İdeal Toplum
Bir toplumu veya halkı düzeltmenin yolu; dillerini düzeltmekten geçer! Dilimizi düzeltip birbirimize yaklaştıkça birbirimizi tanıyacak, birbirimizi tanıdıkça da aynı olduğumuzu anlayacağız. Fakat karanlık işlerle uğraşan egemenler, halkın cahil kalmasını ister!
Kendi milli çizgilerini islamın çizdiği sınırlar gibi yansıtanlar var. Bunlar İslam kisvesi altında milli heveslerini gizleyip başka milletlere de milliyetçilik ve ırkçılığın haram olduğunu, milliyetçilik algısının ümmete zarar vereceğini söylerler. Fakat bunların İslami hassasiyetleri kendi milletinin kırmızıçizgilerine kadar sürer. Onlar için İslam oraya kadardır, öteye geçirmezler. İslam onlar için bir basamak ve kalkandır. Kendi milletleri için yaptıkları milletperverliği, vatan sevgisini ve devletlerinin kutsallığını överken; kendi milletleri dışında bir milletin milletperverlerini de 'islami referansları' baz alıp ırkçılıkla itham ederek acımasızca eleştirirler! Artık bu klasik koddan çıkmalıyız...
Sadece iyi şeyler düşünerek iyi olunmaz, düşündüğünüz iyi şeyleri pratiğe yansıttığınız kadar iyisiniz. İnsanları hayvan gibi şuursuzlaştıran veya dünyevileştirerek köleleştiren, aynı coğrafyanın insanını sınıflara ayırtan politikalar üreterek oluşturdukları sınıflar arasında sınıf çatışması çıkartan nizam ile kendi argümanlarıyla mücadele etmediğimiz müddetçe; coğrafyamızda ittihad sağlanmayacak ve dolayısıyla kardeşkanı da akmaya devam edecektir.
Bugün coğrafyamızda birileri bir fırtına kopartmıştır. Bu fırtına sıradan bir fırtına değildir. Şayet bizler, ne gibi tedbir(ler) almalıyız, neler yapmalıyızı düşünmeye başlamazsak, bu fırtınanın sonucu çok daha kötü olacaktır. Bu bağlamda rüzgârı suçlamayı bırakıp yelken kullanmayı öğrendiğimizde; birçok sorunumuzu çözdüğümüzün de farkına varacağız.
Sadece Müslümanların değil, Musevi, Hıristiyan hatta inanmayanların bile güvenlik ve huzur içinde özgürce tartışıp yaşayabilecekleri bir dünya için gelin birleşelim, dedik, anlamadılar. Oysa dünyanın ekonomiden ziyade; insanı merkeze alan böylesi bir mefkûreye ihtiyacı vardır. Böylesi bir mefkûreye sahip olmayanların egemen olduğu bir dünyanın ilerlemesi ve insan onurunun hak ettiği bir statüyü kazanması zordur.
21. asırda gezegenimizde huzur, barış ve insan onurunun korunması için öyle bir şuur ve anlayışa ihtiyaç var ki; Bireyi toplumun himayesine aldırsın, toplumu da bireyin gayretiyle ayakta tutup rahatlatsın!
Allah buyuruyor ki; "Başınıza ne kötülük gelirse, elinizden bilin!" Doğrudur, insan elleriyle silahı icad etti. Silah ve insan: Silahı üreten insanlık tükenmek üzere... Kimine göre memleket kurtarmaktır kahramanlık, kimine göre de kalp kazanabilmektir. Şayet herkese aynı hassasiyeti gösteren ve eşit yakınlıkta olan ve her kesim için aynı kuralları uygulamak kaydıyla adil olan bir adalet anlayışını inşa etmezsek; herkesin kendince bir 'adalet anlayışı' üretmesi kaçınılmaz olacaktır! Böylesi bir anlayışı Ortadoğu coğrafyasında tekrar diriltmeyi başarabilen, tüm Ortadoğu halklarının gönüllerinde kahramanı olacaktır. Anayasa değişikliğinin düşünüldüğü bu dönemde Anaları Yasa düşürmeyecek değişikliklerin olması dileklerimle.
{ MB. Hedbi } 18.09.2014