İlk kıpırdama Fransızlar’dan
Doların alevi, Merkez Bankası’nın kararlı tutumu ile baskı altına alınmaya çalışılıyor. Aslında yaşanan dolar yangınına, kundaklama demek de mümkün. Tartışmaların doları körükleyeceği belliydi. Peki bu çıkışlar, özel sektörün yüklü dolar borcu olmasına ve Amerika Merkez Bankası’nın faizleri artırarak daralmaya gideceğini bas bas bağırmasına rağmen neden yapıldı? Makro ekonomiye girecek değilim fakat çok kısa özetlemeye çalışalım.
***
Dünya ticaret hacmi 14 trilyon dolar civarında. Ancak dünya tahvil piyasalarında dolanan, bir emtiadan başka emtiaya, çeşitli hisselere giren çıkan para 1 katrilyon dolar olarak hesaplanıyor. İşte bu para, ‘serseri para/sıcak para’ olarak tanımlanıyor ve istediği ülkeye girip çıkarak tüm dengeleri alt üst edebiliyor.
Son örnek Rusya dersem, şüphesiz daha iyi anlaşılacaktır. Bu sıcak katrilyon doları en çok para değeri inişli çıkışlı ülkeleri seviyor. Düşükken alıyor yükselmeye başladığında umulmadık anda çıkıyor ülke ekonomilerini alt üst edebiliyor, geçmişte örneğini çok gördük. Sıcak paradan kurtulmanın yolu faizleri artırarak kendi para değerinizi düşürmekten geçiyor ki, Ankara’nın çıkışlarında bu hedefin etkisi büyük. Ancak bunu kendi üretim, yatırım, ticaret hacimlerini artırarak değil talimatlarla yapmaya kalkışmak ise yaşandığı gibi çok yönlü sarsıntılara neden olabiliyor.
SON 3 YILDIR SIFIR ÇEKİYOR
Sıcak paradan kurtulmanın asli çözümü; üretimi artırmak ve doğrudan yabancı yatırımlarını çoğaltmaktan geçmeli. Ancak İzmir son üç yılda yabancı yatırımlarda neredeyse sıfır çekiyor. Oysa 2000’lerden itibaren ekonominin en büyük başarılarından birisi, doğrudan yatırımları ülkeye az çok çekmesi olmuştu.
***
Geçtiğimiz günlerde Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Laurent Bili ile kokteylde bir araya geldiğimizde, sözleri bana yabancı sermaye yatırımlarını düşündürdü. Bili’ye göre Fransa, yeniden dış yatırımlara ağırlık verme sürecine girdi. Bili, Türkiye’de bulunan Fransız şirketlerinin genel müdürlerinin yanında ekonomi ve kültür müsteşarlarını da alarak geldiği İzmir’i çok yönlü incelediklerini anlattı. Büyükelçi’nin anlattıkları bende İzmir’de yeni ve büyük bir yatırım düşündükleri izlenimi yarattı. İzmir’de, halen Schneider Electric; Weber (Saint Gobain), Lisi Aerospace ve Air Liquide gibi büyük Fransız şirketleri bulunuyor.
Büyükelçilik Bölgesel Ekonomik Ateşesi ZelihaToprak’ın çabalarıyla İzmir’in Fransızların dikkatini çektiğini söyleyebilirim..
Kentin sevilen siması Toprak, kurduğu samimi ilişkileri kentine ekonomik ve kültürel katkıya dönüştürmek için büyük çaba harcıyor. Ülke ekonomisinin konjonktürü elbette etkili ancak zaten sınırlı sayıda olan yabancı yatırımcıyı çekebilmek adına yerel tüm dinamiklerin odaklanmaları da o kadar önemli. Çok sayıda Zeliha Toprak’lara ihtiyacımız var. Hele şu sıralar....