İlk Cumhurbaşkanı Kim?
Bu bir soru.
Kimse o kadarını biliyoruz demesin veya bilmeyen olur mu hiç demesin.
Bilmeyenler de var elbet. Üstelik halen tahsil yapan öğrenciler arasında bile var. Hem de onlarca.
Şimdi meseleyi
uzatmadan mevzuya girelim. Kaynak, şu anda edebiyat öğretmenliği yapan bir öğretmen. Sınıf on bir. Yani bir nevi lise üç.
Bir edebiyat dersinde konu cumhuriyetin ilk yıllarına gelir. O zamanki şiir, nesir ve edebiyatın diğer türleri hakkında bilgi veriyor öğretmen. Bir anda sorar:
İlk cumhurbaşkanı kim?
Sınıfta bir sükût. Öğretmen şaşkın. Soruyu tekrarlar. Parmak yok. Biraz bekler. Nasıl davranacağını düşünür. Derken bir parmak. Öğretmen ‘söyle’ der. Alakasız bir cevap… ardından bir parmak daha. “Sen söyle” der öğretmen. Doğru cevap gelir. Herkes rahat. İlk cumhurbaşkanının kimliği tespit edilmiştir.
Doğru cevap veren öğrenciye sorar öğretmen. “Niçin bekleyerek cevap verdin.” “Tereddüttüm vardı ve arkadaş yanlış söyleyince düzelttim…”
Bu yazı burada son bulsaydı yandığımın resmiydi benim. Yoksa devam edecek. Yazı sona erseydi denilecek laflar belliydi yani. Daha gençliğe atasını, dedesini, babasını unutturdular. Kafalarının içini örümcek ağıyla doldurdular. Bilerek yaptılar. Ettiler. Astılar. Kestiler. vs vs…
Her şeyin bir suçlusu bulunacak ya ondan.
…
Öğretmen biraz düşünür tekrar sorar: Şu anda ki cumhurbaşkanın adı ne?
Yine derin bir sessizlik. Hani öğretmen belki bunu bilirler; radyo tv, gazete, dergi, magazin haberleri, moda vs vs… “Güncel” yani…
Sınıf, yani lise üçüncü sınıf sessiz.
“Söyleyecek biri yok mu” diye inler vaziyette tekrarla sorusunu. Bir parmak… Alakasız bir cevap. Sonra tekrar bir parmak daha. Bu sefer doğru cevap.
“Var mı başka söyleyecek, doğru arkadaşınızın cevabı” der öğretmen.
Ve sessizlik devam eder…
Bu yazıya bu bölümle başlasaydı denilecekleri biliyorum.
Zaman ne hale geldi. Milleti milli ve manevi değerlerden uzaklaştırdılar. İnsan gül gibi kişiyi bilmez mi. Nereye gidiyor bu toplum. Vah vah… Tüh tüh…
…
Daha anasının karnında dünyaya gelmeyi bekleyen çocuk; kreş eğitiminden başlayıp lis son sınıfa kadar her gün ‘and’ okumayı duyduğu, belli zaman sonra okumaya (af edersiniz ezberlemeye) başladığı, önemli gün ve haftalarda cumhuriyetin kurulma hikâyelerini dinleyerek büyüdüğü bu nesil hala bazı şeyleri bilmiyorsa kabahat kişi de mi sistem de mi anlayamadım.
Günümüzde televizyonlarda haberleri, belgeselleri, özel çalışmaları, dini ve milli bayramları bir yana bırakın; hiç değilse magazin programlarında falanca ve filanca ne giymiş nerede uyuya kalmış anlatılırken siz hiç mi bir şey duymadınız.
…
– Söyle bakayım Ebu Cehil kimdir?
-Daha oraya gelmedik öğretmenim…
– Peki, Ebu Bekir kimdir?
-Tanımıyorum öğretmenim…