content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

16 Ara

İki Farklı Olay ve İki Farklı Bakış Açısı

 Son günlerde iki olay ve iki farklı tepki yaşanıyor. Birincisi, İstanbul'da öğrencilere yönelik uygulanan polis şiddeti iktidara karşı olanlar tarafından, "işte faşizm" denilerek iktidarın anti demokratik yönü ortaya konuluyor. Öğrenciler üzerinden bir muhalefet yükseltilmeye çalışılıyor.

 
Türkiye tarihinde polis ilk defa mı şiddet kullandı? Kamuoyunun diliyle soralım, 'güvenlik güçleri ilk defa mı orantısız güç kullandı?'  Toplumsal hafızası olan, aklı olan, mürekkep yalamış, haber izlemiş; çok eskiye gitmeye gerek yok son 20 yaşın üzerinde olan herkes  'geri zekalı ve deli' değilse, İstanbul'da yaşanan polis şiddetinin tarihimizde binlerce örneği olduğunu görecektir.

İkinci olay ise, Yüksekova'da askerler tarafından durdurulan iki araçtan birinde bulunan bir yurttaş başından vurulması. Askerlere göre durdurulan araçlarda bulunanlar PKK'lıydı ve Sedat Karadağ kendi kendisini vurmuştu. Gözaltına alınan 8 kişinin ise nerede olduğu bilinmiyordu

Kamuoyunda ise öğrencilere uygulanan polis şiddetine yönelik verilen desteğin, yüzde biri bile bu olayda ortalıkta gözükmüyordu.

Yumurta protestosu yapanların zihniyetlerine baktığımızda, kendileri dışında kimseyi konuşturmayacak, konuşturmamak için şiddeti kullanmaktan çekinmeyecek olanlardı. Kendileri konuşmak ve taleplerini iletmek istiyorlardı.  Ancak nerede AK Partinin yetkili biri   veya yandaş olarak gördükleri biri konuşma yapacaksa orada bitiyorlar ve konuşturmayarak protesto ediyorlardı

 
Kendilerine yapılan faşizmdi. Kendilerinin yaptığı ise, demokratik bir tavır oluyordu. Amerika'dan yaşanılanları izliyorum. Dışarıdan bakmak daha farklı oluyor. Ülkemizin topraklarında faşizm sürekli olarak varlığını koruyor ve onun sahipleri son 50 yılda üç büyük askeri darbe, 28 Şubat ve 27 Nisan e-muhtırası gibi post modern darbeler yapmışlar ve onlarca darbe hazırlığı yapmışlardı.

Polis şiddetinin AK Parti iktidarı ile başlamadığını, demokratik olmayan devletimizin görünen genetik en önemli özelliği olduğunu bilmek için, ilada mevcut iktidar karşıtı olmak gerekmiyordu.

AK Parti'nin polis şiddetini savunması ise demokrasiyi sindirememesinden kaynaklanıyordu. Ancak bu AK Partiyi faşist yapmıyordu. Aksine uzun yıllardır iktidar olamamanın ve karşısında demokratik bir muhalefetin olmamasından dolayı eski iktidar sahiplerini taklit etmelerine neden oluyordu

 
Demokrasiyi kabul etmeyen, gerektiğinde darbeleri alkışlayabilecek ve destek verebilecek olan protestocu öğrencilerin bile demokratik hakları olduğunun bilinciyle onlara uygulanan polis şiddetini kınıyor ve öğrencilerinde düşüncelerine katılmadıklarına yönelik güç kullanmalarını  olumlamıyorum.

Geçtiğimiz günlerde Taraf Gazetesi'nde Ahmet Altan, AK Parti iktidarına yönelik "Geriden muhalefet" başlıklı yazısında yaptığı tespitler çok önemliydi. Altan, AKP'nin iktidarda kalabilmesi için Türkiye'yi zenginleştirmeye, zenginleştirebilmek için dünyayla ilişki kurmaya, dünyayla ilişki kurmak için demokratik değerleri benimsemeye mecbur kaldığını belirterek, yaşanılan süreci teorisi olmayan bir demokrasi pratiği benzeterek, "Teorisi olmadığı, zihinsel bir hazırlık temeline oturmadığı için sekmeler, sıçramalar, geriye dönüşler sıkça ortaya çıkıyor" diyordu.

Ahmet Altan yazısında, İstanbul'da polislerin öğrencilere yönelik yaptığı şiddet ve bunu savunan iktidar sahiplerini ne güzel anlatıyor. Ve can alıcı  şu tespiti yapıyordu.

"Genelde bütün Türkiye'nin, özelde ise demokratların ortak bir çıkmazı var. AKP, bugün Türkiye'nin en "demokrat" partisi. Ama AKP yeterince demokrat değil. Deli gömleği gibi zihinlere dolanan bir çapraz bu. Düşünsenize, bir ülkenin en dinamik, en açık kafalı, en özgürlükçü kesimi olması gereken gençler bile "emekli generallerin" laflarına benzer laflarla muhalefet ediyorlar. AKP'den daha tutucu ve milliyetçiler. Dünyayla bütünleşmeye karşı çıkıyorlar. "Açılımları" geri çekmeye uğraşıyorlar

Çok haklı bir davanın sözcülüğünü yapan Kürt siyasetçilerle, Alevi siyasetçiler ise kendi insanlarının hak talebini, bu ülkenin bütün ezilenlerini savunacak geniş ve kucaklayıcı bir politikaya dönüştüremiyorlar. Ezilenlerin yalnızca bir bölümünün davasını savunup, diğer ezilenlerle ilgilenmeyince, bu politikalar ırk ve mezhep şovenizmine dönüyor."

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “İki Farklı Olay ve İki Farklı Bakış Açısı”

  1. 1
    Ahmet AY Says:

    Evet,
    Vicdanlar kendileri için istediklerini başkaları için de istemiyorsa vicdan olmaktan çıkmıştır.
    Sedat KARADAĞ ile Buse aynı acıyı yaşatmıyorsa bitmişiz demektir.
    Yüreğinize sağlık...



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank