İlhami Nalbantoğlu’ndan: Kısa Kıssa Öyküler
İlhami Nalbantoğlu’nun 10. kitabı, Kısa Kıssa öyküler adıyla, 140 sayfayla bize ulaştı.
Ahlat Kültür, Sanat ve Çevre Vakfı’nın 16 ncı yayını olan “Kısa Kıssa Öyküler” İlhami Nalbantoğlu’nun bir başka yönünü daha ortaya koyuyor. Araştırmacı, yazar ve ressam Nalbantoğlu’nun koltuğundaki karpuz sayısı bir hayli fazla. Ama, maşallah hiçbirini yere düşürmüyor, başarıyla taşıyor.
Kitabın önsözü “Ahlat’ın sesi olmak” cümlesiyle başlıyor, Hikmet Altınkaynak imzasıyla karşımıza çıkıyor. Altınkaynak Önsözünün bir yerinde:
“İlhami Nalbantoğlu artık Ahlat’ın sesi olan bir öykücü. Onu içtenlikle kutluyorum, öykü yazarlığınd7a da yolunun açık olmasını diliyorum” diyor.
Kitap içinde 38 öykü yer almış. Bunlar kısa kısa anlatımlar. Bazı başlıklar: Mito, Cin Sülo, Çelebi, Babam, Erkek güzeli, Çarşı savaşları, Tilki, Yurttaş, Abo dayı, Deniz Bayram, Neriman, Özgrür vd.
Mito: ‘60’lı yılların başında lise eğitmi almak için Bitlik’e geldiğimizde ilk kez karşılaştığımız pek çok şeyin yanında, kısa boylu kara ve oldukça da çirkin bir adamın general üniforması içerisinde olağan dışı ve bir general ile örtüşmeyen tavır ve hareketleri dikkatimizi çekmişti’cümlesiyle başlıyor anlatım.
İlhami Nalbantoğlu, düz yazı, öykü anlatımında başarılı. Dolambaçlı yollardan yürümüyor. Cümleleri biraz uzunca olsada, anlatacaklarını doğrudan, açık bir ifade biçimiyle ortaya koyuyor.
Öykülerden, kısa cümleler alarak devam edelim efendim:
1. Kentin tek kasabıydı, sabahları erkenden kalkar, dükkanı açar, doğruca mezbahanın yolunu tutardı. Akşamdan mezbahaya getirdiği ortalama bey koyun ya da keçinin kesim işine başlardı (Bakara Memet, Sayfa: 22)
2. Ellili yılların bir Anadolu kentinde, onca yoksulluk ve fakirliğe karşın, uygarlığın ve ilericiliğin önde gelen bireylerinden biriydi. Fakirlik ve kentin hemen her ortamına tüm acımasızlığıyla yansıyorken, farklı bir mekan dikkatleri çekiyor (Topal Muzaffer, Sayfa:34)
3. Ne yeşil çim sahalar, ne rengarenk futbol ayakkabıları, ne de futbol oynamak için türlü türlü futbol topu vardı. Ama büyük bir futbol heyecanı yaşıyordu. Hemde ne heyecan (Tilki, Sayfa:66)
4. Erzurumlu bir demiryolu işçisinin dokuz çocuğundan biriydi Neriman. İlkokulu zorlukla bitirdi. Ailenin olanakları eğitimini devam ettirmeye elvermiyordu, diğer kardeşleri gibi (Neriman, Sayfa: 87)
5. Ankara’da, Kızılay’da Meşrutiyet Caddesi’nin girişinde bir üst geçit vardır. Çok yoğun bir güzergâh üzerinde bulunması nedeniyle günün her saatinde oldukça kalabalıktır. Bu kalabalıktan yararlanmak isteyen seyyar satıcılar, sokak şarkıcıları burayı mesken edinmişlerdir (Hakim, Sayfa: 99)