Huzura Açılan Pencere
Kulağa hoş gelen bir sözcük. “Huzura açılan pencere” ne garip ki bu pencereden hiç kimse bakmak istemiyor. Bir kez olsun bakılsa, sanırım ki arkasında, birlik, beraberlik, kardeşlik, huzur, saadet, insanları birleştirip kaynaştıran ne varsa o pencerenin arkasında gizlidir. Bu gerçeğe rağmen neden kimse bakmak istemiyor. Çekindikleri bir şeylermi var, yoksa birilerinin çarkına mı dokunuluyor. Bence Allahın çarkına dokunmayın da birilerinin ki çok önemli değil. Bir karı koca yolculuk yaparken, haremiler önlerini kesip, üzerlerinde ne varsa aldıktan sonra, iç çamaşırları dâhil elbiselerini de istiyorlar. Karı koca vermek istemiyor, haremiler zorbalık yapmaya başlayınca yanlarına bir ihtiyar geliyor, onlara niçin tartıştıklarını soruyor, yolcular konuyu anlatıyorlar, ihtiyar ise üzerinizde neyiniz varsa verin diyor.
Karı koca üzerinde iç çamaşırda dâhil bütün elbiselerini veriyorlar ve haremiler oradan uzaklaşıyor. Karı koca ihtiyara soruyor. Sen kimsin, ihtiyar cevap veriyor, ben Hızırım. Sen nasıl Hızırsın ki bizim iç çamaşırlarımızın alınmasına dahi müsaade ettin. Hızır aleyhisselam ise siz iç çamaşırlarınızı vermekle haramiler Allahın çarkına dokundular, eğer vermese idiniz onlara hiçbir şey olmayacaktı, şimdi ise Allah onları yakıp kül etti gidin elbiselerinizi alın diyor ve karı koca biraz giddikten sonra haramilerin yandıklarını ve elbiselerinin orada olduğunu görüp, elbiselerini alıp giyiyorlar. Burada vurgulanan, yani kıssadan alınacak hisse Allahın çarkına dokunulmaması gerekir. Bazı insanlar kasıtlı olarak ve bilerek Allahın çarkına dokunuyorlar. Bunlara karşıda toplum olarak sessiz kalınıyor.
Bana değmeyen yılan bir yıl yaşasın, her koyun kendi bacağından asılır gibi Yahudi sözleri ile duyarsız bir toplum haline geldik. Ya o yılan bir gün bize dokunursa o zaman ne olacak. Behlul danaya bir gün birisi “her koyun kendi bacağından asılır” diye bir laf etmiş, Behlul dana bir koyun kesip ve mahallenin bir köşesine asmış, bir-kaç gün içinde koyun kokmaya başlamış ve koku bütün mahalleyi sarmış. Yani her koyun kendi bacağından asılır ama kokusuda bütün mahalleyi rahatsız eder demek istemiş. Hiç kimse başıboş yaratılmamıştır. Herkes birbirinden sorumludur. Yani emri bil maruf, nehyi anil münker görevimiz vardır.( İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) biz bu görevi terk ettik, sonumuz iyiye gitmiyor, kendimize gelelim, bir birimizi uyaralım. Sanırım benim ne demek istediğim anlaşılacaktır.
HÂKİM BEY
Şu bozuk alana çürük temeli
Atanlara ceza yok mu hâkim bey
Helâli bırakıp, namahrem eli
Tutanlara ceza yok mu hâkim bey.
Yaşamak sıkıntı, düzense bozuk
Anlamsız yaşanan günlere yazık
Emeksiz kazanıp, haramdan rızık
Yutanlara ceza yok mu hâkim bey.
Haramdan kazanmış tüm servetini
Taşıyamaz olmuş emanetini
Üç kuruş uğruna şahsiyetini
Satanlara ceza yok mu hâkim bey
Ölçüsüz tartısız harcayan var da
Böyle yaşayanlar kalırlar darda
Kazancını yerken pavyonda barda
Batanlara ceza yok mu hâkim bey
Hele bir de masumları üzene
Bize ne diyorlar bir de bize ne
Garip Şükrani’ye dertli ozana
Çatanlara ceza yok mu hâkim bey.
05.09.2011
ÜKRANİ