İdeoloji Öfkeyi Beslerse…
Benim ideolojim yok, ben ideolojilerden hoşlanmam diyen kimse, ya bilinçli olarak kendi dünya görüşünü gizlemeye çalışıyordur, ya da kendisinin de, bir ideolojiye sahip olduğunu fark edemeyecek kadar cahildir.
Bir ideolojiye karşı çıkabilme, bir başka ideolojiye sahip olmakla mümkündür.
Herkesin bir ideolojisi vardır. Yeter ki o ideolojinin başkalarını rahatsız edecek konuma gemesin.
Kaç tane ideoloji var derseniz, dünyada kaç çeşit iktidar varsa o kadar çeşit de ideoloji vardır. Toplumlar içindeki mikro iktidarlar, mikro ideolojiler de buna dâhil.
İdeoloji deyince, aklımıza düşünce kalıpları gelir. Sağ düşünce kalıpları, sol düşünce kalıpları, zengin elitleri önceleyen düşünce kalıpları, seküler düşünce kalıpları, dini düşünce kalıpları, piyasa toplumu düşünce kalıpları vs.
Bunların birçoğu bir diğerinin içinde hayat bularak varlığını sürdürüyordur.
Her iktidar bir düşünce zemini üzerinde iktidarını sürdürebilir. Buna o iktidarın ideolojisi, inancı veya düşünce kalıbı denebilir. İktidarlar, iktidar desteğinin sürmesi için tabanlarını sürekli kendi ideolojileriyle beslemeye devam ederler. Televizyonlar, haber kanalları bunu için vardır. İktidarda kalmanın kılcal damarlara kadar işlemesi, iktidarın birinci işlevidir.
Her hangi bir ideoloji ne zaman çevresi için zararlı hale gelir?
Toplumda bir kesimin bir başka kesimi düşman ilan etmesi ve bu düşmanlığı besleyecek öfke sınırlarının genişlemesiyle düşmanlık başlar.
Egemen sınıflar işçi sınıfını düşman ilan ederse veya dindarlar sekülerleri düşman ilan ederse, toplumun bir kesimi bir başka kesimine karşı huzursuzluk içinde kalır.
Bu durum; öfkenin ideoloji ile beslenmesidir. Öfke ideolojiyi besler, ideoloji öfkeyi besler. Birbirlerinin motoru haline geldiğinde, IŞİD, PKK, tabansız aşırı sol örgütler gibi örgütlenmeler oluşur.
İdeoloji öfkeye dönüştüğünde örgütlenme hızlanır.
İdeoloji öfke arasındaki ilişki, barutla ateş arasındaki ilişkidir.
Günümüzden örneklersek, laikliğe karşı öfkenin artık dinciler tarafından şiddete dönüştürüldüğü aşamaya geldik. Yani ideoloji öfkeyi besler hale geldi. Artık ülkemizde adı DAEŞ olmayan ama onlar kadar laiklere öfkeli hücreler oluştu.
Atatürk heykellerine saldırıların artması, şortlu kızlara saldırılar, öfkeli ideolojik kadroların, öfkesinin şiddete dönüştüğünü gösterir.
Bir ideoloji keskinleşmeye başlayınca, kendini var eden “ılımlı ortamı” da ortadan kaldırmak ister. Ilımlılar, artık öfkeliler için ayak bağıdır.
Benim ideolojim yok, ben ideolojilerden hoşlanmam diyen kimse, ya bilinçli olarak kendi dünya görüşünü gizlemeye çalışıyordur, ya da kendisinin de, bir ideolojiye sahip olduğunu fark edemeyecek kadar cahildir.
Bir ideolojiye karşı çıkabilme, bir başka ideolojiye sahip olmakla mümkündür.
Herkesin bir ideolojisi vardır. Yeter ki o ideolojinin başkalarını rahatsız edecek konuma gemesin.
Kaç tane ideoloji var derseniz, dünyada kaç çeşit iktidar varsa o kadar çeşit de ideoloji vardır. Toplumlar içindeki mikro iktidarlar, mikro ideolojiler de buna dâhil.
