İlber Ortaylı’yı Dinlerken…
“Trabzon’da Kitap Zamanı” sloganıyla açılan görkemli kitap fuarı bütün hızıyla devam ediyor. Fuar çerçevesinde birçok değerli şair, yazar ve ilim adamı okurlarla birebir buluşuyor. Misafir yazarlar, okurlara konferanslar veriyor; sohbet toplantıları gerçekleştiriyor. Şair ve yazarlar kitaplarını imzalıyor. 16 Şubat 2013 tarihinde Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde fuar etkinlikleri çerçevesinde değerli tarihçi İlber Ortaylı da okuyucusuyla buluşturuldu. Salon tıklım tıklımdı. Böyle hazır bir salona konuştu İlber Ortaylı. Ortaylı’nın konuşması Trabzon merkezliydi. İlber Ortaylı konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Görev icabı 1966 yılında geldiğim Trabzon, çok mütevazı ve tarihî kimliği ön planda olan bir şehirdi. Maalesef yanlış uygulamalarla zaman içerisinde Trabzon’da çok çarpık bir yapılaşma meydana geldi. Şimdi bu çirkin görüntü Belediyenin gayretleriyle silinip şehir yeniden imar ediliyor. Yapılan kentsel dönüşümlerle Trabzon’un eski hüviyetine kavuşacağına inanıyorum. Trabzon köklü bir geçmişe sahip müstesna bir yeri olan tarih ve kültür şehridir. Fizikî yapısındaki ve madencilik ile ziraattaki olumsuzluklara rağmen dış dünya ile olan irtibatını kesmeyerek ayakta kalmış ve varlığını devam ettirmiştir bir şehirdir.
Trabzon içine kapanık, bağnaz ve ırkçı bir şehir değildir. Tarihte tüccarların büyük çoğunluğu İtalyan ve Rum’du. Dinî misyonlar ve yabancı okullar yoğun olarak vardı. Yani burası kozmopolit hayata hazırlıklı ve böyle yaşamaya alışık bir bölgedir. Sadece burası değil, buranın sancakları ve kazaları da böyleydi. Mesela Giresun’un 30 küsur yıl belediye reisliğini yapan kişi Andrea’dır. Eğer burada bugün bazı şeyler olmuşsa sorumlusu buranın toprağı değildir.... Çok partili hayatta Trabzon çok aktiftir. İttihatçılığa karşı çıkan hareketin içinde aktif yer alır. Moskova’da TKP kurulur, buradadırlar. Karşı hareket de burada ortaya çıkar.
Kafkas ülkeleri ve İran’da gittikçe sıkılaştırılan bir yol takip etmek zorundayız. Bunun için burası en önemli noktalardan birisidir. Değişen hava trafiği şartları dolayısıyla bu bölge turizm bölgesi olacaktır. Buna dikkat etmeliyiz. Hatta bu önemlilik ve yapıcılık bütün yakın tarihimizi kapsar. Trabzon’un o dönemde gördüğü imar ve imkân, sonraki devirlerle kıyaslanmayacak kadar önemlidir. İkinci Abdülhamit bu kentte farklı dinden ve dilden tebaanın üzerinde koruyucu ve eşit davranıcı hükümdar tipidir.
İran- Osmanlı ve Avrupa ticaret yoludur burası. Çok eskiden kervan yolları batıya doğru devam ettiği halde, 19. asırda Trabzon Limanı’ndan Odesa’ya sevk edilmektedir. Odesa’dan şimendifer vasıtasıyla Kuzey Avrupa’ya nakledilir. Yani Trabzon’un bir anlamda iç kesimlerle; yani transit ticaret alakası bitmiştir. Fakat ulaşım çok yaygındır.
Burası(Trabzon) için söylenen laflara çok inanmayınız. Çünkü Trabzon içine kapanık, bağnaz ve ırkçı değil. Tarihte buradaki tüccarın büyük çoğunluğu İtalyan ve Rum’dur. Şehirde aşağı-yukarı benim bildiğim kadarıyla 8-9 konsolosluk vardır. (Osmanlı Döneminde 30 civarında idi), dinî misyonlar ve yabancı okullar vardır. Sadece gayri Müslim okullar değil, yabancı misyonlar da vardır. Yani burası kozmopolit hayata hazırlıklı ve yaşamaya alışık bir bölgedir. Eğer burada bazı şeyler olmuş ise bunun potansiyel ile kabahati sadece bu memlekette değildir. Bunu herkese söylemek lazım. Bu çok açık bir şeydir.
Burada bir olay olmuşsa değişiklikler ortaya çıkmışsa, insanların fikir ikliminde kaymalar varsa bunun sorumlusu buranın toprağı değildir. Çünkü Trabzon tarihte İzmir’den çok daha kozmopolit yaşayan bir vilayet merkezidir. Sadece burası değil; bağlı sancakları, kazaları ile de. Mesela Giresun’un 30 küsur yıl belediye reisliğini yapan kişi Andrea’dır, Andrea sonunda İkinci Abdülhamid’ten bizim başı bozuk paşalığı dediğimiz paşalık rütbesini de almıştır. Böyle Rum Ortadoks belediye reisinin yönettiği bir yerde bazı olaylar olmuş ise orada onu herhalde sadece oradaki insanların, Müslümanların yapısına bağlayarak izah edemezsiniz. Bunu bilmek lazım. Onun için tarihi belgelere lütfen dikkat edin.”
Ortaylı geçmiş zamanı çok iyi okuyan, basiretli ve irfanlı bir aydındır. Kulak vermeli...
