İçerdeki Kahpe!… Felek mi!?..
Ninem derdi ki; ''kahpe içerdense, kapı tırkaz tutmaz!..''
Ve eklerdi arkasından, '' Güvendedir kapı; ardında kahpe yoksa; neylesin bekçi; tırkazı içerden kahpe tutmuşsa!..''
Yaşımız küçüktü, yıllarımız deneyimsiz... Kahpe kimdir; bilmezdik ki; tırkazın işlevini bilelim.
Güler geçerdik söze.. Cahiliydik kahpeliğin....
Öğrendik büyüdükçe, ortalıkta kahpeliği gördükçe.
Hırsızlık bir ekmekten; kahpelik bir öpmekten başlarmış!..
Kahpeyi bekçi koyarsan, hem kıçıyla, hem başıyla işmar salarmış!..
Sormuşlar kahpeye, ''şalvarın neden büyük?''... Demiş; ''sermayesi içinden!..''
Yanardönerliğin, pirim yapmasından olsa gerek edinilen servet!..
Kahpe, özenle planlarmış işini ama özel alan seçmezmiş!.. Her sahada çalışırmış. Yeter ki ucunda bir çıkar olsun!.. Savaşta barışta, ticarette, aşkta...Ve hatta siyasette!..
********
Bazen felek; bazen de kader sıfatına bürünür de görünürmüş kahpe. İsyansızlığı ondanmış felek ve kader kurbanlarının. Dert yanarlarmış sadece; felekten, kaderden..
Kahpe felek sana nettim neyledim,/Attın gurbet ele parelerimi...
Akıbeti beni sıladan ettin.. / Kestin mümkünümü çarelerimi..
Oysa; masumdur, feleğin de, kaderin de, kör talihinde kahpeliği!.. Yandaş ayırmaz hiç değilse. Acımasızdır ama kin-çıkar-intikam, hele ki satılmışlık yoktur kitabında feleğin. Oysa, kaderin ipini; feleğin çarkını elinde tutanlardır; beslemelerdir asıl kahpe!..
********
Nerde bir aşağılık durum, kurulan pusu; hayınlık ve art niyet varsa, tam orda iş başındadır kahpe!.. Sinsidir kurnazdır, işbirlikçi ve çıkarcıdır kahpe!...
Bir bakmışsın sahte belge peşinde, bir bakmışsın, gizli tanık işinde!
Uzaktır erdemden, ahlaktan onurdan!... Hele ki; hukuktan; haktan!..
Yalandır, kurgudur, pusudur, tuzaktır işi.
Tek sermayesi vardır elerinde: S a t ı l m ı ş l ı k!..
İftiradır; bencilliktir; çirkefliktir, saptırmadır, sapkınlıktır; aldatma ve uyutmadır yalandır ektikleri ve ihalede pay, pazarda talan, çıkarda han-hamamdır biçtikleri!..
Karadullar, akrepler bile masumdur, kiralık bir kahpeyle kıyaslandığında!..
********
Örnekleri çoktur tarihte. Kapkara notlar düşülmüştür haklarında yazılan sayfalara!
Emperyalist yedi düvelin, tarihten silmek adına, dilim dilim parçaladığı bir imparatorluğun küllerinden, yokluk ve yoksulluğa rağmen, küller arasındaki bir kıvılcımdan, yeniden tam bağımsız bir cumhuriyet kurmaya çalışanlara karşı çıkan, işbirlikçi ve hainler sürüsünün ta kendisidir kahpe!... Hangi bahaneyle olursa olsun, kan ve can pahasına ülkeyi kurtarıp, tarihteki şerefli yerine oturtanlara haksız bahanelerle edepsizce dil uzatanlarda onların bugün yeşeren tohumlarıdır.
Birlikte, kardeşçe yaşamaya kurşun sıkandır kahpe!.. İhaneti övendir, kendisine yaşama hakkı tanıyan tarihine-geçmişine sövendir kahpe!..
