İhracatçılar Değişim İstiyor
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), 8 Nisan’da seçime gidiyor. 6 bin 600 üyeye sahip, 12 ihracatçı birliğini bünyesinde barındıran ve yaklaşık 7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren birliğin bugüne kadar seçimleri, İzmir’deki diğer odalardan farklı atmosferde gerçekleşirdi.
Açıkçası, yine böyle bir seçim bekliyorduk. Sessiz, sedasız, içine kapalı...
İhracatçılarda Başkan Mustafa Türkmenoğlu yeniden aday olacağı sinyalini verdiğine göre, en büyük değişim Başkan’ın ünvanında yaşanacaktı.
Yasa değişikliği ile ihracatçılarda “Başkanlar Kurulu Başkanlığı” nın adı değişiyor, “Koordinatör Başkanlık” olacak.
Türkmenoğlu’na “Üç başkanlı unvandan, koordinatörlüğe, tenzili rütbedir bu” diye takılmadan yapamadık.
Her zamanki mütevazılığı ile gülümseyen Türkmenoğlu “Herşeye razıyız, yeter ki ihracat artsın” diyor.
Keşke, bu değişimlerle ihracat artsa!
EİB’de önce 12 birlik, kendi başkanlarını seçecek. Değişen yasaya göre Koordinatör Başkan 2 yıl değil 4 yıl görev yapacak. Yasanın getirdiği diğer bir yenilik, yönetim kurulu üyesini 9’dan 11’e çıkaracak olması.
* * *
Ancak şimdi ihracatçılarda ihracat yavaş artarken, aykırı sesler hızlı yükseliyor.
Öncelikle bu seçimlerde Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, sessizliği bozdu. Ege Giyim Sanayicileri Derneği eski başkanı Serdar Yavaşoğlu’nun seçimlere hazırlandığını biliyorduk.
Yavaşoğlu beklentimizden de iddialı çıktı. İhracatçı birliğinin bugüne kadar, küçük bir kesimin temsiliyle yönetildiğini iddia edecek kadar muhalif Yavaşoğlu. Küçük ve orta büyüklükteki ihracatçıların ihtiyaçlarıyla da ilgilenen bir yönetim oluşturmak üzere yola çıktıklarını söylüyor.
Yavaşoğlu, sektör kurulunda şimdiki başkan Jak Eskinazi’ye karşı liste çıkarttı.
Mücadelede hedef, Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği olarak görünse de Yavaşoğlu’nu dinleyince, emin olamadık. Sözleriyle, yalnızca hazırgiyimcileri değil, birliğin doğrudan kendisini nişan alıyor.
O zaman bir kez daha sormak zorunda kaldık.
‘Yeni adıyla Koordinatör Başkanlığa aday olmadığınıza emin misiniz’
* * *
Mustafa Türkmenoğlu’nun arkadaşı olduğunu ve dürüst bir başkan kimliğiyle hareket ettiğine inandığını belirtse de Yavaşoğlu açık bir kapı bırakıyor; “Mustafa devam edecek görünüyor, eğer etmezse adaylığım sözkonusu olabilir”
Bu yaklaşımdan sonra önemli olan kimin koordinatör başkan olacağı değil. İhracatçıların içlerinde bir sorgulamanın başlamış olması.
Bu açıdan Yavaşoğlu’nun sözleri önemli. Yavaşoğlu, açık açık “Yeni ihracatçılar yaratamıyoruz, ihracat yapmaya uygun kobileri ihracata teşvik edemiyoruz, yeni pazarlar bulma konusunda sıkıntılıyız. Yukarıda sürekli yönetimde olan küçük bir grup, aşağıdaysa ilgilenilmeyen bir çoğunluk var. Hep aynı kişilerin oluşturduğu, görevlerin adeta babadan oğula geçer gibi el değiştirdiği bir yapı sözkonusu.
Arkalarına çeşitli kurumların güçlerini alanlar, buraları mevkii haline getirmeye başladı. Ticaret Odası’nın gücü, ihracatçıların seçimlerinde kullanılmaya çalışılıyor. Hiçbir şekilde sahaya inmiyorlar” diyor.
Bir zamanlar Mimar Kemalettin’de kendisinin de çok çaba harcadığı Moda Merkezi’ni birlik yetkililerinin küçümsediğini ancak şimdi onlar sayesinde seçimleri yüzde yüz alacağına inandığını anlatıyor Yavaşoğlu.
