content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

05 Haz

İki Hayvan ve İki Ders

Geçtiğimiz günlerde Taksim Meydanı'nda çicekçilerin olduğu yerde bir arkadaşımızı bekliyorum. Buluşup The Marmara Otel'de ortak bir arkadaşımızla bir konuyu görüşeceğiz. Otoparkta sıra var, ben ışıklara gelmeden arkadaşımı görüp yardımcı olmak istiyorum. Dakikalar geçiyor arkadaşım ortalıkta yok. Telefonu arıyorum yanıt vermiyor.
O sırada bir sokak köpeği yayaların karşıya geçmek için beklediği yerde duruyor. Kimileri korkuyor kimileri de köpeği sevmeye çalışıyor.
Ağzımın bir karış açık kaldığı ve şaşkınlığımdan dolayı kendi kendime konuşmaya başladığımı bir olaya şahitlik yapıyorum. Dakikalardır kenarda bekleyen köpek yeşil ışığın yanmasıyla beraber karşıya geçmeye karar veriyor. Ve hızlı hızlı karşıya geçiyor.
Bir yığın iki ayaklı hayvanın kırmızı ışıktan bi haber olduğu, üst geçitlerin bulunduğu yerlerde bile, üst geçidin altından geçen hayvanlarla karşılaşınca köpeğin yeşil ışığı bekleyip sonra karşıya geçmesi karşısında söyleyecek söz bulamıyorum.
Tabi bu arada arkadaşım önümden geçmiş ve parka girmiş. Ben köpeği izleyeceğim derken, arkadaşımı gözden kaçırmışım.
Aracını park edip, otoparktan çıkan arkadaşımı görünce olayı heyecanlı heyecanlı anlatmaya başlıyorum. Köpeğin nasıl kırmızı ışığın sönüp yeşil ışığı yanmasını beklediğini ve kimilerin köpek kadar bile olamadığını anlatmaya çalışıyorum.
Kent köpeklerinin bile, kent trafiğine alıştığı günümüzde; kimi araç sürücülerinin, kimi yayaların trafik kurallarını hiçe saymaları karşısında, köpeğin yaptığı karşısında şapka çıkarıyorum.
Hafta sonları İstanbul gezileri
Her hafta sonu eşim Aynur'un yaptığı İstanbul gezisi programlarına katılıyorum. Tabi bazen aksatıyorum ve fırçayı yiyorum. İnanır mısınız Sultanahmet'in arkasında bulunan İstanbul evlerinin bulunduğu sokağı ilk defa gezdim. 43 yıldır İstanbul'da yaşayan biri olarak yüzüm kızardı. Keşke diyorum, bir grup oluştursak birde rehbe-rimiz olsa her hafta sonu İstanbul'u dünya kenti yapan mekanları tanısak. Tarihimizle tanışsak ve zenginleşsek…
Neyse hafta sonu İstanbul'da açılmış olan Akvaryuma gidiyoruz. İyi ki de, Aynur'un programına uymak zorunda kalıyorum. Akvaryumda, Okyanuslarla ilgili yeni bilgiler öğreniyorum. Dünyanın yüzde 72'sini oluşturuyormuş okyanuslar. Ve aynı zamanda dünyanın ekolojik dengesini oluşturuyormuş.
Çeşit çeşit balıkları tanıyoruz. İnsanların köpek balıkları ile beraber yüzmesini, tepemizden, yanımızdan sağımızdan solumuzdan geçişlerini izlemenin derin keyfini yaşıyoruz. Sanki denizin içinde zannediyorsunuz kendinizi.
Kızıldeniz ve Malatyalıoğlu'nun kızı ve damadı
Mısır Kızıl Deniz'de mercanlara yaptığım dalış aklıma geliyor. Bir grupla beraber dalmıştım. Erkekliğe de toz kondurmuyorum ama balıkadam kıyafetleri ile ağzıma hortum takıldığında başlıyorum korkmaya. Birçok kişi denizden çıkıyor ve dalmaktan vazgeçiyor. Yinede kuşanmışız kıyafetleri sudan çıkmak olur mu, erkekliğe toz kondurmuyorum. Balıklarla beraber yüzmeye başlıyorum. En dipte kumların üzerine oturuyorum ve fotoğraf çektiriyorum.
İnsan dünyanın her yerinde mutlaka bir tanıdık buluyor. Bizde tanıdıklar buluyoruz. Sevgili dostumuz Nihat Malatyalıoğlu'nun sevgili kızı ve damadı ile tanışıyoruz. Denizin dibinde fotoğraflarımızı da Malatyalıoğlu'nun damadı çekiyor.
At Nalı Yengeci, 70 yıl dişisinin peşinden ayrılmıyormuş!
Neyse yeniden Akvaryuma dönelim. Suyun içinde bir balık adam, elinde tuttuğu ilginç bir balık cinsi. Balığın adını soruyoruz.
At Nalı Yengeci diyor. Atlantik'de bulunurmuş. Benzer türleri Pasifik Okyanusu'nda da yaşıyormuş. Elini ısırıp ısırmadığını soruyoruz, yakalandığını zannederek balık adamın elini ayakları ile sıkmaya çalışıyormuş ama acıtan cinsten bir sıkma değilmiş.
Hani merakımız depreşiyor ve sormaya başlıyoruz. Dişisi ile erkeğinin nasıl ayırt edildiğini soruyoruz ve anlatmaya başlıyor. “Erkeği dişisine göre küçüktür. Erkeğin ön ayakları tombul oluyor.”
"Ve çok önemli bir ayrıntı anlatıyor. At Nalı yengeçleri ortalama 80 yıl yaşıyorlarmış. Erkek 10 yaşından sonra kendisine bir eş seçiyor ve 70 yıl boyunca eşini asla terk etmiyormuş. Olurda eşinden ayrılırsa, mutlaka buluyormuş.
Ve asıl olay. Sizce erkek At Nalı yengeci, dişiyle 70 yıl nasıl beraber yaşıyor biliyor musunuz? Ön ayaklarını, dişisinin arka ayaklarına geçiriyor ve arkasından asla ayrılmıyor. Biz sordukça aldığımız yanıtlar karşısında orada bulunanlar gülmeye başlıyorlar ve hayretlerini   gizleyemiyorlar.
Anlayacağınız hem eşine sadık hem de peşinden bir adım bile ayrılmayan bir balık cinsi, At Nalı Yengeci. Belki de nedeni, kendisi eşinin peşinden ayrıldığında bir başkasının dişisinin peşine takılacağını biliyor. Milyonlarca yıldır değişmeden sürdürülen bir davranış biçimi.
Kimi ansiklopedik bilgilere göre 250 milyon yıl, kimilerine göre ise 95 milyon yıl, kimilerine göre 45 milyon yıl, kimilerine göre ise 300 milyon yıldır değişmeden yaşamını sürdüren bir balık cinsi.
Ve en önemlisi ilk eşini seçtikten sonra, 70 yıl boyunca eşine ön ayakları ile taktığı kanca ile arkasından asla ayrılmayan bir balık cinsi.

NOT: Bu yazı 21 Haziran 2010 tarihinde Gerçek Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank