İlk Ticari Transgenik Hayvan: Keçi
Transgenik bitki ekim alanları kısa bir zamanda 148 milyon hektara ulaşırken, hayvancılık sektörü de gen aktarma teknolojisinden yararlanmak için vakit kaybetmemiştir. Aslında daha 1980’li yıllarda mikroenjeksiyon yöntemini kullanarak transgenik fareler elde edilmiştir. O tarihlerde transfer edilen genin ürünlerinin daha kolay, ucuz, bol miktarda üretiminin sağlanması hedefi çizilmiştir. Yani transgenik hayvanların artık bir biyoreaktör, yani protein fabrikası (Molecular Pharming!) olarak kullanımı için kollar sıvanmıştı.
Öncelik kârlılığı nedeniyle ilaca verilmiştir. Farelerde başlayan bilimsel çalışmalar ağırlıklı olarak tavşan, domuz, koyun, keçi ve inek gibi memelilere yönelmiştir. 1991 ve 2003 yıllarında değişik ülkelerde daha kaliteli peynir üretimi için, normal süte göre daha fazla protein (kazein) içeren süt üreten transgenik inek geliştirilmişse de ticari olarak tescil edilmemişlerdir.
Fakat 2009’a gelindiğinde ürünü hayati önemde bulunan transgenik keçi ilk ticari transgenik hayvan olarak tescil ediliyor . Sözkonusu ürün ATryn, biyotek hayvanlardan elde edilen ilk ilaç olarak GTC Biotherapeutics firması tarafından kanın pıhtılaşmasını önleme (antikoagülan) amacıyla piyasaya sürüldü. Kalıtsal antitrombin eksikliği teşhisi koyulmuş hastaların tedavisinde, ameliyatlarda, doğumlarda, uzun süren yataklı tedavilerde çok kullanılmaktadır. Birçok alternatifi olmasına rağmen ATryn, genetik yapısı programlanmış olan keçilerin sütünden elde edilir. Antitrombin, antikoagülan yani kanın pıhtılaşmasını önlenleyen özelliği olan bir plazma proteinidir.
Mikroenjeksiyon yöntemi ile insan antitrombin genleri, keçi embryolarının hücre çekirdeklerine aktarılmıştır. Böylece keçinin süt bezleri, insana özgü antitrombini üretebilecek hale getirilmiş ve keçinin sütünden ilacın hammaddesi elde edilmeye başlanılmıştır. ATryn, genetiği değiştirilmiş hayvanlardan üretilen ilk ilaçtır. İlaç olarak kullanılacak maddeleri hayvan vücudunda üretmek, sentetik yöntemlere göre hem daha hızlı, hem de daha ucuza maloluyor. Örneğin onaylanan ilaçta kullanılan antitrombin, bağışlanan insan kanından da elde edilebiliyor. Ancak ABD’deki bütün kan bağışlarından antitrombin elde edilse bile, toplam miktar yılda 100 kg’ı ancak buluyor. Oysa aynı miktara 150 keçi sağılarak ulaşılabiliyor. Üretici şirket GTC Biotherapeutic’in elinde, ilaç yapımına adanmış 1500 keçi var. Üretici firmanın görüşüne göre, transgenik bir keçiden elde edilecek olan antitrombin miktarı, 90.000 yıl boyunca yapılacak olan kan bağışıyla elde edilecek olan antitrombin miktarına eşittir. İlacın AB’de de kullanım izni çıktı.
Aslında Hollanda ikinci transgenik hayvan olarak tavşanı dolaylı olarak tescil etti. Sözkonusu transgenik tavşan sütünden Pharming (PHAR.AS) firmasınca (www.pharming.com) geliştirilen RUCONEST ilacı “hereditary angioedema” hastalığına (deri, bağırsak, ağız ve boğaz ağrısı, anjioödem) karşı kullanılmak üzere 2010 yılında tescillendi.
Genetiği değiştirilen hayvanlarda bugüne kadar her hangi bir hastalıkla karşılaşılmamıştır. Fakat işin etik tarafı ile ilgili olarak ABD de bir hümanist topluluğu yaptığı açıklamada bu gelişmenin, hayvanların insanlar için birer araç haline getirildiğini dile getirerek, işin etik olmadığını dile getirmiştir. Buna karşın bilim çevreleri genetik olarak değişikliğe uğramış keçi sütüyle, her yıl iki milyon çocuğun hayatına mal olan ölümcül ishal ilacı olarak da kullanılabileceğini beklemektedir.
İlk transgenik hayvan olarak tescil edilen keçi, ilaç başta olmak üzere süt üretimi (Çin: İnek), organ nakli (domuz: Kanada) ve balık üretimi (ABD) konusunda transgenik çalışmalar yapan kuruluşlar için cesaretlendirici olmuştur. Ve sözü edilen uygulamaların kısa zamanda pazara çıkacağı beklenmektedir.
Prof. Dr. Nazimi Açıkgöz