İdeal ve İdeolojide Taraf İhaneti…
Sivas’ta Madımak’a sıkılmayan su, habercilere sıkıldı.” İfadesi, 13.03.2012 tarihinde Kanal D Ana Haber bülteninde, spiker M. Ali Birant’a ait…
Hiçbir zaman tarafsız olmayan, kendi ideal ve ideolojisinde ‘taraf’ olan, CIA ajanı olduğu, Amerika’dan yüksek maaş aldığı söylenen malûm adama…
Haber kanalları, ajanslar, aldıkları haberleri; değiştirmeden, ilave yapmadan, abartmadan ve halkı tahrik/tahrip etmeyen biçimlerde, şekilde verilmesi gerekirken, varsa “Basın Ahlak yasası” da böyle olmasını emrederken, sözüm ona söylerken, güdümlü medyanın, özellikle TV. kanallarının bu tür yayın ve programları hazırlamaları, fütûrsuzca yayınlamaları; bu memlekete, vatana, millete fayda sağlamaz, zarar verir, millî bütünlüğü bozar, halkın arasında uçurumlar meydana gelir.
“Ötekileştirme” ve kendi görüşünde olanları, su yüzüne çıkarmak; bence sadece bir hata değil, büyük bir ihanettir.
“Haçlı Seferleri”nin bir devamı olan ideolojik çıkmazlarda, dipsiz kuyularda, hedefi belirsiz yollarda zemin hazırlayan veya arayanları bu mümtaz millet ve hakka dayanan akl-ı selim çok iyi biliyor, bildiği için de bu zihniyet,maddi büyük destek ve güçlerine rağmen iktidar olamıyorlar, olamazlar..
Sivas Madımak Oteli olayında, insanları diri diri yakanların kimlerin olduğu, bu oyun ve tuzağın nasıl hazırlandığını bilmeyen sağır sultan bile kalmamışken, inat edercesine bu olayı Müslümanların üzerine atma gayretleri hâla devam ediyor, silahın ocundan çıkacak kurşun Müslümanları gösteriyor, devam edeceğe de benziyor.
Beslenen, şişirilen, Millî/Manevi değerlerden payını alamamış medyada bulunan bilinen gazeteleri ve televizyon ekranlarını bi zahmet takip edin, atılan manşetlerin, köşe yazsılarının vahametini görün, vicdanlarda karar verin…
Madımak’a kurban olarak seçilen,1998 yılında 'Başbağlar katliamı' davası takipsizlikle sonuçlandı. Otuz üç kişinin hayatını kaybettiği dava, faili meçhul kaldı ve dosya rafa kaldırıldı.Başbağlar mazlum ve mağdurlarını nereye koyacağız, neden tıssss bile çıkmıyor?...
TC. Kanunlarının sorgu altına aldığı ve neticede salıverdiği tutuklu birkaç gazeteci hakkında koparılan yaygaralar, bir bardak sudaki fırtına, zavallılık ve mide bulandıran, saf beyinleri sulandıran bir olay olarak da ayrı bir kumkuma özelliği taşımaktadır.
Bu adamlar, hep böyle yapıyorlar. Tanzimat fermanından, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar, hep istismar, hep tahrik, hep yalan/dolan, hep bir tertip ve oyunların peşindeler.
Atatürk, Cumhuriyet, laiklik, demokrasi,devrimler adına cıyaklamayı çok iyi biliyorlar.
Peki bu devletin temelinde harçları bulunan gerçek vatanseverler, Müslümanlar nerede?
“Malla, canla, ilimle, irfanla, kalemle, kelamla, edeple, ahlakla” ilgili ne yapıyoruz?, neyin neresindeyiz?
M. Ali Birant gibi adamların kafaları nereden, hangi kaynaktan beslenirse beslensin, başta ABD olmak üzere, bütün emperyalist güçler, şer kuvvetler, AB, BOP, proje, pılan, oyun, tuzak hazırlarsa, hazırlasınlar, zehirlerini kusarlarsa kussunlar; sadece dünya için değil, Ukba için de amentüsü ve imanı olan Müslümanlar, İslam Âlemi ne yapıyor, nereye gidiyoruz?
“Ey Müslüman, titre ve kendine dön!” ikazını beklemeden, ayağı kalk…
“RAHAT MISIN MÜSLÜMAN?” isimli Türkiye ve Dünyanın en uzun şiir oratoryomdan rahatsız olan Müslüman beylere ne demeli bilemem?...
Ozan Seyfi hicivlerinden birinde şöyle diyor:
Ekranları doldurdu, şarlatanlar, zübükler,
Kolbastıyla, dümtekle, milleti oyalıyor,
Kasarlı züppelerden, bu insanlık ne bekler?
Onlardan miras diye, onursuzluk kalıyor.
Kemâli cevap veriyor:
Ekran beyaz bir perde, doğru yayınlar nerde?
İmanlı beyinlere, böyle iniyor perde,
İnsanlık kaldı ise, yiğit olan bir yerde,
Miras akıl işidir, deli olmayan serde.
EVET: Kaos asrında Türkiye ve dünya ülkeleri büyük bir arayış içinde bocalıyor.
Hak ile bâtılın mücadelesi kıyamete kadar devam edecek, Allah nurunu tamamlayacaktır. Yeter ki biz görevimizi yapalım, cihadı unutmayalım. Sular aka aka yatağını bulur, ne kadar büyük bir sel olursa olsun, ummanlara kavuşurken bir damla hükmündedir.