İdeal Kilo ve Vücut Kitle Endeksi Gâvur İcadıdır
Sağlıklı beslenmek, yeterince hareketli olmak ve sigara-alkol kullanmamak şartıyla insanların kilolarının önemli olmadığına inanıyorum.
Nasıl herkesin boyu farklı ise ve bunun sağlıklı olmakla bir alâkası yoksa aynı durum kilo için de geçerlidir.
Mesela, “normal boy 1.70” diye, boyu 2 metre olan birini 30 santim kısaltmaya çabalamak veya boyu 155 olanı 15 santim uzatmaya çalışmak ne kadar akıl ve mantık dışı ise insanların kilolarıyla “oynamak” da bundan farklı bir şey değildir.
İnsanların kiloları veya vücut kitle endekslerinin “ideal” olması hiçbir şekilde onların sağlıklı ve uzun yaşayacaklarının kriteri olamaz!
Bence, insanların boyları gibi kiloları da genetik kontrol altındadır ve dolayısıyla da belirli şartları yerine getirmek kaydıyla kilolarla oynanmaması gerekir.
Tam aksine, insanlara sağlıklı olmaları için illâ “3 kilo vereceksin” veya “vücut kitle endeksini 27’ den 25’ in altına indireceksin” diye baskı yapmak onlara zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
Eğer yetişkin bir insan sağlıklı besleniyorsa, yeterince hareketli ise ve sigara alkol kullanmıyorsa kilosu 50 de olsa 100 de olsa fark etmez.
Bunlardan hangisi daha sağlıklı ve daha uzun yaşar?
Aynı yaşta, aynı cinste ve aynı boyda ve ‘hiçbir hastalığı olmayan’ beş insandan biri 45 kilo yani ‘zayıf’, biri 60 kilo yani ‘normal’, biri 75 kilo yani ‘fazla kilolu’, biri 100 kilo yani ‘obez’ ve diğeri de 130 kilo yani ‘aşırı obez’ olsun.
Bunlardan hangisi daha sağlıklıdır ve daha uzun yaşar diye sorsam ne cevap verirsiniz bilemiyorum ama benim cevabım şudur:
Bu beş kişiden sağlıklı beslenen, her gün en az 1 saat düzenli egzersiz yapan, sigara-alkol kullanmayan, her gece 7-8 saat uyuyan ve olur olmaz şeyleri kendine dert edinmeyen kimse, işte en sağlıklı olan da en uzun yaşayacak olan da o’ dur.
Sağlıklı olmayı ve uzun yaşamayı ne kilo ve ne de vücut kitle endeksi belirler.
Burada bunların kilolarını etkileyecek herhangi bir hastalıklarının olmaması şartını unutmamak gerekir.
Şunu demek istiyorum ki bir insanda herhangi bir hormon veya metabolizma bozukluğu yoksa kilosunun 45 veya 130 olması onun yaşama süresini belirlemez.
45 kilo olan birine 15 kilo aldırarak veya 130 kilo olan birine 70 kilo verdirerek onları daha sağlıklı yapamazsınız; aksine sağlıklarını allak bullak edersiniz.
Ancak…
Bu kişiler hormonal veya metabolik bir rahatsızlıktan dolayı bu kilolarda iseler elbette o rahatsızlığın giderilmesi gerekir.
O bozukluğun ortadan kaldırılması onları ‘olması gereken kilolarına’ getirecektir; bu olması gereken kilonun ‘ideal kilo’ ile hiçbir alâkası olmadığını sanırım artık anladınız.
Zaten farkındaysanız bir bozukluğun düzeltilmesinden bahsettim; kilolarının ideale getirilmesinden değil!
Sağlıklı beslenme nedir?
Buraya kadar geldiyseniz ve söylediklerim aklınıza yattıysa gelin şimdi de ‘sağlıklı beslenme’ mefhumunun ne olduğuna bakalım:
BİR: Rafine şeker ve un ile bunlardan yapılan hiçbir şeyi yememek
İKİ: Her gün meyve yemek ama aşırıya kaçmamak
ÜÇ: Her gün mevsimin organik sebze ve salatalarından yemek.
DÖRT: Haftada bir veya iki gün taze balık yemek
BEŞ: Özgür hayvanların ürünlerini (süt, yoğurt, yağ, yumurta, et) tüketmek
ALTI: Yeteri kadar sıvı almak (ölçü: idrarın açık sarı olmasıdır)
YEDİ: Tereyağ ve zeytinyağından şaşmamak
SEKİZ: Yenebilenleri çiğ yemek, yenmeyenleri haşlama veya buğulama ile pişirmek.
DOKUZ: Yağda kızartma, mangal, tütsülemeden uzak durmak
ON: Günde sadece 2 öğün yemek; aralarda sadece bazen bir avucu geçmeyen badem, ceviz, fındık karışımı veya meyve kurusu-pestil yemek.
Yeterince hareketli olmak demek de günde 10 bin adım atmak veya bir saat süreyle yorulmayacak derecede ve düz yolda yürümek veya yüzmektir.
Gelelim neticeye
Bu yazımı okuyanların büyük çoğunluğunun “huysuz ve tatlı” kişiler olduğuna eminim.
Bunların birkaç fazla kilo veya endeksteki bir iki fazla puan için dertlenmelerine, o diyetisyen senin bu diyetisyen benim gezmelerine, geceleri uykularının kaçmalarına inanın ki ben de çok üzülüyorum.
Ve bu yüzden ne yediğimi ne içtiğimi ve ne de yazdığımı biliyorum.