İlişkiler Sadece Ticaretle Olmaz
Rusya ile ticari ilişkilerin normale dönmeye başlaması, umut verici gelişmedir. Buna, Suriye’nin de ilave ediliyor olmasını, olumlu gelişmelerin devam edeceğine dair işaret olarak almalıyız.
Arzu edilen ilişkilerin sınırları elbette bellidir; karşılıklı toprak bütünlüğüne saygı ve iç işlerine, karışılmayacağına dair güvence…
Şöyle bir ilişki, sağlıklı bir ilişki değildir. Rusya da, Amerika gibi, bizi yönetmeye ve bizi bölmeye kalkarsa, bu ilişkiye ilişki denmez.
Gelelim ticari ilişki ile siyasi ilişkilerin sınırlarına…
Rusya, Türkiye’nin turizmini ayağa kaldırsın, bizden sebze meyve alsın, inşaat sektörüne iş alanı açsın, bizim ekonomimizi ayakta tutsun!
Öte yandan ben, Karadeniz’e NATO’yu çağırayım, Suriye ve Doğu Akdeniz’de, NATO ile birlikte Rusya’ya karşı olayım.
Biraz daha açalım, ben sana düşmanlık yapmaya devam edeyim. Ama sen benim ekonomimi ayakta tutacak unsurları temin etmeye devam et.
Suriye için de durum aynıdır.
Bir taraftan, Suriye ile ilişkileri düzelteceğim derken, öte yandan “Esad gitsin” sözünü tekrar edip durmak! Suriye devletinin başındakini istemeyeceksin ama Suriye ile iyi ilişki kuracaksın!
Ya bizim mantığımızda bir bozukluk var. Ya da iç tüketime yönelik söylemler var. Belki de, Esad buna gülüp geçiyor.
Yok, eğer Suriye ile düşmanlık baki kalsın ticaret yürüsün diyorsan, işte siyasetle ticaretin ilişkisinin, kritik noktası burasıdır.
Şu cümlenin, ne kadar yanlış bir anlayışı yansıttığı ortaya çıkmaktadır. Ülkelerin dostları veya düşmanları yoktur. Çıkarları vardır. Tam bir İngiliz ahlaksızlığı…
Dostluklar olmadan ticaretin olmayacağı bir dönemden geçiyoruz.
Genelde ilişkiler özelde siyasi ilişkiler, söylemlerle yürüyen bir süreçtir.
Eğer Esad’a saldırmaya devam etmenizin sebebi; Suriyeli sığınmacıları, “bu katile gerimi gönderelim” gerekçesiyse, bu da yanlış bir yaklaşımdır.
Çünkü Suriyeli sığınmacıların Türk vatandaşı yapacağım dendiği günden beri, ülkenin her yerinde, huzursuzluklar tavan yaptı. AKP’liler bile, karşı çıkmaya başladı.
Bir olumlu gelişmeyi daha ifade etmekte yarar var.
Bilindiği gibi Ahrar-u Şam ve Nureddin Zengi Tugayları, al Nusra ile birlikte hareket ediyorlardı. Genelde Halep’in kuzeyinde, Suriye ordusu ile savaşıyorlardı. Elbette ülkemizden giden lojistik destekle…
Yakın Doğu Haber Ajansının verdiği habere göre; Ahrar-u Şam ve Nureddin Zengi Tugayları al Nusra’dan ayrılmışlar. Ve Halep’te Suriye ordusuna karşı verdikleri savaşı durdurmuşlar.
Buradan, Türkiye’den, Suriye’ye, giden terör desteğinin biteceği anlamı çıkar.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