********
Atatürk, Cumhuriyeti kurarken, çift cephede savaştı: Düşmanlar ve kahpeler!.. Biliyordu elbet!.. Kahpelik yok edilmeden, ulaşılamazdı tam bağımsızlığa!.. Güven altına alınamazdı Milli Misak!.. Kurulamazdı Cumhuriyet!..
O günlerde de; kinlerini, dinlerine katarak isyan üstüne isyan ettiler!.. Din adına adam astılar!.. Ta Manisa'dan Menemen'e gelip adam kestiler!...
Öylesine gözleri dönmüştü ki; yapılan ''kindar-Hıristiyan işbirliği''ihanetini dindarlık ve dini kurtarmak adına yaptıklarını yayıyorlardı. O günlerin işbirliği ile bugünün 2 sayfa, 9 maddelik işbirliği arasındaki farkı, daha doğrusu farksızlığı kim koyacak ortaya!?..
Hem sağlam(!) dindarlar; hem de düşünmüyorlar hiç; esarette, din özgürce nasıl kullanılacak... Tam bir bağnazlık, aymazlık, satılmışlıktı yaptıkları. Dinin ötesinde bi-şeydi peşinden koştukları: Ç ı k a r !.
*******
1924 Bakanlar Kurulu kararıyla 600 olarak belirlendi sayıları.. Ancak Lozan antlaşmasındaki bir maddeye göre 149'a indirildi sayıları,. Sürgün edildiler... Vahdettin ve mahiyeti; gazeteciler, Sevr'i imzalayanlar, düşmanla işbirliği yapanlar, kurtuluşa kahpece karşı koyanlardı listedekiler...
Sürgün yetmedi; Bir kısmı da; İstiklal mahkemelerinde mahkûm oldular daha sonra.
********
İstiklal Mahkemeleri tarafından yargılanıp idama mahkûm edilenlerden birisi de İskilipli Atıf Hoca'ydı. Kimdi; İskilipli Atıf Hoca?
Teali İslam Cemiyeti'nin kurucusu, milli mücadele'ye ve Mustafa Kemal'e düşman. İngilizlerin ve Yunanlıların dostu!.. Din adına bir kin ehli!..
''Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?'' ''Yeni harfleri kullananlar cehennemde yanacak'', ''Şapka giymek küfürdür, dinsizliktir'' diyerek halkı kışkırtmaktan yargılanmıştı.
********
Ve bugün; bu zatın adı; bir devlet hastanesine verilerek yaşatılmak isteniyor!..
Ve yapılan da; resmi açıklamaya göre; iade-i itibar ve teslimiymiş hakkın!
Bu iade-i itibarı yapanlar, hangi hakla bu yetkiyi kullanıyorlar!.. Hangi cesaretle, devrim kanunları çiğneniyor; suç ve suçlu övülüyor!?... Herkes için eşit olmayan hukuk; hukuk mudur!?.. Bazılarının bariz suçlarını görmezlikten gelenler hukukçu mudur!?..
Yok, mu; bu ülkenin kanunlarını koruyacak, yetkilerini aşanlara haddini bildirecek Cumhuriyetin ve hukukun bekçileri!... Nerde Cumhuriyeti korumak ve kollamak adına yemin edenler!?.. Öğrencilerin çantasından çıkan her yumurta başına 44 ay hapis cezası öngören savcılar, hakimler!?.. Parasız eğitim isteyen öğrencileri aylarca içerde tutan özel yetkili hukukçular!.. Bir yanda hak talebi; diğer yanda Cumhuriyetin temeline konan dinamit!..
İsyankarları öven, cumhuriyete ve onun temel ilkelerine karşı eylemli işbirlikçilere, kafasına göre iade-i itibar veren...lere karşı niçin gözler kapalı.. Hadi gözler kapalı, vicdanlarınız da mı, ettiğiniz yeminlerde mi rahatsız etmiyor sizleri!?..
********
Yeni bir kurtuluş savaşına şiddetle ihtiyaç olduğuna gel de hala inanma!?...