‘’Göz görür ama ruh sever aslında’’Evlenebilmenin giderek zorlaştığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Hafta sonları tanıdıkların aracılığında evlilik görüşmesi yapan gençlerin sayısı epeyce çok. Ama pazartesiler çoğunlukla yalnız karşılanıyor. Beraberinde “Bu seferde olmadı, evde kaldım” ya da “Benim istediğim kişi henüz dünyaya gelmedi” gibi düşüncelerin eşliğinde hayatın gerçekliğine geri dönülüyor.“Elektrik almak” her neyse, bir türlü alınamıyor. Beğenme standartları o denli yüksek konuluyor ki bu standartlarda insan bulmak neredeyse imkânsız. Böyle bir insan olsa bile o insanın seni beğenip beğenmeyeceği de ayrı bir konu.
Üniversitenin son seneleri ve iş hayatının başlangıç dönemleri eş bulmak ve evlenmek için uygun dönemler gibi görünüyor. Sonrası her geçen gün standartlar değişiyor ve zorlaşıyor. “Şimdi bu kadar bekledim... Her önüme çıkana ‘evet’ diyemem... Olmuşken en iyisi olsun... Evlendikten sonra daha iyisini görürsem pişman olurum...” gibi düşünceler evlenme niyeti taşıyan pek çok genç insanın kafasını meşgul ediyor.
İlk görüşte aşk bir masaldır! Türk filmlerinin ana teması yapıldığı için olsa gerek insanımızda çok sık rastlanır bir özellik oldu. Aslında dış görünüş sevebilmek için elbette gereklidir ama asla yetmez ve öncelikli de olmamalıdır.Düşünün hediyenin paketini beğendiniz aşık oldunuz ama ya içi boşsa…
Duruma böyle bakınca, yani “elektrik aldım, almadım” ''daha iyisi varsa’’ ‘’fiziksel güzelliğin ilk planda olması’’ gibi kriterlerin öncelikli tutulması sanki eş değil de vitrin için bir süs eşyası seçiliyormuş hissini uyandırıyor bende…
İlk gördüğünüzde âşık olduğunuzu sandığınız kişiyi grip olmuş, pijamalarıyla yatakta burnunu çekerken gördüğünüzde ne olacak... Sabah uyandığında gözü çapaklanmış kadın veya adam ilk görüşte âşık olup da evlenmeye karar verdiği adamla veya kadınla aynı duyguları devam ettirebilecek mi?
Bu soruları düşünmeden aşk üzerinden ve de aşka fazla yüklenerek yapılan evliliklerin sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Evlilik için ilk görüş, ilk elektrik denilen şey o güne kadar kafada oluşmuş bir şablonun o kişiye uyup uymadığının test edilmesi sadece. Eğer tamamen dışındaysa yapacak bir şey yok. Ama ilk görüşmeden, ilk görüşmenin gücünün çok üstünde bir anlam beklememek en doğrusu.
Demem o ki elektriğe fazlaca takılmamak lazım. Ne aradığını bilerek bakmak karşıdaki insanı daha doğru değerlendirebilmek için iyi bir başlangıç. Ama sadece başlangıç. Tek başına aradıklarımız üzerine odaklanmak, karşımızdakini kendi kriterlerimize göre ‘uydu-uymadı’ denklemine indirgemek, sonra da “Hiç duygu oluşmadı, etkilenmedim. Aradığım kişiyle alakası yok!” diye düşünmek bir yerlerde fire veriyor.Eğer ilk görüşteki duyguyu karakter besliyorsa ne ala değilse facia…
Aşkın anlamını az çok anlayan herkes bilir ki aşk, karmaşık bir duygudur ve bu duygunun gelişebilmek için zamana ihtiyacı vardır. İlk görüşte birinin fiziksel çekimine kapılmak ve delicesine tutulmak bazen mümkün olabilir. Bu daha çok hormonlarla ilgilidir ve hormonlara güvenemezsiniz. Böylesi duygularla çıkılan evliliğin sonrasında iyi olacağına dair bir kanıtımız yok. Fiziksel özellikler geçici. Dediğim gibi dünyanın türlü türlü halleri içinde fiziksel özellikler o kadar çabuk şekil değiştiriyor ki. Evlilik gibi önemli bir konuyu ilk görüşte aşkla başlatmak akıllıca görünmüyor.
Elektrik meselesini bir kenara bırakıp daha gerçekçi nedenler üzerinde odaklanarak karar vermek önemli diye düşünüyorum. Mantık evliliğini öncelediğim sanılmasın. Elbette yüzüne baktığında gönlünün kaynayacağı bir eş görmek isteyebilir insan ve bu doğrudur da. Ama bunun tek başına bir kritere dönüşmesi ve ilk buna bakılmasının yanıltıcı olduğudur benim söylemeye çalıştığım.
En önemli arayışları sevmek ve sevilmek olan insanların delicesine âşık olma beklentilerinin yerine, doğal çekiciliği ve sevilebilirliği koymalarının önemli olduğunu düşünüyorum.Ortak ilgi ve değerler noktasından birbirlerine samimiyetle eğilmeleri gerektiğine inanıyorum. Zorlaşan evlenmeler, yakın geleceği hatırı sayılır oranda evliliğe küsmüş insanlarla dolduracak gibi görünüyor. Sonuç olarak denk olmaya ve karakter güzelliğine elektrikten daha fazla önem versek mutluluğumuz için kayda değer bir şey yapmış olacağız …