İçinizdeki “Siz”
Yaşanmadan anlaşılmazmış bazı şeyler. Öyle dediler ama bakmak ve görmek denen kavram da var ya hani... Ve çoğu zaman görmelerinizin içinde değil midir, yaşamın en çetrefilli sinir uçuları..., olurları, olmazları, olurlarla olmazlarıarasındaki beyninizi kemiren tereddütlerinizin değirmen taşları... Bu anlayışla yola çıkarken bazı şeyleri yorumlayabileceğimizi sanırız, ama doğru ama eğri...
Her gününüz bir önceki günü aratıyorsa yaşamınızda; anılarınız, sevinçleriniz, üzüntüleriniz, yapmak isteyip te yapamadıklarınız, mutlu olduğunuz, mutlu olduğunuzu zannettiğimiz hayat ve hayal kırıklıklarınız...
Tüm bu yaşanmışlıklarınıza ya da yaşanmamışlıklarınıza bakıyorum da hayat geminizdeki namütenahi yolculuklarınızda, nedensizce biliçaltına iteledikleriniz ansızın çıkıp olumsuzluk adına ne varsa sizi gönül rahatlığıyla hedefinize ulaştırıyor. İçi boşalmış dünyanızda yep yeni roller, yep yeni senaryolar ve oyuncular belirmeye başlıyor. Ardından, "iyi" gördükleriniz ile "acaba" dedikleriniz arasındaki gitgelleriniz üzerindeki perdenin aralanmasıyla karşınıza çıkan seçeneğin cazibesinin gözlerinizi kamaştırması anındaki ürpertileriniz, ardından dop dolu bir coşkuyla akışınız ve aydınlığa bakışınız...
Kısa vadede şaşkın, orta vadede umutlu, ve mutlu olduğunuz seçenek anlarında, rüya mı değil mi diye şaşkınlıklar içinizdeki coşkunun en tatlı acılarını makyajlamakta bir bir...
Ritmine alıştımaya çalıştığınız yeni oyundaki tüm insanlar, kargaşa, karmaşa, gözünüzde büyüttüğünüz olayların, içine girmeye başladıkça ayaklarınızın altında kalmaya başlaması... Ve hayatın biblolarını yerleştirmeye başlarsınız göz kapaklarınızın altındaki sitematik düşüncelerinizde. Önceleri insanları olduğu gibi kabul etme gerekliliği üzerine kurguladığınız varsayımların içinden yavaş yavaş çıktıkça, siz olduğunuz, size ait şeylerin filmde vazgeçilmez kareler ve karakterler olduğunu anlamaya başlarsınız. Yaş ilerledikçe, hayat geminiz yüzdükçe, birilerine göre yaşadıklarınızın yerini birileri size göre yaşasın önyargısı almaya başlar.
Yaşamın sizi farkettiğini farketmeye başlarsınız, zihninizin üzerindeki örtü aralandıkça dinlerin, dillerin, ırkların, sınırların, düşüncelerin, şehirlerin, köylerin, kısaca birilerinin arasında veya biryerlerin içinde olduğunuz halde, benliğinizin içine gizlenmiş sizden birini keşfedersiniz.
Kiminiz belli edersiniz, kiminiz içinizde yaşarsınız bu farkındalık hissini...
Buraya virgül bırakarak birdahaki yazıma farkındalık olgusunu yazmak üzere hayatınızda ki olumsuz düşüncelerinizin olumlu ve onun sunduklarında güzellikler bulmanız dileğiyle...