İfakat Belgeseli
Toprak kokar Karadeniz kadınının elleri… Kınalı parmakları aş ve iş’te yara bere olmuştur hayatla mücadele eden bu yiğit savaşçıların. Odun kesip taşımak, çay toplamak, tarla kazıp biçmek, inek sağmak, fındık toplamak, evin işlerini görmek… Bunlar Karadeniz’de kadının bitmek tükenmek bilmeyen işleridir. O eli öpülesi kadınların bu işlerden emekli olma gibi bir şansları da yoktur. Son nefeslerini vermeden bu işler onları bir türlü bırakmaz
Karadeniz’de erkek gurbete gider genellikle. Çünkü ekmek parası kazanmak için başka yapacak pek bir iş de yoktur bölgede. Gurbete gitmeyen erkekler de ya gündelik işlerle uğraşarak evine bir somun ekmek getirir, ya da gününü kahve köşelerinde geçirerek zaman öldürür. Evin ve köyün işlerini paylaşmak gibi bir dertleri yoktur erkeklerin. O işler doğuştan kadınlara ihale edilmiştir. “Onlar erkek işi değildir” deyip işin içinden çıkmışlardır.
Karadeniz kadınının çileli hayatını konu alan nefis bir belgesel izledik geçenlerde. Forum Trabzon’da ikinci galası yapılan belgesel film “İfakat” adlı talihsiz bir kadının şahsında Karadeniz’in tüm kadınlarının çileli hayatını getiriyor ekranlara. Bu mühim belgeseli, bu yörenin çocuklarından biri olan gazeteci Orhan Tekeoğlu hazırlamış. Çaykara’nın zor coğrafyasında doğan, çocukluğunu bu topraklarda geçiren Tekeoğlu gördüklerini yansıtmış belgesele. Onun için çok doğal ve gerçekçi bir belgesel çıkmış ortaya.
Belgesele ad olan “İfakat” Çaykaralı bir kadın… 1991’de iki kızıyla birlikte yaylada öldürülen bu talihsiz kadının öldürülme sebebi hâlâ bilinmiyor; onu hunharca öldürenler hâlâ bulunamamış. “İfakat” bu belgeselde Karadeniz kadınının acılı hayatını sembolize ediyor. O öldürüldükten sonra bu yörede yaşayanlar “İfakat öldü, kurtuldu; biz hâlâ kurtulamadık” derlermiş. Ne kadar acı ve acıklı bir manzara teşkil ediyor Karadeniz kadınının yaşadıkları...
Değerli gazeteci ve yönetmen Tekeoğlu çok güzel ve isabetli bir iş yapmış bu belgeseli çekerek… Bir yılda son halini almış “İfakat-Uçuruma Yürüyen Kadınlar” belgeseli… Bu sanıldığı kadar kolay olmamış; Orhan Tekeoğlu, çekeceği belgesele destekçi bulmak için kapı kapı dolaşmış iş camiasında... Neticede beklediği desteği bularak kolları sıvamış Tekeoğlu...
“İfakat” çoktan çekilmeliydi. Aslında geç kalmış bir çalışma olarak da değerlendirilebilir bu... Zira Karadeniz kadını bu çileyi yüzyıllardan beri çekiyor; herkes bu durumdan haberdar, fakat “İfakat” çekilene kadar kimse bunu sanal platformda ne hikmetse pek dile getirmiyordu. Kim bilir belki de erkeklerin işlerine gelmiyordur kadının zor hayat şartlarını ülke gündemine taşımak… Bunu, ‘bindiği dalı kesmek’ olarak da yorumlayabilir iş kaçkını erkekler!… Fakat Orhan Tekeoğlu duyarlı bir Karadenizli olarak fincancı katırlarını ürkütmeyi de göze alarak bu işe el atmış çok şükür… Ses getirmiş her bir çile karesi…
Belgeseli izleyen şehirli hanımlar yatıp kalkıp hallerine şükretmelidirler. Zira bu belgeselde de görüldüğü gibi Karadeniz’in bahtsız kadını çile kazanında pişmektedir. Onların bir günü bir yıl kadar uzun olmaktadır. Gün ışımadan başlayan zorlu hayat, gece karanlığına kadar devam etmektedir bu yörede… Burada yaşayan kadınlar sabır taşına dönmüştür. Erkeğin askerliği bir buçuk yıl sürse de onların askerliği bir ömür sürmektedir. Belgeseldeki bir teyzenin dediği gibi “Karadeniz’de gelinlik yapan bir kadın direkt cennete gider!...”
Karadeniz’e dışarıdan bakanlar her nedense bu bölgenin sadece yeşilliğini görürler; bu yeşilliğin içindeki kara bahtlı kadınların çileli hayatını hiç düşünmezler. “İfakat” belgeseli bize yeşilin içindeki karayı ve moru gösteriyor. Bu belgeselde ormandan küfelere doldurulup getirilen, ineklerin dışkısıyla gübreye dönüşen, tarlalardaki ekinleri gürleştiren hayvan gübresinin ve bir avuç unun hangi safhalardan geçtiğinin acı hikâyesine tanık oluyoruz. Fakat kan kusup kızılcık şerbeti içtiğini söyleyen bu kadınlar, yine de hayata dört elle sarılıyorlar.
Karadeniz kadınıyla karıncalar arasında ilgi çekici benzerlikler tespit eden gazeteci Orhan Tekeoğlu; Karadeniz erkeğinin de, karıncaların erkeğinin de yuvayı erken terk ettiğini söylüyor. Hayatın zor işçiliği kadınlara kalıyor. Gazeteci Tekeoğlu’nu yürekten kutluyorum.