamadır. Herkes çok farklı sebeplerden dolayı zafiyet geçirebilir; her zayıflayanın illâ verem olması gerekmez.
İnce hastalık ismini ise oldukça ‘romantik’ bulurum. Bunu herhâlde edebiyatçılar icat etmiş olmalılar diye düşünürüm. Bu güzel terim, bir yandan hastalık dolayısıyla kişinin zayıflamasını da ifade eder; ama asıl veremin ‘ince’ yani hassas ruhlu, duygusal insanların hastalığı olduğunu akla getirir.
Doktorların da kafası karışık
Halk arasında olduğu gibi doktorlar da tüberküloz ismini kullanmaktan kimi zaman kaçınırlar. Meselâ, bazı göğüs hastalıkları hastanelerinde servisler ‘spesifik’ ve ‘non-spesifik’ diye ikiye ayrılmıştır. Spesifikle kastedilen tüberkülozdur; non-spesifik ise tüberküloz dışı demektir.
Hekimler de tüberküloz adını ağızlarına almamak için bazen ‘spesifik pnömoni’ veya ‘akciğer infiltrasyonu’ terimlerini kullanırlar. Biliyorsunuz, pnömoni zatürree, yani akciğer iltihabı demek.
İnfiltrasyon ise, birçok anlama gelen bir kelime. Bu, biraz da taktik meselesidir sanki. Bazen tüberküloz teşhisi kesin değildir; bir deneme tedavisi yapılarak durum kanıtlanmaya çalışılır ve haklı olarak da hasta tüberküloz ile damgalanmak istenmeyebilir. Veya, hasta ‘tüberkülozlu olduğu resmen kanıtlanmasın düşüncesiyle’ raporuna tüberküloz yazılmasın diye hekimden rica edebilir. Hekim de hastasına ‘kıyak’ yapabilir.
Çürüğe çıkmak
Bu durumla göğüs hastalıkları uzmanı olarak yedek subaylığımı yaparken çok karşılaşırdım. Bir ‘er’, diyelim ki askerliğinin bitmesine az bir süre kala ‘tüberküloz’ oluyor. Askeri kanunlara göre ‘tüberküloz’ askerliğin sonlanması demek. Bu belki, bazıları için ‘bulunmaz bir fırsat’ olabilir, ama çoğu erimiz giderayak tüberküloz teşhisi almamak için yalvar yakar olurdu. Çünkü bir kere raporuna ‘tüberküloz’ yazılacağı için memleketinde herkes hastalığını öğrenmiş olacak; iş bulmakta, evlenmekte zorlanacak. İkincisi, tüberküloz sebebiyle askerliğin bitirilmesinin halk arasındaki adının‘çürüğe çıkmak’ gibi çok ‘sakil’ bir sözcük olması.
Gelelim neticeye
Neticede hastanın da doktorun da kafası karışık bu konuda. Kızlarının tüberküloz olduğunu bildirdiğim bir annenin ‘Çok şükür kızımız tüberkülozmuş; biz de verem mi yoksa diye ne kadar korkmuştuk, uykularımız kaçmıştı, doktor bey’ diye boynuma sarılıp gözyaşı döküşünü seneler sonra bile unutamıyorum