Kitap fuarı nedeniyle Trabzon'a gelen meşhur tarihçi İlber Ortaylı Trabzon'da çok mühim mesajlar verdi. Tabir caizse Trabzon'u Trabzonlulara anlattı. Yani sadece tarihle ilgili konuşmadı. Ülke siyasetinin takip etmesi gereken rotadan da bahsetti. Ortaylı şöyle konuştu:
“II. Abdülhamit zamanı çok önemli bir dönemdir. İmparatorluk ideolojisinin, varlığının, tarz ve hayatının son dönemidir. Birinci Cihan Harbi’ne kadar Trabzon işgal görmemiştir. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed sayesinde burada Pontus kuvveti bitiyor, müthiş bir nüfus transferi meydana geliyor ve o günden sonra Trabzon harp görmüyor. İlk defa Birinci Cihan Harbi’nin içinde Rusya ile karşı cephelere girdiğimiz için, burası 1915’te bombalanıyor. Ve bir kısa Rus işgali dönemi var. Bu burada yeni bir aksiyonel oluşturuyor.
Trabzon halkı işgale ve yabancı müdahalesine karşı fevkalade hassas ve tahammülsüzdür. Her memlekette; yani dünyayla teması olan her memlekette böyle hassas bölgeler vardır, bunu bilmeniz vardır. Mesela Rusya’nın Baltık kıyıları. Ve yahut Almanya’nın Polonya ile Fransa ile sınırdaş gibi yerlerde bu hassasiyetler görülür. Ama en çok burada. Çünkü burası dış istilaya çok açık bir bölgedir. Ve 1915’te bir Rus istilası yaşandığı için de bu konuda son derece hassas, son derece tahammülsüz bir şehirdir. Birinci Harp’ten sonra mütareke dönemindeki olaylarda da bunu aramak lazımdır. Hepsinin kendine göre bir izahı vardır. Bölgenin harbe ve harp dolayısıyla gelen işgal veya hukuksuzluğa tahammülü yoktur, bunu bilmek zorundayız. Buna karşılık fiziki yapısındaki olumsuzluklar, madenler ve ziraattaki yetersizliklere rağmen Trabzon dış dünyayla kurduğu ilişkiler sayesinde idame-i hayat etmiştir. Birinci Harp’ten evvel buraya Rusya’ya düzenli iş göçü olurdu, bu buraya hayat verirdi. Birinci Harp’ten sonra Sovyet Rusya’nın ortaya çıkması ve dış dünyaya karşı duvarlarını kapatması nedeniyle Trabzon maalesef inzivada kalmıştır.
Sadece ve sadece büyükşehirlere göçle hayatını sürdürebilmiştir. İşte bu dönemde Trabzon’un aşırı derecede maarife düşkün olduğunu ve insanların bir ölçekte iktisadi hayattaki kıvraklığı elde edemediklerinden dolayı zenginleşmenin yolunu Türkiye bürokrasisine, ilim hayatına, serbest mesleklere girmekte buldukları bir gerçektir.
Bir sayım yaptığınız zaman mühendislik, tıp üniversite hocalığı gibi dallarda Trabzon Lisesi’nin yetiştirdiği talebe sayısının çok kalabalık olduğunu görürsünüz. Bu da eski liselerdendir. Sultan İkinci Abdülhamit Han devrinde kurulanlardandır, hatta daha evveldir. Bunların içinde mesela liseler var, Kastamonu, Konya, Afyon, Ankara, Adana, İzmir, Bursa, İstanbul, Edirne ve Rumeli’ye doğru gidiyorlar. Bunların içinde Trabzon; fevkalade Türk hayatına eleman yetiştiriyor. Bir diğer husus bu bölge Türkiye’deki siyasi çalkantılara karşı fevkalade hassastır. Çok partili hayata geçtiğimiz zaman denemesinde bile Trabzon’un çok aktif olduğunu görürsünüz. Mesela ittihatçılık ortaya çıkar, Trabzon çok aktif olarak içindedir, ittihatçılığa karşı bir hareket çıkar yine aktif olarak içindedir. Moskova’da TKP kurulur buradadırlar. Biliyorsunuz genel sekreter burada öldürüldü. Karşı hareket de yine burada ortaya çıkar. Demokrasiye geçtiğimiz vakit, DP ve CHP kavgasında çok enteresan bir kalıp olarak silme olarak bir partiye girmez burası, her iki taraf da kuvvetlidir. Her iki partinin kurmaylarına bakınız… Trabzonlular’ı görürsünüz arasında bu çok ilginçtir. Çünkü Trabzon’da siyasi hareketlilik göze çarpmaktadır. Son elli yılın içinde nüfus hareketliliği itibariyle en çok göze batanlardan biridir. Yani buraya göç olmak aksine buradan göç olur. Bunun yapısı ne zaman değişecek? Değiştiği gün gelmiştir. Yani Kafkasya ve Kuzey Karadeniz ve İran tabiatıyla tekrardan buraya entegredir. Bunun için bir şeyin üzerinde ısrarla durmamız lazım. AB’ye girelim veya girmeyelim, İran, Kafkasya ticaretini köstekleyecek tedbirlere mutlaka girmememiz lazım. Yani İran ve Kafkasya ülkelerine vize koyamayız. Rusya’ya, Kafkas ülkelerine ve İran’a vize koyamayız. Çok önemlidir bu...”
Tarihçi İlber Ortaylı'nın Trabzon'la ilgili tahlil ve yorumlarını çok isabetli bulduğum için buraya almayı, sizlerle paylaşmayı borç bildim. Çünkü ülkenin çimentosu olarak gördüğümüz Trabzon üzerinde her dönemde çirkin oyunlar oynanmaktadır. Böyle biline!...
- See more at: http://www.61haber.com/yazi/385-ilber-ortayli-yi-dinlerken.html#sthash.f9TPkEsM.dpuf