İdeoloji deyince, aklımıza düşünce kalıpları gelir. Sağ düşünce kalıpları, sol düşünce kalıpları, zengin elitleri önceleyen düşünce kalıpları, seküler düşünce kalıpları, dini düşünce kalıpları, piyasa toplumu düşünce kalıpları vs.
Bunların birçoğu bir diğerinin içinde hayat bularak varlığını sürdürüyordur.
Her iktidar bir düşünce zemini üzerinde iktidarını sürdürebilir. Buna o iktidarın ideolojisi, inancı veya düşünce kalıbı denebilir. İktidarlar, iktidar desteğinin sürmesi için tabanlarını sürekli kendi ideolojileriyle beslemeye devam ederler. Televizyonlar, haber kanalları bunu için vardır. İktidarda kalmanın kılcal damarlara kadar işlemesi, iktidarın birinci işlevidir.
Her hangi bir ideoloji ne zaman çevresi için zararlı hale gelir?
Toplumda bir kesimin bir başka kesimi düşman ilan etmesi ve bu düşmanlığı besleyecek öfke sınırlarının genişlemesiyle düşmanlık başlar.
Egemen sınıflar işçi sınıfını düşman ilan ederse veya dindarlar sekülerleri düşman ilan ederse, toplumun bir kesimi bir başka kesimine karşı huzursuzluk içinde kalır.
Bu durum; öfkenin ideoloji ile beslenmesidir. Öfke ideolojiyi besler, ideoloji öfkeyi besler. Birbirlerinin motoru haline geldiğinde, IŞİD, PKK, tabansız aşırı sol örgütler gibi örgütlenmeler oluşur.
İdeoloji öfkeye dönüştüğünde örgütlenme hızlanır.
İdeoloji öfke arasındaki ilişki, barutla ateş arasındaki ilişkidir.
Günümüzden örneklersek, laikliğe karşı öfkenin artık dinciler tarafından şiddete dönüştürüldüğü aşamaya geldik. Yani ideoloji öfkeyi besler hale geldi. Artık ülkemizde adı DAEŞ olmayan ama onlar kadar laiklere öfkeli hücreler oluştu.
Atatürk heykellerine saldırıların artması, şortlu kızlara saldırılar, öfkeli ideolojik kadroların, öfkesinin şiddete dönüştüğünü gösterir.
Bir ideoloji keskinleşmeye başlayınca, kendini var eden “ılımlı ortamı” da ortadan kaldırmak ister. Ilımlılar, artık öfkeliler için ayak bağıdır.
Öfkeli İslam’ın siyasal İslam ile çatışması noktasına geldik. Bu durum Irak ve Suriye’de zaten vardı.
Davutoğlu’nun DAEŞ için öfkeli gençler demiş olması, Davutoğlu’nun yukarıda izah etmeye çalıştığım ideolojik mekanizmayı iyi tanıdığını gösterir.
Amerika’nın Suriye, Irak ve Türkiye’de öfkeli İslam-ı kullanma kolaylığı, anlattığım bu ideolojik yapılanmayı iyi analiz etmesinden kaynaklanıyor.
İdeolojisini öfkeye dönüştürmüş örgütleri emperyalizm kullanır. Kim destek verirse o kullanır. Örgütlülük dış destek olmaksızın yaşayabilen bir yapı değildir.
Bülent Esinoğlu
ulusalkanal.com.tr ile çatışması noktasına geldik. Bu durum Irak ve Suriye’de zaten vardı.
Davutoğlu’nun DAEŞ için öfkeli gençler demiş olması, Davutoğlu’nun yukarıda izah etmeye çalıştığım ideolojik mekanizmayı iyi tanıdığını gösterir.
Amerika’nın Suriye, Irak ve Türkiye’de öfkeli İslam-ı kullanma kolaylığı, anlattığım bu ideolojik yapılanmayı iyi analiz etmesinden kaynaklanıyor.
İdeolojisini öfkeye dönüştürmüş örgütleri emperyalizm kullanır. Kim destek verirse o kullanır. Örgütlülük dış destek olmaksızın yaşayabilen bir yapı değildir.
Bülent Esinoğlu
ulusalkanal.com.tr