İkilem!
Yataktan nasıl kalkarsan kalk günün sana ne getireceğini asla bilemiyorsun. Çünkü her şey anlık değişiyor sana da bu değişime ayak uydurmak kalıyor. Gerginlikten nefret etmenin ve elinden geldiğince ondan uzak durmaya çalışmanın sana pek bir faydası olmuyor. O gerginlik yeter ki gelmeyi kafasına koysun eninde sonunda geliyor ve günü sana zehir etmeyi layıkıyla başarıyor.
Seni geren kişinin karşısında sinirlenmemek için çabalamak, içinden geçen sadist düşünceleri engellemeye çalışmak, gözlerinden her an akmaya hazır yaşları durdurmaya çalışmak kalbini ve ruhunu acıtıyor. Kendi kendine yaptığın telkinler seni biraz rahatlatsa da, yalnız kalmak ve kalmamak arasında ki o ikilimde çırpınmak seni yoruyor.
Ve bir sürpriz oluyor eskilerden biri çıkıyor ve seninle görüşmek istiyor. Cankurtarana sarılır gibi sarılıyorsun. Beraber yenen yemek ve beraber içilen kahve eşliğinde biraz dağılıyorsun. Sonrasında, yalnız kalmak ve kalmamak arasında ki o ikilimden ikisini de tercih ederek kurtuluyor yalnız başına eğlenmeyi tercih ediyorsun.
Yalnız başına eğlenmek; gidip bir bara tek başına oturup kendi benliğinden sıyrılıp etrafını gözlemlemek, fark etmek, empati kurmak demek…
Bir masada iki arkadaşın sohbetine gizlice dahil olmak demek, başka bir masada oturan kadının mutsuzluğunu yüzünden okumak demek, kalabalık halde oturulan diğer masa da kendini fark ettirmeye çalışan kadının çabalarına acımak demek, çiftli halde oturulan bir diğer masada yanında ki ile koklaşıp molalarda etrafını kesen erkekten iğrenmek demek, hemen önünde duran masada eğlenenlerin; gülüşlerine ve sonrasında ufakta olsa eğlencelerine dahil olmak demek…
Yabancıların yanından ayrılıp tanıdıklarının yanına gidip eğlenmeye çalışmak demek, eğlenirken ezilmemeye çalışmak demek, içten içe eğlenemediğini fark etmek demek…
Kısacası yabancıların yanında tanıdık, tanıdıklarının yanında yabancı olmak demek…
Hep yalnız olduğunu ama hiç yalnız olmadığını fark etmek demek…
Yaşanılan gerginliğin hayatının hep bir ikilem olduğunu anlamanı sağlaması demek…
