Hz. Süleyman’ın Yalnızlığı
Kuran’da kıssası anlatılan pek az peygamberden biridir Hz. Süleyman. Hz. Musa ve Hz. İbrahim kıssalarına göre ayrıntılı ve tekraren anlatılmamakla birlikte Süleyman’a verilen ihtişam, saltanat, ve harikulade nimetler açısından ilgi çekicidir Hz. Süleyman’ın kıssası.
"Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin."(Sad Suresi 35. ayet) duasına karşılık Allah Hz. Süleyman’a hiçbir insanın nail olmadığı ve olamayacağı harikulade nimetler vermiştir. Bunlar Kuran’ın ifadesiyle şöyledir:
“Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı. Dalgıç ve yapı ustası şeytanları da. Ve daha diğerlerini de zincirlerde bağlı olarak (Onun emrine verdik). "İşte bu, bizim ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin" dedik. Şüphesiz ki ona huzurumuzda bir yakınlık ve güzel bir makam vardır.” (Sad suresi 36-40. ayetler)
Peygamberliğin dışında Hz. Süleyman bu nimetlerle desteklenmiş muhteşem bir güç ve saltanatında sahibidir. Bir kral olarak o, hiçbir devlet yöneticisinin sahip olmadığı mutlak bir hakimiyete sahipti. Kuran’da “tahtının üzerine bir ceset bıraktık” (Sad suresi 34. ayet) ifadesiyle başlangıçta bir ara mutlak hakimiyetinin sarsılması söz konusu olmuşken “sonra tekrar tevbe ile önceki haline döndü” (Sad suresi 34. ayet) ayeti gereği tecrübeleriyle Hz. Süleyman yönetimini sistemleştirip kuvvetlendirmiştir.
Artık mutlak hakimiyet onundur. Yalnız insanlara değil cinler ve hayvanlar alemine de hükmetmektedir. Her şey üzerine o kadar hakimdir ki insanlar, hayvanlar ve cinler ordusu onun emrindedir. Bu muhteşem Süleyman’ın harikulade orduları karşısında bir karınca karıncalara "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" (Neml suresi 18. ayet) uyarısında bulunur. Yöneldikleri Sebe ülkesi karıncaların bile sakındığı bu muhteşem hakimiyete boyun eğer.
Hz. Süleyman o kadar kraldır ki hiçbir nefer onun izni olmadan hareket edemez. Hüdhüd’ün izinsiz hareketi onu fevkalade kızdırmıştır: "Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!".(Neml suresi 20-21. ayet)
Cinlerde Süleyman’ın emri dışına kesinlikle çıkamamaktadırlar. Onun emirleri zorlu ve güç işleri istemeyerekte olsa yaparak yerine getirmektedirler. Bunun için Süleyman’ı karşılarında görmeleri yetmektedir. Cinlere öyle hakimdir ki Süleyman onlara görünmesi bir buyruktur. Bu açıdan zaman zaman cinlere görünmek durumunda kalmıştır. Kuran’da cinlerin gaybı bilmediklerine örnek gösterilen Süleyman’ın cinlere görünmesi şöyle anlatılır: “Ne zaman ki Süleyman'a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalar o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı.” (Sebe suresi 14. ayet)
Ayetten açıkça anlaşılacağı üzere Hz. Süleyman, cinlerin çalışmaları için onların görebileceği bir yerde asasına yaslanmış dururken vefat eder. Ancak cinler asanın kurt yemesi sonucu çürüyüp kırılmasıyla günler sonra Süleyman’ın cesedi yere düşünce anlarlar Hz. Süleyman’ın öldüğünü. Gözleri önünde canlı yaşanan ölüm gerçeğini fark etmeyen cinlerin nasıl olup ta bilinmeyeni bilebilecekleri misal olarak böyle anlatılır.
Tefsirciler Hz. Süleyman’ın bir yıl kadar ölü vaziyette asasına yaslanmış kaldığını söylerler. İnsanlar açısından böyle uzun bir sürede olayı kimsenin fark etmemesi ise şöyle açıklanır tefsirlerde: “Hz. Süleyman rabbine ibadete düşkün ve geri kalmayan biriydi. Bunun için yanına yiyecek ve içecekleri alır uzun süre uzlete çekilirdi.”
Bilindiği gibi Hz. Süleyman yalnız peygamber değil mutlak güç ve hakimiyete sahip bir kraldı da. Yönetimi sürekli takip etmesi onun görüşleri ve emirleri alınması gerekirken nasıl oluyor da Süleyman krallığından bu kadar uzun süre habersiz kalıyor? Bu uzun sürede ondan habersiz devlet nasıl yönetildi? Yönetim açısından neden onun görüş ve emirlerine gerek duyulmadı? Maalesef tefsirciler konunun bu yönüyle fazla ilgilenmemişlerdir. İbadete çekilme gibi yetersiz açıklamalar yapmakla kalmışlardır.
Süleyman’a ihtiyaç duyulmadan onun mutlak hakimiyetine dayalı yönetim nasıl devam etmiştir? Bu, düşünülmesi ve araştırılması gereken önemli bir husustur.
Burada bu husustan da çok benim asıl merak ettiğim Hz. Süleyman’ın kişisel ilişkileridir. Çok uzun bir süre hiçbir insanın onun yakınında bulunma onunla konuşma ihtiyacı duymaması enteresandır! Elbette ki Hz. Süleyman’ın ailesi, eşleri, çocukları vardı. Her ne kadar uzlete çekilse de çok yakını insanların ona bu kadar uzak kalmaları doğrusu çok ilginç!
Cinlerin, hayvanların, insanların kudretli kralı muhteşem Süleyman vefat etmiş. Ancak çok uzun bir süre hiçbir insan ve cin bunu fark etmemiş. Ceset asaya dayalı asa çürüyünceye kadar aylarca öylece kalmıştır.
Kuran’ın anlatımıyla hiçbir insana verilmemiş ve verilmeyecek olan muhteşem nimetlerin verildiği kuşlarla konuşan, rüzgarı emri altına alan, cinlere hakim ve hükmeden Süleyman bu dehşetli ihtişam ve saltanat içinde işte böylesine yalnızdı.
Onu yalnızlaştıranın ona verilen harika nimet ve imkanlar ile özellikle mutlak güç, hüküm ve hakimiyet olduğunu düşünüyorum. İnsanlara hükmettikçe onlar üzerinde alçaltıcı baskı uyguluyor ve bunun sonucu hükmetme gücünüz kadar kendi evladınızdan bile uzaklaşıyor ve yalnız bırakılmaya mahkum oluyorsunuz.