İletişim Biçimi Olarak Siyasi Şiddet
Referandumdan önce, siyaseti yakından izleyenler hep söyledi. Hanefi Avcı’yı bunlar tutuklar diye. Öyle de oldu. Gözaltına alınıp İstanbul’a gönderildi.
F-Tipi örgütlenmeyi, özgürlükleri savunan bir cemaat sananlara Avcı’nın gözaltına alınması hususu, moda değimle “kapak” olsun.
Yaşadığımız sürecin, demokrasi süreci ya da din özgürlüğü meselesi olmadığı ortadadır. Yaşadığımız süreç, Amerika’nın Kürdistan kurma sürecidir. Amerika’nın Türkiye’ye doğru yönelttiği silahtır.
Bazıları diyor ki, Fethullah’a dokunan yanar.
Aslında, Amerika’nın menfaatlerine, ya da o menfaatler için yapılmış planlara dokunanlar yanıyor.
Tertiplerin arkasındaki güç, ne Fethullah’tır, ne de siyasi iktidardır. Amerika’dır. Onun Gladyosudur.
Gladyonun hizmetkârları, kendilerini güçlü göstermek için, şiddeti bir iletişim biçimi haline getirdiler. İnşallah şiddet bir yaşam biçimi olmaz.
Yaşadığımız süreci korku toplumu diye tanımlayanlar vardı. Avcı’nın gözaltsından sonra, süreci tanımlamak için korku toplumu ifadesi yetersizdir.
Yeri gelmişken, bu durumlarda CHP’den medet umanlara bir çift sözüm olacak. Hanefi Avcı olayını, CHP’li yetkililer bir hukuk süreci gibi yorumlayacaklardır. Bundan eminim. Orduyu teslim alırlarken de komutanlar Ergenekon Tertibini hep bir hukuk süreciymiş gibi yorumlamışlardı.
Artık, mücadeleden kaçmak ve yurtseverlikten yan çizmenin adı “hukuk süreci, ya da mahkemeler bu işi halleder” oldu.
Anlıyoruz ki, ya da öyle anlaşılıyor ki, Kılıçdaroğlu da artık Washington Post’un yolunda yürüyecektir. Neden derseniz? Washington Post yazıyor. Ertesi gün Kemal Kılıçdaroğlu söylüyor.
Son üç ayda söylediklerini toplarsanız, eşittir Tayyip’in söyledikleri çıkar.
CHP’li dostlara yazık oldu. Bir kez daha boşuna umutlandılar. Ülkenin bağımsızlığı ve laiklik konusunda ona ne büyük umutlar bağlamışlardı.
CHP de yeniden bir Kemal Derviş dönemi yaşayacağımız anlaşılıyor. Çünkü Partide Batıcı liberaller ağır basıyor.
Solla karışık liberalliğin bir seçimlik ömrü olur. Sonrası Amerikan talimatları ile yola devamdır. Eğer hala Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey ortada kalmışsa…
"Ülkenin bağımsızlığı ve laiklik konusunda ona ne büyük umutlar bağlamışlardı." cümlesi ne demek oluyor? bu cümleyi ağzınızdan kaçmış kabul edelim.
Eylül 29th, 2010 at 09:43Bülent Bey, Türkiye'de bütün darbeler Amerika-Nato patentlidir. Size bir sır vereyim mi? artık darbe olmayacak! neden mi? Çünki Nato/Washington hattı Ankara'yı kaybetti. Monşerlerin üzerinde değil, Kendi öz dinamikleri üzerinde duran bir Ankara var. Kürt Sorunu'nu halletmiş bir Türkiye, Gelecek on yılın en büyük küresel gücüdür. Yaşayıp göreceğiz.