* * *
Okların birçoğunu üzerine yiyen, görevi bırakmaya hazırlanan Jak Eskinazi ile de görüştük.
“Konuyla alakası olan olmayan, seçime girdi. Serdar Bey’in ihracatçılığı tartışılır. Demokratik bir çözüm olmalıydı. Ben yerimi gençlere bırakacağım dedim, ihracatçı olmayanlara değil. Tüm bu yaşananlara üzülüyorum” diyerek Eskinazi de sert konuştu.
Evet, şu an yükselen ses öyle herhangi bir itiraz sayılmaz, sayılmamalı.
Tartışılması gereken nokta şurası; Ege İhracatçı Birlikleri’nin deyim yerindeyse “sivilleşmesi” isteniyor.
Bazen seçimler, yalnızca kurumlarda isimlerin değişmesine değil, kurumun kendini yeniden tanımlayabilmesine de zemin hazırlar.
Türkmenoğlu yapıda sevilen bir isim.
Başkanlığa devam etse de bu kez tabandan gelen bu değişim mesajını daha iyi görmesi gerekecek.
Bir soruya yanıt...
Hayat çoğu zaman enteresan; kadını, erkeği fark etmiyor,
Geçen gün, Başkan Aziz Kocaoğlu’nun kadın gazetecilere verdiği yemeği anlatmıştık.
Elbette yorumlar birbirinden ayrı. Kimi bazı arkadaşlarının uslubuna takılmış kimisi Başkan’ın anlattıkları şakaydı neden inandılar diye yazmış. Demek ki siyasette ya da iletişimde Başkanın kafa bulma yöntemi ile yol aldığına inanıyorlar.
Bazı yorumlara dair sorular soralım diye düşündüm önceleri. Sonra, sonrası...
Vazgeçtim.
Bizler, belli görev, yetkiyi yakalamış kadın gazeteciler böyle konularla oyalanırsa, nasıl “Yetkili görevlerde kadınlar yok” demeye hak bulabiliriz ? Kaldı ki o gece hepimizin tek amacı kadınlara değer verecek, değer yaratacak uygulamaların destekçisi olabilmekti.
Hoşgörmeyi öğrendikçe ve sonuca odaklanabildikçe demleneceğiz...
* * *
Evet soru sormayalım da, bir soruya yanıt vermeden de geçmeyelim.
Köşe komşum Hamdi Türkmen de, Başkan’ın kadın gazetecilerle buluştuğu gaceye dair “Kızlar şakası gibi” diye yazdığı yazısında “O akşam, bizim kızların aklına Başkanın tramvay projesini Bakan Binali Yıldırım’ın birlikte yapalım önerisine dair, CHP Genel Merkezi izin verir mi diye sormak gelmemiş olmalı” diyor.
Kadınların böyle bir avantajı var işte, genç gösteriyorlar..
İlahi...
2005 UNIVERSIADE oyunlarını herkesin karşı çıkmasına rağmen iktidar partisinin atadığı temsilciyle yapmaktan vazgeçmeyen, Aliağa -Menderes hattını metroyu ucuza getirmek için şirket kurarak devletle yapmaktan çekinmeyen Başkan şimdi tramvayı, yüzde 50 ortaklıkla yapmayı mı CHP?Genel Merkezi’ne soracak.
Ah sevgili Türkmen, Sevgili ağabey, ne yazık ki sizin kızlar Başkan’a “Neden UNIVERSIADE’ı hükümetle paylaştınız, size karşı kullanmazlar mı?” diye sorduklarında “Bu kentin her kuruşu kıymetli, destek olacaksa herkesle ortak olurum arkadaş” dediği zamanları hatırlayacak kadar yaşlandı...
* * *
Galiba bazen ‘filleşme hastalığı’na yakalanıyoruz.
Genç filleri disipline etmek için fil yetiştiricileri ayaklarına zincir bağlar ve zincir uzunluğunda adım atmaya alıştırırlarmış. Filler yetişkin hale geldiğinde ayağına bağlı zincirleri kırabilecek güçte olmasına rağmen zinciri kıracak adımı atamazlarmış.
Gecenin sonrası da gösterdi ki bazen, file gücüne fark ettireceğimiz yerde, “zincirlere bak” diye diye oyalanıyoruz.